Peki bölgenizde, yörenizde kullanılan aksan sizin dilinize ne zaman yansımaya başlıyor? Sorunun yanıtını sosyal medya üzerinden paylaşılan milyonların izlediği anne-bebek diyaloglarında bulmak mümkün. Örnekleri inceleyen uzmanlar bebeklerin konuşmadan önce çevresindekilerin konuşmalarındaki melodi ve vurguyu yani aksanı öğrenebildiği görüşünde.
Türk Dil Kurumu'nun 'Herhangi bir bölgeye veya yabancılara özgü ses perdesi değişiklikleri, vurgu' kelimeleriyle tanımladığı aksan dünyanın pek çok noktasında aynı dili kullanan insanların hissettiği birden fazla melodiyi kulağımıza getirir. Peki bu melodi nesilden nesile mi aktarılıyor? Yoksa anne karnından doğuma kadar geçen süre de dahil olmak üzere konuşma öncesi dönemi de içine alan bir ezber, taklit ve öğrenme süreci mi?
BEBEKLER MELODİYİ TAKLİT EDİYOR
Her şey sosyal medyada viral olan onlarca anne-bebek sohbetini incelemekle başladı. Dil ve konuşma uzmanlarının Daily Mail'e yaptığı değerlendirmede bebeklerin etraflarındakilerin konuştuğu dilin pek çok yönünü özümsediği vurgulanıyor. Plymouth Üniversitesi Gelişim Psikolojisi Uzmanı Profesör Caroline Floccia, milyonların izlediği anne-bebek konuşmalarına tanıklık edilen videolarda bebeklerin aksan prozodisini veya melodisini taklit ettiğini belirtiyor.
'ANNE KARNINDA BAŞLAR'
Profesör Floccia, daha önceki çalışmaların çok küçük bebeklerin bile farklı dillerde 'ağladığını' gösterdiğini, Fransızca konuşulan evlerdeki bebeklerin ağlamasının Almanca konuşulan evlerdeki akranlarından daha farklı olduğunu söyledi ve ekledi:
- Her çocuk taklit eder. Çünkü dil öğrenimi rahimde, doğumdan önceki son 3 ayda başlar.
Yani bebekler ebeveynlerinin konuştuğu dilde kullanılan belirli kelimeleri ve anlamlarını öğrenmeden çok önce o dilin nasıl duyulduğunu, melodisini öğreniyorlar. Bazı aksanlarda daha güçlü bir melodi ve ince ses desenleri olduğu için de o dilde konuşmayı öğrenecek bebekler diğer aksanları öğrenecek akranlarına oranla daha kolay konuşma pratiği yapmaya başlayabiliyor. Ve Profesör Floccia çevrenin, belirli bir ebeveyn aksanından daha güçlü bir rol oynadığını söylüyor.
Profesör Floccia, dünyadaki her öğreticinin (anneanne, komşu, arkadaş grubu...) ebeveynleri bebekleriyle mümkün olduğunca çok konuşmaya teşvik etmesi gerektiğini vurguluyor ve bunun onların dil becerilerini geliştirmelerine yardımcı olduğunu söylüyor:
- Bebekler ne kadar çok dile maruz kalırlarsa, nicelik ve nitelik açısından, dilleri o kadar zengin olur.
DERİN ÖĞRENME RAHİMDE BAŞLIYOR
Uzmanlar ayrıca, klinisyenlerin genellikle bebeklerin iki yaşına kadar iki kelimelik ifadeler oluşturmaya başlaması gerektiğini belirtiyor. Ebeveynlik ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Dr. Dan Wuori, bebeklerin etraflarındaki insanların konuşma biçimlerine karşı fazlasıyla hassas ve algılayıcı olduklarını söyledi:
- İşitme üçüncü trimesterde işlevsel hale geldiğinde, bebekler annelerinin anadilinin belirgin kalıplarına maruz kalırlar. Çalışmalar, yenidoğanların doğumdan sadece birkaç saat sonra anadilleri olacak ses ayırt edebildiğini (ve tercih edebildiğini) gösteriyor. Rahimde başlayan derin öğrenmeyi yeni yeni anlamaya başlıyoruz. Bu, doğum öncesinden üç yaşına kadar olan dönemin tüm insan gelişimindeki en kritik pencere olduğuna dair çok ama çok önemli bir kanıt.