SİYASET

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri'ne yanıt veren Soylu, bir kez daha Boğaziçi öğrencilerini hedef aldı

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dünya Mijatovic'in mektubuna Adalet Bakanı değil İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yanıt verdi.

Abone Ol

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dünya Mijatovic’in sivil toplum örgütlerinin görüşü alınmadan çıkartılan yasaya karşı gönderdiği mektuba yanıt verdi. Soylu, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini hedef aldığı açıklamada, "Yakalanan şahısların tamamına yakınının terör örgütleriyle bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştır" dedi. Soylu, "Ülkemizde sivil toplum ve örgütlenme özgürlüğüne ilişkin herhangi bir engelin varlığından söz etmek mümkün değildir" iddiasında bulundu.

Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Aralık ayında çıkartılan kanunda sivil toplum örgütlerine İçişleri Bakanlığı tarafından kayyum atama yetkisi verilmiş, terörden hüküm giyenlerin dernek yöneticisi olması yasaklanmış, derneklerin internet üzerinden yardım toplamaları halinde ise bu paralara el konacağı ve cezalandırılmaları kararlaştırılmıştı.

AVRUPA'DAN TEPKİ

Türkiye’de terörle mücadeleye yönelik yasal düzenlemelerin çok geniş kapsamlı uygulanması nedeniyle sivil toplum örgütleri ve AB’nin yanı sıra Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi de yasaya tepki göstermişti.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dünya Mijatovic 25 Şubat’ta Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya gönderdiği mektubunda, Türkiye’de sivil toplum örgütlerine karşı "zorlu ve düşmanca bir ortam" olduğunu belirterek başladığı mektubunda, siyasi söylemin insan hakları savunucularını hedef aldığını belirtmişti.

Toplantılara karşı "açık uçlu ve gelişigüzel yasakların" devam ettiğini ve bunun da toplanma özgürlüğüne aykırı olduğunu anımsatan Komiser, bu gösterilerde polisin aşırı güç kullandığını bunun son olarak öğrenci eylemlerinde de görüldüğünü anımsatarak, "Avrupa Konseyi yetkililerinin tekrarlanan çağırılarına karşın bir insan hakları savunucusu için AİHM kararının hala uygulanmamış özellikle endişe kaynağıdır" demişti.

Komiser, mektubunda, yasanın parlamentodan hızla ve sivil toplum örgütlerine danışılmadan geçirilmesini eleştirirken, bunun Türkiye’de uzun süredir yaşanan "istişare ve insan hakları savunucularının dahil edilmemesinin" bir örneği olduğunu söylemişti.

SOYLU: ÖĞRENCİLERİN TAMAMINA YAKINI TERÖR ÖRGÜTÜYLE BAĞLANTILI

Mijatoviç’in mektubuna, Adalet Bakanı Gül yerine Soylu 4 Mart'ta yanıt verdi. Mektubuna, Türkiye‘nin son 20 yılda sivil toplum ve insan hakları konusunda büyük ilerleme kaydettiğini belirterek başlayan Soylu, ilk olarak da mültecilere karşı Türkiye’nin üstlendiği rolü anımsattı.

Mijatoviç’in toplanma özgürlüğüne yönelik kısıtlamaları ve aşırı güç kullanımını eleştirdiği mektubunda Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olayları, üniversitenin adını kullanmadan örnek göstermesine, Soylu şu sözlerle yanıt verdi:

“Her bireyin görüşlerini dile getirmesi, meşru ve demokratik bir haktır. Fakat şu bilinmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti barışçıl yollarla fikirlerini ifade eden vatandaşlarımızın arasına karışmış terör örgütlerine müzahir marjinal grup ve kişilerin yasadışı eylemleri ile mücadele edecektir. Ulusal ve uluslararası mevzuata uygun bir şekilde yasaların vermiş olduğu yetkiler ve adli makamlardan alınan talimatlar çerçevesinde yakalanan şahısların tamamına yakınının terör örgütleriyle bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştır”

Soylu mektubunda, kanunun hedefinin 'daha etkili bir denetimle şeffaflığın sağlanması, vatandaşların iyi niyetli yardım duygularının suiistimal edilmesinin önüne geçilmesi ve STK’ların daha güvenilir hale getirilmesinin temin edilmesi' olduğunu yazdı.

