GÜNDEM

ABD Dışişleri Bakanı: Türkiye'den S-400 sorununu giderecek adımlar atmasını bekliyoruz

Antony Blinken: Türkiye ile gerçek bir fikir ayrılığımızın olduğu sır değil.

Abone Ol

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Brüksel'deki NATO karargahında katıldığı Küresel Tartışmalar programında mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmeye değindi. Rus S-400 füzeleri konusunda "net tavırlarını" Çavuşoğlu'na aktardığını ifade eden Amerikan Dışişleri Bakanı, Ankara'dan bu sorunun çözülmesi için bazı "adımlar" atmasını beklediklerini ifade etti.

Brüksel ziyaretini de değerlendiren Bakan Blinken, tansiyonu oldukça yüksek dört yılın ardından Avrupalı ​​meslektaşlarıyla bağlarını yineledi. Washington'a dönmeden önce Euronews'ten Meabh Mc Mahon'a konuştu:

- Dışişleri Bakanı Blinken, Küresel Tartışmalar'da misafirimiz olduğunuz için çok teşekkürler. Brüksel'e hoş geldiniz. Sizi Avrupa Birliği kurumlarında ve NATO karargahında görmemiz balayında olduğunuzu düşündürdü. Birkaç gergin yılın ardından düşüncelerinizi iletebildiğinizi düşünüyor musunuz?

"Sizin de bildiğiniz gibi tek bir ana hedefle burada bulunmak istedik. Bu, gerçek müttefiklerimize, NATO'ya, ittifaklarımıza ve Avrupa Birliği ile olan ortaklığımıza olan bağlılığımızı yeniden teyit etmekti. Vermek istediğimiz en önemli mesaj buydu. Bu, iki haftalık seyahatin bir parçası. Japonya'da ve Kore'de başladık, sonra buraya tekrar geldik. Hepsi Amerika'nın ittifaklarına ve ortaklıklarına olan bağlılığı açısından geri döndüğünü göstermek içindi. Ve çok iyi karşılandık".

- Amerika geri döndü. Bu kesinlikle bu hafta bizim de edindiğimiz fikir oldu. Son günlerdeki ziyaretlerinizde Çin de en fazla odaklandığınız konulardan biriydi. Bu nedenle uçağınız Brüksel'e indiğinde sanırım memnundunuz. Çin'in nasıl tepki verdiğinin farkına vardınız ya da Avrupa Birliği'nden gelen oldukça yumuşak yaptırımlara ne kadar büyük tepki gösterdiğini gördünüz. Çünkü bu tabii ki Avrupa Birliği'ni Çin ile müzakarelerde ABD'nin pozisyonuna yaklaştırdı. Tabii bununla birlikte Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Çin'e karşı birlik olmanın ABD ve AB'nin çıkarına olmadığını söylediğini de gördük. Fakat yine de bu birlikte takınılan tavır, transatlantik ilişkiler için yeni bir çıkış noktası olabilir mi?

"Aslında burada söz konusu olan Çin'e karşı bir cephe oluşturmak değil. Bu, Çin'i baskı altında tutmak ya da kontrol altına almakla ilgili de değil. Paylaştığımız çıkarlar ve değerler için birlik olarak durmakla ilgili. Ve bunlardan biri, uzun yıllardır hepimizin üzerinde çabaladığı, kurallara dayalı uluslararası düzen dediğimiz şeydir.

Ülkelerin birlikte çalışabilmelerini ve ilişkilerini verimli bir şekilde yönetebilmelerini sağlamanın en iyi yolunun ortak bir kurallar ve taahhütler bütününe imza atmak olduğunu gördük.

Ve hedefimiz, bu düzeni sürdürdüğümüzden emin olmak. Ve bu yüzden, Çin ya da herhangi bir ülke bunu baltalayan eylemlerde bulunursa, kurallara göre oynamazsa, ayağa kalkıp, bunu yapması gerektiğini söyleme yükümlülüğümüz var. Ve bunu dayanışma içinde birlikte yaptığımızda çok daha etkili oluyoruz".

