DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, sürekli sahada olduklarını belirterek, "Ülkede refah kaybı var. Satın alma gücü düştü. İnsanlar bunu fiilen yaşarken, ekonomimiz yüzde 21.7 büyüdü diye övünüyorlar. Vatandaşla iktidar arasındaki mesafenin arttığının fakında değiller" dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan KARAR TV’de Elif Çakır ve Taha Akyol’un gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
‘FAİZLERLE 5 BİN YANGIN SÖNDÜRME UÇAĞI ALABİLİYORSUNUZ’
Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni eleştiren Babacan, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden sonra faiz 180 milyar liraya çıktı. Bu parayla 5 bin tane yangın söndürme uçağı alabiliyorsunuz. Temelde prensip hatası var, yakın akraba göreve getirilmez. Yazık değil mi şu faize. Ülkeye giren çıkan doğrudan sermaye değil mi? 2007 yılında bu 22 milyar dolardı. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nden sonra ilk defa eksiye düştü. Türkiye'den çıkan yatırım Türkiye'ye giren yatırımdan daha çok" dedi.
‘2020'DE MERKEZ BANKASI'NDA DOLAR REZERVİ SIFIRDI’
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye Merkez Bankası rezervlerinin 115 milyar doları yakalayacak açıklaması için şunları söyledi:
"Türkiye Merkez Bankası'nın 109 milyar lira brüt rezervine karşı şu an 164 milyar dolar borcu birikti. Merkez Bankası'nın net rezervi -55 milyara düştü. 2020 yılında Mart ayında Türkiye Merkez Bankası'ndaki dolar rezervi sıfırdı" dedi.
‘MİLLİ GELİR 12 YIL ÖNCEYE DÖNMÜŞ’
Türkiye'nin dış borçlarına değinen Babacan, "Benim bıraktığımda bütçe açığı 24 milyar dolar, bu yılın 245 milyar dolar. Yani insanlar arasındaki gelir farkı 22 kattan 26 kata çıkmış. Gelir dağılımı 12 yıl önceye dönmüş" dedi.
Türkiye'nin şu anki dış borcunun 450 milyar dolar olduğunu söyleyen Babacan, "Dış borcumuz 450 milyar dolar. 2020'de milli gelire oranla dış borcumuz yüzde 54'tü. Biz bunu 3 yılda yüzde 34'e düşürdük. 2020 sonunda geldiğimiz nokta ise yüzde 63. 450 milyar dolar milli gelirin 63'üne tekabül ediyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz karşıtlığı hakkında ise "Biz 50 milyar faiz öderken Sayın Erdoğan dönemin bürokratlarını meydanlarda yuhalatıyordu. Vatana ihanetle suçluyordu" dedi.
Babacan, "Bir sene önce faiz ödememiz 134 milyarmış. Şimdi 180 milyar. Bunu düzeltmek için 200 milyarın çok üzerinde bir faiz ödemek zorunda kalacağız"
‘HÜKÜMET 30 KÜSUR MİLYON VATANDAŞA BORÇLU’
Hükümetin içten de vatandaşa dövizle borçlandığını söyleyen Babacan, bu borcun küsur milyar dolar olduğunu belirtti. Babacan, "Hükümet içeride de dövize borçlanıyor. Biz bunu sıfırlamıştık. Bir devlet kendi vatandaşına ülke içinde borçlanmaz. 30 küsur milyar dolar da hazinenin kendi vatandaşına döviz borcu var" dedi.
Türkiye Merkez Bankası'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan bağımsız hareket edemeyeceğini belirten Babacan," Merkez Bankası şimdi emrinde. Niye bu sene 180 milyar lira faiz ödüyoruz? Niye Merkez Bankası’nın faizi yüzde 19? Niye faizi indirmiyor? Merkez Bankası'nın faizini yüzde 19'da tutan sayın Erdoğan'dır. Bu milletin 180 milyar dolar ödemesinin sebebi bu faizlerdir" diye konuştu.
