Bugünlerde onlarca harabeye ev sahipliği yapan Arıklı Köyü’nde 1994 yılına kadar yaklaşık 100 aile yaşıyordu. 1994 yılında boşaltılan köyde yaşayanlar Türkiye’nin dört bir yanına dağıldı. Köyden geriye harabe kaldı. 15 yıl boyunca köye geri dönüşlere izin verilmedi. O dönemlerde 21 yaşında olan Mehmet Ay da köyü terk etmek zorunda kalanlardı. Ay, ailesiyle birlikte Diyarbakır’a yerleşti ancak çalışmak için batı illerine gitti.
Ay o günleri VOA Türkçe’ye şu cümlelerle anlattı; ”Köyü terk ettik, şehirlere gittik Diyarbakır'a gittik. Ev oradaydı. Biz de çalışmak için Antalya'ya İzmir'e İstanbul'a gidiyorduk. Çoluk çocuğumuzu beslemek için oralara çalışmaya gidiyorduk. 3 ay çalışıp geri geliyorduk. 2-3 ay o parayı yiyip yine geri gidiyorduk. 26 sene geçti. İnşaatlarda çalışıyorduk, hamallık yapıyorduk, her türlü işi yapıyorduk. İnşaatlarda çalışmak zor oldu. Yaş ilerleyince insanın biraz gücüne gidiyor inşaat işleri.”
2009 yılında yeniden yerleşime açılan köyün sakinleri birer birer dönmeye başladı. Ancak Ay hemen dönmedi. Şehir yaşamına ayak uydurmaya çalışan Ay, 5 yıl önce dönmeye karar verdi. Ancak köyde ne kalacağı bir evi ne yapacağı bir işi vardı. Aylarca uğraşıp evini enkazını temizleyen Ay, evini onarmaya başladı. Köyde hayvancılık yaparak geçimini sağlamayı planlayan Ay, “Köyüme döneyim diye düşündüm belki burada birkaç hayvan besleyip geçimimi sağlarım diye. Geldikten sonra bu evi yapmaya başladık. Zaten ev harabeydi. Camiye yerleştik, camide yatıp kalkıyorduk. Geçici olarak bu evi onardık. Ev de ev değil, bir odadır. Şimdi ahır yapmaya çalışıyoruz. Birkaç hayvan alıp geçimimizi böyle sağlarız diye düşündüm” dedi.
Evinin ihtiyaçları için sebze eken Ay, hayvanları için ahır inşa ediyor. 26 yıl sonra köy hayatına alışmaya çalıştığını söyleyen Ay, köyde yaşamaktan başka çaresi olmadığını söyledi. Ay, “Şehirlerde yaşam zor olmuş, inşaatlarda pek iş yok. İş olsa da yaşımız ilerlemiş, artık gücümüzü aşıyor. İnsan mecbur olduğu zaman her şeye katlanıyor. Şehirde iş zordur, inşaatlar zordur. Bir arkadaşın yanında çalışıyorsun, sana talimat veriyor, yaş ilerleyince biraz gücüne gidiyor. Köye gidelim hiç olmazsa kendi işimizi yaparız. Köy yakıldığında ben 21 yaşındaydım. Köy işlerinden biraz anlıyorum, becerebiliyorum. En iyisi köydür deyip geri döndüm. Köyde hiç olmazsa yaptığın işe kimse karışmaz, yapmasan da kimse sana bir şey demez. Köyde hayvan besleyerek geçim sağlamaya çalışıyoruz. Pek fazla gelir yok ama idare ediyoruz. İnşaatlardan daha kolaydır ama maddi olarak iyi değil” diye konuştu.
Ay köye geri dönse de şehirle bağını koparmadı. Köy yeniden yerleşime açıldı ama köyde henüz okul yok. Beş çocuk babası olan Ay, çocuklarının eğitimi için zaman zaman şehir merkezine gidiyor. Çocuklarının köye dönmek istemediğini söyleyen Ay, “Çocuklar okuyor, Diyarbakır'da ablam var. Onlara bakıyor. O bakmasa ben köye geri gelemem. Çocuklar her zaman ‘gidelim’ diyorlar. Çocuklar artık şehre alıştı. Köylerde yaşayamıyorlar. ‘Biz buradan gidelim, Ne zaman gideceğiz?’ diye soruyorlar. Ben de diyorum oraya gitsek de, iş yok, güç yok, ne yapacağız? Çocuklar ortama alışmış” şeklinde konuştu.
Yüzlerce yıllık geçmişi olan köye şimdiye kadar 20 aile geri döndü. Aileler geçmiş izleri arasında yeniden köy hayatına tutunmaya çalışıyor.
KAYNAK:AMERIKA'NIN SESİ