'SEÇİMLERİMİZE MÜDAHALE EDİLDİ'

- Sayın Blinken Brüksel'de çok yoğun bir hafta geçirdiğiniz sırada Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Pekin'de idi ve sanki Avrupa Birliği ve ABD'ye karşı ortak bir tavır alınıyor gibiydi. Batıdaki, Baltık ülkelerindeki Rus askerlerinin varlığı konusunda düşünceleriniz neler? Bu konu hakkında neler yapıyorsunuz?

"Bu, NATO'da bu hafta görüştüğümüz önemli bir konuydu. Bence Rusya'nın bazı agresif eylemleri hakkında derinden paylaşılan bir endişe var.

Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde Solarwinds siber saldırısına maruz kaldık. Seçimlerimize müdahale edildi.

Afganistan'daki kuvvetlerimiz kimi sınırlamalarla karşılaştı. Ve tabii ki, Rusya'nın Doğu Ukrayna'da devam eden saldırganlığından bahsetmeye gerek yok. Aleksey Navalny'nin kimyasal silah ile zehirlenmesini ve öldürülme teşebbüsünü gördük. Tüm bunlar ve gelişmekte olan yeni silah sistemleri sadece bizi değil, müttefiklerimizi ve ortaklarımızı da ilgilendiriyor. Ve bence Rusya'nın ortaya çıkardığı sorun konusunda birlikte sergilenen ortak bir tavır ve taahhüt var.

Sanırım hepimiz durumu çok net görüyoruz. Yani meydan okumayı görüyoruz. Karşılıklı çıkarlarımız nedeniyle hala birlikte çalışabileceğimiz alanlar olabileceğini de kabul ediyoruz. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri Rusya ile 'New Start' anlaşmasını beş yıl uzattı.

Stratejik istikrar ve silahların kontrolü konusunda birlikte çalışmanın yollarını bulabileceğimiz başka alanlar da var. Fakat bu alanlar, Rusya saldırgan eylemlerde bulunduğunda müttefiklerimiz ve ortaklarımızla birlikte ona karşı güçlü bir şekilde duruş sergilememizi engellemeyecek".

'TÜRKİYE'YLE FİKİR AYRILIĞI SIR DEĞİL'

- Eminim bu hafta yaptığınız başka bir rahatsız edici görüşme de müttefikiniz Türkiye konusunda oldu. Türkiye tabii ki çok önemli bir NATO üyesi ve Rusya'dan savunma silahları alıyor. Bu açıkça ittifakı biraz da olsa istikrarsızlaştırmıyor mu?

Bu konuda Türkiye ile gerçek bir fikir ayrılığımızın olduğu sır değil. Türkiyeli meslektaşımla görüştüğümde ona bunu doğrudan söyledim. Bunu diğer müttefikler de yaptı.

Türkiye'nin Suriye ile ve terörle mücadele de dahil olmak üzere çok önemli hedeflerde bizimle birlikte çalıştığı, çok uzun süredir iş birliği içinde bulunduğumuz bir müttefikimiz olduğu da doğru. Dolayısıyla Türkiye ile farklılıklarımızı da göz ardı etmeden yakın olarak çalışmaya devam etmekle ilgileniyoruz.

Bu yüzden onlarla doğrudan bağlantı kuruyoruz. Çok açık sözlü, net ve olumlu görüşmelerimiz var. Ve umarım Türkiye, örneğin S-400'lerin ittifak için ortaya çıkardığı sorunları çözme konusunda bazı adımlar atar".

'DOĞU AKDENİZ'DE GERGİNLİK AZALIYOR'

- Sizce dinliyorlar mı? Yani bir de Doğu Akdeniz meselesi ve oradaki istikrarsızlık var. Bu büyük bir endişe konusu. Bunu gerçekten kendi başınıza çözmek zorunda kalmak istediğinizi sanmıyorum. Avrupalıların bu konu ile ilgilenmelerini istiyorsunuz. Yine de bu konudaki mesajınız ne olurdu?

"Aslında Doğu Akdeniz'de gerginliğin azalmaya başladığını görüyoruz. Bence anlaşmazlığın çözümünde NATO çok iyi bir rol oynuyor. Ve anlaşmazlık yaşanan bölgede tarafların provokatif adımlar atmaması için çaba gösteriyor. Örneğin Türkiye araştırma gemilerini başkalarının da hak iddia ettiği sulara ve bölgelere sokmuyor.

