Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İnsan Hakları Eylem Planı'nın iki yıllık bir uygulama süreci olduğunu belirterek, "Bu reform dediğimiz, bir sihirli değnek değildir” dedi.
AA Editör Masası'na katılarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı'nın detaylarını paylaşan Bakan Gül, Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin uygulanması çerçevesindeki bir adımın hayata geçtiğini dile getirdi.
Gül, "Buradaki motto, buradaki amaç ne? Özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye. Yani güven veren erişilebilir bir adalet olacak. Bunu 2019'da açıkladık, yüzde 50'si hayata geçti, hayata geçmeye devam ediyor” dedi.
İnsan Hakları Eylem Planı’nın bir lütuf değil devletin görevi olduğunu söyleyen Bakan Gül, “Devletin görevlerini tekrar hatırlatan vatandaşa da 'Bunlar senin hakkındır, doğduğun andan itibaren Türkiye demokratik bir hukuk devletidir, bu hakları sen isteme hakkına sahipsin.' Bunu hatırlatan bir belge” ifadelerini kullandı.
‘EN ÖNEMLİ BAŞLIK HUKUK GÜVENLİĞİ’
Temel sorunların pandemi nedeniyle sağlık sorunları ve ekonomik sıkıntılar olduğu yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine de Gül, "Bir ülkede demokrasi açığı varsa o ülkede bütçe açığı var demektir. Eğer demokrasi artarsa sofradaki ekmek artar. Bunların hepsi bu iklimin bir sonucudur. Yatırımcı hukuk güvenliğinin olduğu yere gider. Eğer hukuk istikrarı varsa ekonomik istikrar vardır” diye konuştu.
Gül, şöyle devam etti: "Bir sözleşme yapmışsın ama sözleşme ne kadar geçerli olacak ya da yarın tüm mülkiyet hakkına el konacaksa oraya yatırım yapmaz ki. Hukuk güvenliği bu anlamda en temel unsurdur. Yani İnsan Hakları Eylem Planı'nda ne var, en önemli başlık sizin için ne derseniz, ben 'hukuk güvenliği' derim. Hukuk güvenliği olunca insanların özgürlükleri, güvenlikleri, ekonomik yatırımlar, işi, aşı güvence altındadır.”
Yeni anayasa konusunda ise “müzakereci, katılımcı bir şekilde düşünüyoruz” diyen Bakan Gül, “Türkiye'de düşüncesi, inancı, etnik aidiyeti ne olursa olsun herkesin bir arada yaşama iradesinin temel belgesi anayasadır ve bu anayasada toplumun büyük kesimi anayasayı ruhuyla hatta metniyle kabul etmiyor. Biz diyoruz ki Türkiye daha yüzlerce yıldır anayasasını elbette ihtiyaç olur değiştirebilir ama ruhuyla beraber sivillerin, demokratik unsurların bir araya gelerek yaptığı bir anayasa olsun. Yani 83 milyon desin ki 'benim bu çorbada tuzum var, benim orada bir fikrim var' diye sahipleneceği, herkesin anayasası olacak bir süreci, katılımcı bir şekilde yapalım istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İnsan Hakları Eylem Planı'nın hazırlığının yaklaşık 1,5 yıl sürdüğünü, 1500'ün üzerinde katılımcı ile görüştüklerini söyleyen Bakan Gül, “Burada toplumun her kesiminin görüşü alındı” dedi.
‘TÜM FAALİYETLER İKİ YIL İÇERİSİNDE TAMAMLANMIŞ OLACAK’
Planın iki yıllık bir uygulama süreci olduğuna değinen Gül, İnsan Hakları Eylem Planı'nda 393 faaliyet bulunduğunu, bunların ilgili sorumlu kurumları için hedef sürelerinin olacağını ifade etti. Gül, "Cumhurbaşkanımızın açıkladığı buradaki tüm faaliyetler, iki yıl içerisinde tamamlanmış olacak ama 6 ay içerisinde, ama bir yıl" dedi.
‘SEN ÜNİVERSİTEYE KARINI, KIZINI TÜM AİLENİ DOLDUR, SONRA ADALET…’
Gül, konunun sadece yargı paketi ve yargı adaleti olmadığını, sadece mahkemelerden çıkan kararla adaletin tecelli edemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bir belediyenin yaptığı işten, kamu kurumunun yaptığı işten... Yani sen üniversiteye karını, kızını, bütün aileni doldur, ondan sonra adalet... Adalet, sadece yargıda, mahkemelerde dağıtılan bir şey değil. Adalet, bir mefkuredir, bir düşüncedir. Toplumun her kesimi, kamunun her paydaşı, temsilcisi buna uymak zorundadır. İşçi-işveren ilişkisinde, toplumsal ilişkilerde, kamu istihdamında adalet olacak. Dolayısıyla bütün buralara yönelik bir perspektif var. Sadece mahkemelere, hâkim savcılara değil. Her alanla ilgili gerek kanun düzenlemesi, gerekse uygulama, farkındalık anlamında dün açıklanan belgeyle kamuya verilen bir hatırlatma söz konusu."
