Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, bütçe görüşmelerinin sürdüğü Meclis Genel Kurulu’nda, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit sistemi, AKP-MHP iktidarının Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kurdistan Bölgesi’ne yönelik sürdürdüğü savaş politikalarını protesto etmek amacıyla beyaz tülbendini Genel Kurul’a attı.
‘SAVAŞA DEĞİL, BARIŞA BÜTÇE’
“Savaş politikalarına karşı direnenleri saygıyla selamlıyorum” diyerek sözlerin başlayan Tosun, “Baskı politikalarının tırmandığı, ancak buna karşı direnişin de yükseldiği bir süreci yaşıyoruz. Bir tarafta halkı sömüren, diğer tarafta yoklukla cebelleşen; bir yanda savaştan beslenen zulümkarlar, diğer yanda onurlu barışın yılmaz savunucuları. İşte bu ikilemle neredeyse seçim çalışması gibi bütçe görüşmelerini gerçekleştiriyoruz. Topluma vekâleten burada bulunurken, toplumun onurlu barışı için mücadele etmek boynumuzun borcudur. Bundan dolayıdır ki savaşa değil, barışa bütçe dedik. Demeye de devam edeceğiz. Fakat toplumun emeği, alın teri yine savaş harcamalarına aktarılıyor. 20 yıllık çatışmaların maliyeti trilyonlarca lira. Bu harcamalardan toplumun payına düşen; baskı, ölüm, şiddet, açlık” şeklinde konuştu.
SAVAŞ TOPLUMA YAYILDI
İktidarın savaş politikalarının toplumun her alanına yayıldığını dile getiren Tosun, “Savaş politikaları cezaevlerinden sokağa, sokaktan sınır dışı operasyonlara dağılarak artıyor. Cezaevlerinde 1 yılda tam 73 tutsak yaşamını yitirdi. 73 can, devletin gözü önünde katledildi. Hasta tutsaklar ellerinde koz, siyasi tutsaklar ise rehin olarak tutuluyor. Bu yolla tüm muhaliflere gözdağı veriliyor. İdare ve Gözlem Kurulları, Adli Tıp Kurumu ölüm kararları saçıyor. Cezaevlerinden her gün hak ihlalleri haberi alıyoruz. Bu ihlallere karşı hiçbir işlem yapılmıyor, hatta gardiyanlar ‘buranın Allah’ı benim’ diyor” dedi.
İMRALI UYGULAMALARI DALGA DALGA YAYILIYOR
Topluma yönelik baskıların temelinde İmralı tecrit sistemi olduğuna işaret eden Tosun, ”Kapatma davası ve Kobanê davası devam ederken, gazetecilerden sağlıkçılara, meslek örgütlerinden kadınlara, tüm direnenlere boyun eğdirilmeye çalışılıyor. Tüm bu uygulamalar, temelde İmralı tecrit sisteminden cesaret alıyor. Hukuku, ahlakı, insanlık onurunu alt üst eden sistemin kara deliği, İmralı Cezaevi’nde uygulanan her politika, dalga dalga tüm topluma yayılıyor. Sayın Abdullah Öcalan’dan 2 yıldır haber alınamıyor. Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatan iktidar, Kuzey ve Doğu Suriye’de, Kürdistan Bölgesel yönetiminde askeri operasyonlarına devam ediyor. Bu operasyonlarda kimyasal silah görüntüleri ortaya çıkıyor. Kimyasal silahın kullanımı araştırılmıyor, araştırılsın diyenler tutuklanıyor. Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrar etmek toplumu felakete sürüklüyor” diye konuştu.
‘TÜLBENDİMİ SAVAŞ KARARLARININ VERİLDİĞİ BURAYA ATIYORUM’
Tosun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mücadele tarihinden süzülerek geldiğimiz aşamada yıllardır her baskı yöntemi uygulandı, uygulanmaya devam ediyor. Çözümsüzlükte ısrar eden yöntemler ise direnişle karşılandı. 90’lı yılların karanlığına karşı Cumartesi Annelerinin direnişi öncü oldu. Bugün de başta Barış Anneleri ve kadın mücadelesi olmak üzere tüm kesimler savaş politikalarına direniyor. Halen ülkenin birçok yerinde barış ve adalet nöbetleri devam ediyor. Buradan hem toplumun vicdanı hem de öncüsü olan Cumartesi Anneleri ve Barış Annelerini saygıyla selamlıyorum. Şimdi barışa hiç olmadığımız kadar ihtiyacımız var, en çok da kadınların ihtiyacı var. Çünkü çatışmalardan en çok yara alan, kadınlardır. Öyleyse geleneklerimizde beyaz tülbentlerini yere atarak çatışmaları sonlandıran kadınların bugün de bu gücünü kullanması gerekir. Ben de çatışmaların son bulması için, tecrit sisteminin kaldırılması için, bu coğrafyaya onurlu bir barışın gelmesi için tülbendimi, tüm savaş kararlarının verildiği buraya atıyorum.”
Tosun, beyaz tülbendini Genel Kurul’a atarak, sözlerini “Operasyonlar durdurulsun, İmralı’daki tecrit kaldırılsın, onurlu barışın yolu açılsın” diye sonlandırdı.