Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye'de muhalifler üzerinde sıkça kullanılan Türk Ceza Yasası'nın (TCK) 220/6 maddesinde düzenlenen "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır" hükmünün kanunilik şartını taşımadığına karar verdi.

Mahkeme, "Örgüt adına suç işleme" kavramının oldukça geniş yorumu nedeniyle ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yarattığını vurguladı.

İhlal kararı veren Yüksek Mahkeme, yasama organı olan TBMM'den ihlalin ve sonuçlarının giderilmesi ve benzeri yeni ihlallerin önüne geçilmesi için ihlale yol açan kanun hükmünün gözden geçirilmesini istedi.

DW Türkçe'den Alican Uludağ'ın haberine göre, AYM söz konusu kararı Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) üyesi Hamit Yakut'un başvurusu üzerine aldı. AYM kararına göre Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 12 Haziran 2011 seçimlerinde "Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu"nun 7 bağımsız adayının adaylıklarını, seçilme yeterliliğini etkileyecek mahkûmiyetleri bulunduğu gerekçesiyle iptal etti. Blokta içerisinde yer olan BDP, karara tepki gösterdi. Bu kapsamda BDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde 20 Nisan 2011 tarihinde basın açıklaması yapıldı. Polisin müdahale ettiği gösteriye katılanlardan BDP üyesi Hamit Yakut'un arasında bulunduğu 4 kişi hakkında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri yasasına muhalefet, ihtara rağmen dağılmama ve terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme iddiasıyla dava açıldı.

ERTELENEN CEZADAN ÖRGÜT KARARI ÇIKTI

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, görevi yaptırmamak suçundan beraat kararı verirken Hamit Yakut'un "ihbara rağmen dağılmamaktan" 6 ay hapsine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmetti. Mahkeme, bu cezadan yolu çıkarak Yakut'un "örgüt adına suç işleme" maddesinden 3 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına da karar verdi. Kararının gerekçesinde gösteri sırasında "PKK ve Abdullah Öcalan'ı övücü sloganlar atılması, pankartlar taşınması, güvenlik güçlerine molotof kokteyli, havai fişek ve taş atılması" örgüt adına suç işlemenin delili olarak gösterildi. Bu karar, Yargıtay tarafından da onandı.


Hamit Yakut, avukatı aracılığıyla 2014 yılında Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunarak hak ihlali iddiasında bulundu.

AYM'DEN 'PİLOT KARAR'

Anayasa Mahkemesi, 10 Haziran 2021 tarihinde bu başvuruyu görüşerek emsal bir karara imza attı. Başvurucunun, katıldığı eylem nedeniyle "örgüt adına suç işleme" suçundan cezalandırılması nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının ihlal edildiğine karar veren AYM, ihlalin yapısal sorundan kaynaklandığı gerekçesiyle "pilot karar usulünün uygulanmasına" hükmetti.

AYM, bir başvurunun yapılan bir sorundan kaynaklandığını ve bu durumun yeni başvurulara yol açabileceğini tespit etmesi durumunda "pilot karar" verebiliyor ve söz konusu yapısal sorunun giderilmesini isteyebiliyor.

Mahkeme, "yapısal sorunun çözümü için keyfiyetin yasama organına bildirilmesine" karar verdi. Yüksek Mahkeme, aynı konuda yapılan ve karardan sonra yapılacak başvuruların incelenmesinin kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren 1 yıl süreyle ertelenmesine ve ilgililerin bu hususta internet sitesi üzerinden başvuru numaraları ilan edilerek bilgilendirilmesine de hükmetti.

Ayrıca kararı, bilgi için yerel mahkemeye gönderen AYM, başvurucuya 6 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Kararın gerekçesinde, TCK'nın 220'inci maddesinin 6'ıncı fıkrasındaki "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır" hükmüne dikkat çekildi. AYM, böylece söz konusu suç maddesine ilişkin 1992'de yapılmış bir başvuruyla ilgili verdiği "hak ihlali olmadığı" yönündeki içtihadını değiştirmiş oldu. Kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 2017'de verdiği Işıkırık /Türkiye kararında "örgüt adına suç işleme" maddesine yönelik eleştirileri anlatıldı.

'KAVRAMIN GENİŞ YORUMU NEDENİYLE TEMEL HAKLAR ÜZERİNDE GÜÇLÜ BİR CAYDIRICI ETKİ YARATMAKTADIR'

IFJ: 2024 yılında 104 gazeteci öldürüldü IFJ: 2024 yılında 104 gazeteci öldürüldü

Kararın gerekçesinde, Hamit Yakut'un davasında uygulanan TCK 220/6'ıncı maddesindeki "Örgüt adına suç işleme" maddesinin "kanunilik şartlarını taşamadığı" vurgulandı. Kararın gerekçesinde şu değerlendirme yapıldı:

"Özetle terör örgütüne üye olma suçu bakımından aranan belirli şartlar, örgüte üye olmayan ancak örgüt adına suç işleyen bir kimse yönünden aranmamakta ancak her iki kategorideki kimseler örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktadır. Bu durumda bir kimse terör örgütüyle zayıf da olsa bir şekilde bağlantısı bulunduğu iddia edilen bir suç işlediği gerekçesiyle ağır cezalar ile karşılaşmaktadır. Üstelik bu suçun somut olayda olduğu gibi temel hakların kullanımıyla ilgili olması durumunda örgüt adına kavramının oldukça geniş yorumu nedeniyle ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yaratmaktadır. Açıktır ki 5237 sayılı (TCK) Kanun’un 314. Maddesinin (2) numaralı fıkrası bakımından aranan mahkûmiyet ölçütleri 220. Maddenin (6) numaralı fıkrasıyla bağlantılı olarak uygulandığında örgüt adına suç işlediği ileri sürülen kişiler aleyhine olacak şekilde bilirsiz biçimde genişletilmektir."

'MADDE OLDUKÇA GENİŞ VE ESNEK YORUMLANMIŞTIR'

Dava konusu olayda, başvurucunun ne şiddete başvurduğu ne de güvenlik güçlerine direndiği ifade edilen kararda şöyle denildi:

"Üstelik somut olayda terör örgütü adına suç işleme şartı, ilgili içtihat uyarınca temel haklar yönünden gerekli korumayı sağlamayan bir şekilde oldukça geniş ve esnek yorumlanmıştır. Şiddete bulaşmadığı sabit görülen başvurucunun örgüt çağrısı üzerine düzenlenmiş bir gösteride ihtara rağmen dağılmamak biçimindeki kınanabilir tek eylemini ilgili örgüt adına, örgütün bilgili dâhilinde ve istekleri doğrultusunda gerçekleştirdiği kabul edilmiş ve asıl eylemenin gerektirdiği ceza yanında ayrıca PKK terör örgütüne üye olma suçundan da cezalandırılmasına karar verilmiştir. Somut olayda olduğu gibi şiddete başvurduğu mahkemelerce kabul edilmeyen kimseler hakkında da uygulanacak şekilde geniş yorumlanması, ilgili hükmün içerik ve özellikle kapsam bakımından öngörülebilirliğini azaltan önemli bir unsurdur."

Kararda, "söz konusu yönelik müeyyidenin oldukça ağır ve başvurucu gibi şiddete bulaşmamış kişilerin davranışlarıyla ciddi şekilde orantısız olduğu" da belirtildi.