‘SİHİRLİ DEĞNEK DEĞİL’
Bakan Gül, belgenin devam eden davaları nasıl etkileyeceği sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Bu reform dediğimiz, bir sihirli değnek değildir. Bir belge açıkladık, bir anda her şey artık güllük güneşlik oldu değil. Reform dediğimiz, bir iklimdir, reform dediğimiz bir zihniyettir, bu konuda bu zihniyete sahip çıkma iradesidir. Dolayısıyla bunu bizim Hakkari'nin en ücra köşesindeki bir hâkim savcıdan da bu anlamda bu temel ilkelere uyulmasını bekleriz. İstanbul'da milyarlarca liralık davaya bakan ticaret mahkemesinde de İzmir'deki sulh ceza hâkiminden de beklediğimiz gibi üniversitede adil bir şekilde istihdam yapmak üzere bir rektörden de bu anlamda bekleriz, işçi-işveren ilişkisinde de bu adalet duygusuna bir şekilde tecelli etmesini bekleriz."
Gül, “Bu sürecin başarılı olmasında kanunlar çıkacak, uygulamalar çıkacak ama en önemlisi uygulamanın sahip çıkması" diye ekledi.
‘BARAJIN ANLAMININ OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM’
Bakan Gül, Seçim Kanunu’nda değişiklik tartışmalarına dair de değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Anayasa değişikliğinin ardından uyum için değişikliğe ihtiyaç olduğunu kaydeden Gül, “Katılımcı bir Siyasi Partiler Kanunu'na, Seçim Kanunu'na ihtiyaç var. Anayasa değişti, buna uyum yapma anlamında, artık şu anda baraja ihtiyaç var mı? Yani istikrar sağlanıyor. Bu konuda baraj olacak mı ya da ne kadar olacak? Bunlar, elbette Meclisin takdiri ama yönetimde istikrar, Anayasal güvenceye tabi olduğu için ben barajın da artık bir anlamının olmadığını düşünüyorum" diye konuştu.
‘HAKKARİ’DEKİ VATANDAŞIN OYUNUN ZAYİ OLMADIĞI…’
Gül, seçim sistemi ve bu hususlarda atılacak diğer adımların, müzakere ve uzlaşmayla atılacağını savundu. Bakan Gül, bu konunun yine belgedeki ana başlıklarından biri olduğunu, çünkü seçme ve seçilme hakkının temel bir insan hakkı olduğunu ifade ederek, "Umuyorum ki demokrasimizi, siyasi partileri daha da güçlendiren, Hakkari'nin bir köyündeki vatandaşımızın oyunun dahi zayi olmadığı, Edirne Keşan'ın bir mahallesindeki gencimizin oyunun bile ülke yönetimine daha etkin katılımıyla ilgili ne gerekiyorsa o adımlar atılacak, demokrasimiz daha da güçlendirilecek." dedi.
Yapılacak değişikliklerin ittifakları etkileyip etkilemeyeceğine dair soru üzerine ise Gül, "Nasıl bir değişiklik olacak, ittifaklara nasıl yansır, o siyasi partilerin kendi verecekleri bir karar. İttifaklarla ilgili o biraz, siyasal katılımdır, tercihtir. Burada daha çok seçim sistemi, barajlar ve diğer katılımla ilgili başlıklar olacak" diye konuştu.
‘İKİ YILIN ALTINDAKİ CEZALARDA TUTUKLAMA YASAKLARI KALDIRILABİLİR’
Adalet Bakanı Gül, ayrıca iki yılın altındaki cezalarda tutuklama yasaklarının tamamen kaldırılabileceği, hâkime takdir yetkisi verileceğini belirterek, “Bu konunun muhatabı Meclis" dedi.
'CİMER’İ YOL GEÇEN HANINA ÇEVİRMEYİN'
Bakan Gül, ihbarlar konusunda ise "İnsanları lekeleyen bu tür arsızlara, iftiracılara karşı da adliyeleri, CİMER'i, kolluğu yol geçen hanına çevirmeyin, insan onurunu hep beraber koruyalım" ifadelerini kullandı.