Bu farklılıkların uluslararası hukuka göre barışçıl çözümünü görmemiz gerekiyor. Bu arada, kaynaklar üzerinde karşılaşılan zorluklar aslında ülkeleri bir araya getirmenin bir yolu olmalı. Kaynakların ortak kullanımı, ortak yatırımlar, birlikte işletilmesi aslında ülkeleri bir araya getiren bir şey olabilir. Bizim de umudumuz bunun olacağı yönünde".

'BIDEN'A GÖRE KUZEY AKIM KÖTÜ BİR FİKİR'

- Peki sayın Bakan, Kuzey Akım 2 (Nord Stream 2) projesi hakkında da bir sorum olacak. Zira projenin Ukrayna'yı yıkacağını ve Avrupalıların bunu durdurmasını söyleyerek Almanya'da büyük tepki topladınız. Fakat boru hattı yüzde 95 oranında tamamlandı. Bu konudaki tavrınız nedir ve bir uzlaşmaya açık mısınız?

"Bakın, ilk ve her şeyden önemli olan şey, Almanya'nın dünyanın her yerinde en yakın müttefiklerimizden ve ortaklarımızdan biri olmasıdır. Ve her gün, vatandaşlarımızın hayatlarını derinden etkileyen pek çok konuda birlikte ve en yakın ortaklar olarak çalışıyoruz. Kuzey Akım 2 konusunda somut bir anlaşmazlığımızın olması genel ortaklığı ve ilişkileri etkilemeyecektir.

Ama bu konudaki tavrımız başından beri çok net. Başkan Biden, Kuzey Akım'ın Avrupa için kötü bir fikir ve anlaşma olduğunu düşündüğü konusunda çok netti. Bize göre boru hattı, ittifakın enerji güvenliği ve enerji bağımsızlığı açısından temel AB ilkelerini baltalıyor. Bence Ukrayna, Polonya ve önemsediğimiz diğer ülkeler için bir meydan okuma teşkil ediyor. Bu yüzden bunu doğrudan ve net bir şekilde arkadaşım Heiko Maas'a bir yanlış anlaşılma olmaması için söylemenin benim için çok önemli olduğunu düşündüm. Şu da bir gerçek ki, Amerika Birleşik Devletleri'nde boru hattını inşa etmeye maddi olarak yardımcı olan şirketlere yaptırım uygulamamızı gerektiren yasalarımız var. Bu yüzden, ortaklarımızın bu konudaki pozisyonumuzu ve bundan sonra ne yapmamız gerektiğini anladığından emin olmak istedim".

'YARIM MİLYON KİŞİ KAYBETTİK'

- Yeni bir sayfanın açıldığı ilişkilerde rahatsız edici konular elbette var. Bu hafta AB liderleri Brüksel'de gerçekleşen zirvede bir araya geldi ve özel konuk olarak Başkan Joe Biden'ı da video konferans ile kendilerine katılmaya davet etti. Sizin de bildiğiniz gibi Avrupa şu anda ciddi bir aşı krizi yaşıyor. 27 üye devletteki kısıtlamalar ekonomilerine büyük darbe indirmiş durumda.

"Bu, Birleşik Devletler'de hepimiz için büyük bir tarihi meseleydi. Salgın nedeniyle yarım milyon kişiyi kaybettik. Avrupa'ya getirdiği yıkımı, zorluğu ve bunun insanların yaşamları üzerindeki derin etkisini biliyorum. Bakın, biz kendimizi bu konuda çok güçlü bir uluslararası ortak ve lider olmaya adadık. Yaklaşık 10 gün önce, QUAD olarak adlandırılan Avustralya, Japonya ve Hindistan ile, aşılara erişimi zaman içinde önemli ölçüde artıracak bir girişime imza attık. Yakın komşularımız olan Meksika ve Kanada için aşı tedarik ettik ve önümüzdeki haftalarda bu yönde adımlar atmayı sürdüreceğiz".