Aralarında aydın, yazar, gazeteci, akademisyen, sanatçı, emekli, öğrenci, eski milletvekili ve belediye başkanlarının da bulunduğu “805 Yurttaş”, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası'na ilişkin bildiri yayınlayarak, huzurlu ve güvenli yaşam hakkı için muhalefetten “sorumluluk üstlenmesini” istedi. Ülkede yaşanan sorunlara dikkati çekerek “öncelikli adımlar” temelinde 10 madde etrafında çağrı yapan bildiri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından “zillet bildirisi” ve “bölücü” olmakla suçlandı.

Bahçeli’nin söylemlerine karşı bildirinin imzacılardan Diyarbakır eski Milletvekili ve Kürt siyasetçi Abdulbaki Erdoğmuş, Anavatan Partisi eski Genel Başkanı ve iktisatçı Nesrin Nas, gazeteci Aydın Engin ve araştırmacı-yazar Ayşe Hür’den cevap geldi.

‘BİZ OLALIM' ÇAĞRISI

Al Arabiya: Türkiye'nin SDG'ye karşı saldırıları, ABD'nin sabrını yeniden sınıyor Al Arabiya: Türkiye'nin SDG'ye karşı saldırıları, ABD'nin sabrını yeniden sınıyor

Siyasetçi Nesrin Nas, demokrasiye katılımın “Ortak yaşam ve ortak bir gelecek inşa edebilmenin teminatıdır” diyerek tanımladıklarını ve bu minvalde siyasete, “Demokratik katılımın önünü açın” çağrısında bulunduklarını ifade etti.

Nas, şöyle konuştu: “Bizim meselemiz Türkiye meselesidir. Bizim çağrımız Türk, Kürt, Alevi, Sünni, kentli, köylü, işçi, işveren demeden yeniden ‘biz’ olabilmenin önünü açın çağrısıydı. ‘Yargının, yürütmenin, yasamanın birbirinden ayrı ve bağımsız olmasına ihtiyaç var’ diyoruz. Keyfi bir biçimde KHK’lerle mesleğinden edinerek ‘ağaç kemirsinler’ denen binlerce kişinin gasp edilmiş haklarına ‘ihtiyaç var’ diyoruz. ‘Kürtlerin kendilerini bu ülkenin eşit ve özgür bir vatandaşı olarak hissetmesi ve baskılardan azade tutulması ve özgürce yaşayabilmelerine ihtiyaç var’ diyoruz. ‘Kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırıların önüne geçilebilmesine ihtiyaç var’ diyoruz. ‘Milyonlarca yurttaşın iradesini hiçe sayan kayyım uygulamalarına bir an önce son verilmesi, ‘benim oyum senin oyunla bir değildir’ anlayışına bir an önce son verilmesi lazım’ diyoruz. Yani biz Avrupa Konseyi’nin (AK) demokratik güvenlik olarak tanımladığı 5 ana unsuru istiyoruz; bağımsız yargı, ifade özgürlüğü, örgütlenme ve gösteri özgürlüğü, demokratik kurumlar, katılımcı toplum ve eşitlik. Buradan nasıl bir bölücülük çıkabilir.

BAHÇELİ’NİN NEFRET DİLİ

Nas, “Yeniden ‘biz’ olabilelim derken, Bahçeli’nin ‘çürükler, bölücüler, zillet’ demesi bölücülüğün ta kendisidir” şeklinde konuştu. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 10 Aralık’ta yaptığı “Nefret dilinin medya organları ve devlet başkanı seviyesinde teşvik edildiği vahim bir tablo ile karşı karşıyayız” sözlerini hatırlatarak Nas, “Bahçeli’nin dili tam da bu nefret dilidir” dedi.

UYKULARINI KAÇIRAN NE?

Bahçeli’nin tehditlerini ve saldırganlığında şaşılacak bir olmadığını söyleyen gazeteci Aydın Engin de, konuşmasının tamamına bakıldığında asıl saldırının HDP’ye yapıldığını ifade etti. Engin, “Bahçeli ve onun gibilerinin uykularını kaçıran problem ortaya çıkıyor. HDP’yi devre dışı bırakmak. Bu çok önemli bir noktadır. Bahçeli’nin konuşmasının özü HDP’yi destekleyen her türlü harekete, gruba veya kişiye saldırmaktır. Çünkü olası bir seçimde HDP’nin seçimlere katılması halinde bunun kendi iktidarlarının sonu olabileceğini görüyorlar. Yoksa Bahçeli o bildiriyi görmezden de gelebilirdi” diye belirtti.

ÇIKIŞ LAZIM

Bahçeli’nin söylemlerini esas itibarıyla mevcut Türkiye tablosunu gözler önüne serdiğini söyleyen deneyimli siyasetçi Abdulbaki Erdoğmuş da, “Mesela Uşak’ta 30 üniversite öğrencisinin emniyette çırılçıplak gözaltına alındığını okundum. Düşünün küçük bir ilde olup bitenlerde oradaki toplumun da haberdar olmaması mümkün mü? Değil. Nasıl oluyor da küçük bir ilde böyle ahlaksızca bir durum sergilenir ve bundan Uşak halkının haberi olmaz” diye sordu.

‘SİYASET DE BİTMİŞTİR’

Siyasi gelişmelerin artık Türkiye’nin kaldıramayacağı bir yük haline geldiğini belirten Erdoğmuş, “İmza atan arkadaşlarımızı gerçekten tebrik etmek lazım. Bu tür bir ortamda böyle deklarasyonlara imza atmak bile önemli bir duyarlılıktır. Bahçeli’nin bu açıklaması benim için bir sürpriz değil, kendisinden beklenen bir açıklama. Ama bu Türkiye tablosunu ortaya koyması bakımından bizi kaygılandırıyor. Bir siyasi parti başkanı çıkıp bir başka partinin derhal kapatılmasını, kapısına anahtar vurulmasını istiyorsa burada sadece hukuk değil siyaset de bitmiştir” ifadelerini kullandı.

Bahçeli’nin söylemlerine “Türkiye’yi bölen, iktidar ve onun müttefikleridir” cevabı veren Erdoğmuş, “Ülkeyi ayrıştıran bu iktidar ve müttefikidir. Kendilerinin hayata getirmek istediği ne kadar hukuksuz politika ve uygulamaları varsa bunu muhaliflere dönük bir suç unsuru olarak söylerler. Çok yazık” diye konuştu.

‘TAŞ YERİNİ BULDU’

Tarihçi-yazar Ayşe Hür ise, “Demek ki attığımız taş yerini bulmuş. Mevlana'ya atfedilen adam ve laf meselindeki gerekçelerle tek tek sözcüklerini yorumlamaya değer bulmuyorum. Her zamanki gibi halkın hoşuna gideceğini sandığı ve kendisinin ezberlediği bir grup kötü sıfatı art arda kullandığını tahmin ediyorum. Kem söz sahibine aittir deyip noktayı koyuyorum” dedi. (MA)