Mustafa Sağlamer'in sunduğu Artı Hafta Sonu programında konuşan Piroğlu, 22 Aralık 2020'de İstanbul Aksaray'da Leyla Güven'in tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen basın açıklamasında, polis amirinin kendisine yaptığı saldırıyı, yere düştükten sonra maruz bırakıldığı uygulamayı ve yaşananların hiçbir milletvekili tarafından gündeme getirilmemesini anlattı.

Mustafa Sağlamer, Piroğlu'na AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın HDP'yle ilgili söylediği “Kapatma istemi olmaksızın hazine yardımı kesilsin şeklinde bir iddianame düzenleyebilir mi Cumhuriyet Başsavcılığı şeklinde bazı kanaatler var.” sözlerine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

'HDP'YE YÖNELİK SALDIRI SÖYLEMİ ARTIK YARGIYLA ALAKALI BİR ŞEY DEĞİL'

"Aslında bu yeni değil. Grup Başkanvekili Meclis'te yaptığı basın açıklamasında doğrudan 'Biz siyasi olarak da hukuki olarak da kapatacağız' dedi. Biz bu ülkede hukukun nasıl işlediğini biliyoruz. Cumhurbaşkanı işine gelmediği yerde 'mahkeme kararlarını tanımıyorum' diyor. Ardından 'Bu tutuklanmalı' diyor, o kişi tutuklanıyor. İçişleri Bakanı da aynısını yapıyor. Mahkemelerin, iktidarın siyasi baskı aracına dönüştüğü bir dönem yaşıyoruz. En tipik örneği, 8 Mart'ta yaşandı. Kadınlar, 'ritmik zıpladığı', 'Tayyip kaç kaç' sloganı attıkları için gözaltına alındılar. Bu noktada HDP'ye yönelik saldırı söylemi artık yargıyla alakalı bir şey değil. Artık bu bir siyasi hareket, olay ve dava. Doğrudan da yargıya emir vererek bu işi yürütmeye çalışıyorlar. Yargı da ne emir verilirse peşinden koşmaya, harfiyen yerine getirmeye çalışıyor.

'HDP'YE YAPILANLAR, İKTİDARIN DOĞRUDAN BU ÜLKEYE BİÇTİĞİ ROLLE İLGİLİ BİR SORUN'

"Bunun tipik örneğini vekillerimizin dokunulmazlığının kaldırılması için yollanan fezlekelerde gördük. Örneğin, Garo Paylan'a 'Sevgili Demirtaş' dediği için, Serpil Kemalbay'a Fatma Kurtulan'ın, Pervin Buldan'ın konuşmasına tepki göstermediği için, Pero Dündar'a kendisi hapisteyken bir basın açıklamasına katıldı diye fezleke yollandı. Bize komik gelen ama aslında trajik olan suçlamalarla HDP'ye yönelik bir kampanya yürütüyorlar. Bu kampanya HDP'yi yalnızlaştırmaya ve kriminalize etmeye yönelik bir kampanya ve iktidarın doğrudan bu ülkeye biçtiği rolle ilgili bir sorun."

'BİZİM KAPATMA DAVALARINDAN, FEZLEKLERDEN KAYGIMIZ YOK, BEDELLER ÖDEYEREK BURAYA GELDİK'


Piroğlu, "Bu, sadece HDP'nin oylarını düşürmek ve oradan oy almakla ilgili değil. Son süreçteki saldırı dalgası, kaybeden iktidarın kendi varlığını kurtarmak, karşısında birleşik halde duran muhalefeti parçalamak ve HDP üzerinden ülkeye bir deli gömleği giydirmek için açılmış bir dava. Aslında bu son saldırılar HDP'den çok bu ülkenin geleceğine, ülke halklarının kendisine yapılmış bir saldırıdır. Bizim kapatma davalarından, fezlekelerden, tutuklamalardan bir kaygımız yok çünkü biz bedel ödeyerek buraya geldik ve bunları defalarca yaşadık. Yaslandığımız taban ve seçmen kitlemiz bu konuda ağır bedeller ödeyerek buraya kadar gelmiş durumdalar ve mücadele içinde sınandılar. Ama artık HDP ve HDP tabanını aşan bir durum söz konusu. İktidar kaybediyor." diye konuştu.

'BİZİM KAYGIMIZ SANDIKTAN ÇIKMAK DEĞİL, BU İKTİDARIN KENDİNİ KALICI KILMASI'

İktidarın Hukuksuzluklarına Karşı Toplumsal Direniş Artıyor İktidarın Hukuksuzluklarına Karşı Toplumsal Direniş Artıyor

"İstanbul seçimlerinde gördü ki, HDP ağırlığını iktidar karşısına koyduğu her yerde iktidar sallanıyor" diyen Piroğlu, şöyle devam etti:

"Ve HDP bu iktidar karşına kendini koymaya çok açık ve kendisini buradan tarif ediyor. Mesele bizi aşan bir yere gelmiş durumda. Bu davayı bize açılmış bir dava olarak görmüyoruz. Bu dava ülkenin tüm ezilenlerine ve iktidar karşıtı güçlerine açılmış dava. Aslında biz bu davayı Meclis'teki diğer partilere açılmış bir dava olarak da okuyabiliriz. Bizim kaygımız sandıktan çıkıp çıkmama kaygısı değil. Bizim kaygımız, bu iktidarın kendini kalıcı kılması. Bir ağır baskı devletinin, ağır baskı rejiminin, bu yoksulluk sisteminin kalıcı hale getirilmek istenmesi kaygısı. Zaten bütün çabamızı buradan veriyoruz. Zaten saldırının bize yönelmesinin ana sebebi bu. Önlerindeki ana barikat biziz. Bizi yıkarlarsa bunu yapacaklar."