‘VARLIK FON'U BORÇLU BİR YAPI’
Varlık Fon'unun kuruluş nedeni hakkında ise şunları söyledi:
"Varlık Fon'unun kurulmasının nedeni orada geniş bir inisiyatif alanı açmak. Varlık Fon'u şu an sadece Türk Lirası cinsinden 65 milyar TL borçta ve 1 milyar 250 milyon euroluk tahvil ihraç etmiş durumda. Onunda borcu var. Şu an Varlık Fon'u dediğiniz borçlu bir yapı"
‘YÖNETİM FELSEFESİ OLMAYAN BİR ÜLKEYİZ’
Temelde büyük bir sorun olduğunu vurgulayan Babacan şunları kaydetti:
"Bu sorunu 5, 6 miyar dolarla değil, 50 milyar dolarla, 100 milyar dolarla bile çözemezsiniz. Şu anda Türkiye ekonomisinin dibi delik. Büyük bir israf var. Usulsüzlükler var yolsuzluklar var. Hukukun olmadığı, kuralların olmadığı, yargının tarafsız, bağımsız işlemediği, kural bazlı bir yönetim felsefesi olmayan bir ülkeye yatırım gelmez"
Erdoğan'la çatıştığım çok konu var. En önemli anlaşmazlık konularımız bir tanesi insan kaynağı meselesiydi. En sonunda şunu demek zorunda kaldım "Eğer bu isimlerden birisini müsteşar istiyorsanız o zaman bu müsteşarlarla çalışacak bir de bakan bulun" dedim.
‘BU BİR OYUN’
15- 27 Aralık olayları hakkında çarpıcı iddialarda bulunan Babacan şunları kaydetti:
"15- 27 Aralık olaylarının iki yüzü var. Bu adeta mini bir darbe teşebbüsüdür. Ülkenin yargı mensuplarıyla kolluk kuvvetlerinin bir koordinasyon içerisinde yıllarca sürdüğü iddia edilen yolsuzluk ve rüşvet olaylarının biriktirip, 2014 yerel seçimlerine 3 ay kala, eş zamanlı olarak basına haber olacak şekilde vermeleri bu operasyonları yapmaları iyi niyetli bir şey değil. Bu bir oyun" dedi.
Babacan, "Bir kişinin gözaltına alınması için 17 defa rüşvet almasını beklemezsiniz. Hepsini paket ediyorsun, eş zamanlı memleketin gündemine düşürüyorsun ve bunu da yerel seçimlerden üç ay önce yapıyorsun. Bu, kesin bir darbe teşebbüsü. FETÖ terör örgütünün bir kumpası" diye ifade etti.
Bağımsız ve tarafsız yargının bu iddiaların hepsine bakması lazım diye Babacan “Yüce Divan, illa bir hesaplaşma, yargılanma değil de bir aklanma mekanizması görülebilirdi. Kendine güvenen insanlar gidip oradan aklanmayı tercih edebilirlerdi" diye konuştu.
Babacan, "İş hukuki değerlendirmeden siyasi hesaplaşmaya dönüştü. Davalar burada kapandı. Newyork'ta patladı. Halk Bank davasında Türkiye, dünyaya rezil oldu" dedi
‘ERDOĞAN, O YASAYI DEFALARCA REDDETTİ’
Ahmet Davutoğlu'nun Başbakan olmadan önce kendisiyle beraber 'Siyasi Etik Paketi' hazırlayıp Erdoğan'a sunduklarını belirten Babacan, Erdoğan'ın yasayı defalarca reddediğini vurguladı. Babacan, "Şeffaflık, yolsuzlukla mücadele, siyasi etik, imar rantları bunların tamamını biz sayın Davutoğlu daha Başbakan olmamışken sayın Erdoğan'a defalarca sunduk ama hep reddedildik. Erdoğan, bunları yaparsak İl Başkanı, İlçe Başkanı bulamayız dedi" diye konuştu.