Yasanın dernek kurma, üye olma ve derneklerin faaliyetlerine yönelik bir kısıtlama getirmediğini savunan Soylu, “Ülkemizde sivil toplum ve örgütlenme özgürlüğüne ilişkin herhangi bir engelin varlığından söz etmek mümkün değildir” dedi. Soylu, katılımcı demokrasiyi teşvik etmek ve STÖ’lerle istişare için Bakanlığı’nda Toplum İstişare Kurulu kurulduğunu, 2058 STK’nın ziyaret edildiğini ve 14 120 STK temsilcisiyle anket yapıldığını söyledi. Soylu, “İddia olunduğunun aksine, STK’ların sesini kısmak üzerine değil, bilakis seslerini daha fazla duyurmak üzerine inşa edilmiş yeni bir sivil toplum stratejisi belirledik” dedi.

'ÜYE OLMALARINA DEĞİL YÖNETİCİ OLMALARINA MANİ'

Soylu, dernekler kanununda yapılan değişikliğin, “terörizmin finansmanı, karaparanın aklanması ve uyuşturucu suçlarından hüküm giyenlere” yönelik olduğunu savunarak, "Bu kişilerin derneklerin yönetim ve denetim kurullarında en fazla üç yıl süreyle görev almaları yasaklanmıştır. Bu suçlardan mahkum olan kişilerin, dernek üyesi olmalarına ya da dernek genel kurul toplantılarına katılmalarına yönelik herhangi bir yasaklayıcı düzenleme bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle, bu hükümler, kişilerin dernek üyeliğine değil, yönetici olmalarına manidir" ifadelerini kullandı.

Soylu, bu suçlar nedeniyle dernek görevlileri ve personel hakkında başlatılan kovuşturma sonucunda bu kişi ve organların İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabileceğini ama yerlerine atamanın ancak mahkeme tarafından yapılabileceğini savundu. Soylu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu tedbirin yeterli olmaması ve gecikmesinde sakınca bulunması durumunda ise İçişleri Bakanı’nın derneği geçici olarak faaliyetten ' alıkoyabileceği ve derhal mahkemeye başvuracağı, mahkemenin 48 saat içerisinde faaliyetten geçici alıkoymaya ilişkin kararını vereceği; ilgililerin her zaman faaliyetten geçici alıkoyma kararının kaldırılmasını talep edebileceği ve mahkemenin bu talebi gecikmeksizin karara bağlayacağı düzenlenmektedir. Bu şekilde terör örgütleri ve suç şebekelerinin dernekleri kullanmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır."

'ALMANYA VE FRANSA'DA DA VAR' SAVUNMASI

Soylu, İçişleri Bakanı’na verilen bu yetkinin başka ülkelerde de olduğunu savundu:

“Sizin de bildiğiniz gibi bu tarz tedbirler, yalnızca ülkemize özgü olmayıp, yurt dışında da benzer uygulamalar bulunmaktadır. Anayasal düzene karşı işlenen suçlar ile ırkçılık, ayrımcılık, terör ve benzeri suçların işlenmesi halinde Almanya'da İçişleri Bakanı, Fransa'da Bakanlar Kurulu, Birleşik Krallık’ta Hayırseverlik Komisyonu tarafından dernekler hakkında faaliyetten men, görevden uzaklaştırma ve geçici yönetici ataması yapılabilmektedir.”

'KARAR YARGININ'

Derneklerin internet üzerinden toplayacağı bağışlara yönelik getirilen düzenleme kararının Sulh Ceza Hakimliği tarafından alınacağını belirten Soylu, değişikliğin sadece internet ortamındaki izinsiz yardım toplama faaliyetlerinin önüne geçmeyi hedeflediğini söyledi. Soylu, derneklere böyle bir durumda 200 000 liraya kadar ceza kesilmesinin önünü açan değişikliğin de Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) yaptırımların yetersiz olduğuna yönelik talepleri nedeniyle alındığını savundu. Cezalandırmaya ise fiilen ısrarla tekrarlanması halinde başvurulacağını belirtti.

'ZORLUKLARIMIZI KABUL EDİN'

Soylu mektubunu şu sözlerle bitirdi:

"Ülkemizin terörizm ve terör örgütleriyle mücadelesinde karşılaştığı olağandışı zorlukları kabul etmeniz bizim için önemlidir. Bu uğurda aziz şehitlerimizin canları başta olmak üzere bedeli rakamlarla ifade edilemeyecek acılara ve maliyetlere katlanmış bir ülke olarak tüm gayretimizi daha fazla demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları için sarf etmeye son derece kararlıyız. Sivil toplumla ilgili olarak evrensel ilkeler çerçevesinde yapılan düzenlemeler de vatandaşlarımızın haklarının terör örgütlerince istismar ve ihlal edilmemesi amacını taşımaktadır."