MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni süreç hakkında "Barış ve huzurun inşasında herkese sorumluluk düşmektedir. Bu kapsamda gecikmemek, geciktirmemek ve sahip çıkmak öncelikli meseledir" dedi.
Rahatsızlığı nedeniyle 4,11,18 ve 25 Şubat ile 4, 11 ve 18 Mart tarihlerinde grup toplantısı yapamayan Bahçeli, Türkgün gazetesine gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı silah bırakma ve fesih çağrsının ardından 'milletin umutlu bir bekleyiş içerisinde" olduğuna belirtenBahçeli, "Bu beklentiyi hüsrana değil sevince dönüştürmek elimizdedir. Terörsüz Türkiye demokrasinin daha güçlendiği bir Türkiye olacaktır. Yeni bir dünya düzeninin şekillendiği dönemde bu gelişmeyi Türkiye için bir fırsata dönüştürmek mümkündür" dedi.
Öncelikle silahların bırakılması gerektiğini ifade eden, "Süratle kongreyi toplayıp PKK’nın tüm bileşenleriyle tasfiye edilme kararı hayata geçirilmelidir. Kapsamlı reformlarla milli birliğimiz daha da güçlendirilmeli, adalet ve eşitlik esas olmalıdır" sözlerine yer verdi.
Sözlerinde 'yeni anayasa' vurgusu yapan Bahçeli, “Önemli olan herkesin kendisini içinde bulacağına inandığı bir yapı inşa etmektir. O sebeple Terörsüz Türkiye sürecinde tüm vatandaşlarımızı 'Her şeyden önce Türkiye' ve 'Herkes eşittir Türkiye' anlayışı ile millî birlik ve kardeşlikte buluşmaya, Türkiye’nin kutlu geleceğini hep birlikte inşa etmeye çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.
Bahçeli'nin yazısında öne çıkan başlıklar şunlar:
"Terörsüz Türkiye hedefimiz inşallah gerçeğe dönüşmektedir. Türkiye çok şükür milli birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir döneme girmiştir. Yeni bir siyasi ve toplumsal hayat vasat bulmaktadır.
"YOL HARİTAMIZI İYİ NİYETLE UYGULAMALIYIZ"
İmralı’nın 27 Şubatta DEM Parti heyeti aracılığı ile yaptığı PKK’ya tüm bileşenleriyle silah bırakma ve kendisini feshetme çağrısı tarihi bir dönüm noktasıdır. Milletimiz umutlu bir bekleyiş içerisindedir. Bu beklentiyi hüsrana değil sevince dönüştürmek elimizdedir.
Neyi nasıl yaparsak milletimizin hayrına olur düşüncesiyle hareket etmek durumundayız. Yol haritamızı bu doğrultuda hukuk, ahlak ve demokratik siyaset çerçevesinde belirleyip iyi niyetle uygulamalıyız. O takdirde yeni bir Türkiye’yle, güvenlikli, huzurlu yeni bir hayatla buluşmamız mümkün olabilecektir.
Elbet terörsüz Türkiye’den rahatsızlık duyanlar da devrededir. O sebeple barış ve huzurun inşasında herkese sorumluluk düşmektedir. Bu kapsamda gecikmemek, geciktirmemek ve sahip çıkmak öncelikli meseledir.
TASFİYE KARARI HAYATA GEÇİRİLMELİ
Kuşkusuz büyük değişimler fırsatlarla birlikte riskleri de içermekte bu nedenle birçok dinamiğin dikkatli yönetilmesini zaruri kılmaktadır.
Bu kapsamda öncelikle İmralı’nın çağrısında yer aldığı üzere silahlar bırakılmalı, süratle kongreyi toplayıp PKK’nın tüm bileşenleriyle tasfiye edilme kararı hayata geçirilmelidir.
Türkiye için tarihi bir fırsat olan PKK’nın silah bırakması ve fesih sürecinin uzun vadeli beklenen başarıya ulaşması için siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan yeni atılımlar ve kapsamlı reformlarla milli birliğimiz daha da güçlendirilmeli, toplumsal uzlaşı, adalet ve eşitlik esas olmalıdır.
Bunu mümkün kılacak siyasi ve sosyal şartlar mevcuttur. Yönetim sistemimiz etkinlik ve esneklik sağlayabilecek özelliktedir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi siyasî ve toplumsal uzlaşmanın ön plana çıktığı bir yönetim yapısıdır. Şartlara ve gelişmelere cevap veren dinamik demokratik bir tercihtir.Güçlü devlet, güçlü yönetim, demokratik istikrar gayeleri sistemin ana omurgasıdır.
TEMSİLDE ADALET
Yargı, yasama ve yürütme katı biçimde birbirinden ayrılmış, kuvvetler arasındaki ayrım ve ilişkiler olması gereken şeklini almıştır. Yasama ve yürütme arasında güçlü bir denge ve denetim sistemi kurulmuş ve hukukun üstünlüğü teminat altına alınmıştır.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’yi daha demokratik, ekonomik ve sosyal olarak gelişmiş, Dünya liginde üst sıralarda olan bir ülke yapmak temel hedefimizdir. Bu amaçla Türkiye’nin önündeki engelleri aşması ve hasımlarına karşı güç birliği yapabilmesi millî mutabakatla hareket etmekten, iç cephemizi güçlendirmekten geçmektedir.
"UZLAŞMAYA AÇILAN BİR SİYASET"
Önümüzdeki süreçte siyasi, sosyal ve ekonomik hayata yönelik bir uzlaşma zemini oluşturulabilecek, birlikte yaşama iradesini güçlendirilebilecek aynı zamanda da gelişmiş bir ülke hedefine odaklanılabilecektir.
Bu zemin çerçevesi; öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin beka ve birliğini azim ve sadakatle savunarak, ülkemizin geleceğini millet iradesinden aldığı güçle güvenceye kavuşturacak, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne, millî birlik ve kardeşlikte uzlaşmaya açılan bir siyasetin şekillenmesidir.
Zira tüm partilerin bir Türkiye Partisi olarak siyaset yapması Türk toplumunun tüm unsurlarıyla kaynaşması için de oldukça önemlidir. Demokratik standartları yükseltmek, temel insan hak ve hürriyetlerini teminat altına almaktır."