Türkiye'de bu sene düzenlenecek olan seçimler dünya basınında şimdiden geniş yer tutmaya başladı. Son olarak, Bloomberg ajansının yazarlarından Bobby Ghosh, Türkiye'deki son siyasi gelişmeleri köşesine taşıdı. Ghosh, "2023'de dünyanın en önemli seçimleri Türkiye'de düzenlenecek" başlıklı yazısında, "Sonuçlar Washington ve Moskova'nın yanı sıra Avrupa, Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika'daki başkentlerde yapılan jeopolitik ve ekonomik hesapları şekillendirecek" dedi.

'TÜRKİYE'DE OLAN SADECE TÜRKİYE'DE KALMAZ'

RELATED VİDEO
Play Video
Bu sene Nijerya ve Pakistan'da düzenlenecek seçimlere de dikkat edilmesi gerektiğini belirten Hosh, "Fakat en önemli oylama, tartışmasız bir biçimde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'deki iktidarını üçüncü bir on yıla uzatmaya çalışacağı 18 Haziran'da gerçekleşecek" diye yazdı. Analizde, İngiltere Kraliyet Harp Akademisi'nde üst düzey araştırma görevlisi olan Ziya Meral'in "Türkiye'de olan sadece Türkiye'de kalmaz. Türkiye orta ölçekte bir güç olabilir ama seçimlerinde büyük güçlerin de çıkarları var" görüşüne yer verildi.

'GİTMESİNİ İSTEYENLER, YERİNE NE GELECEĞİNDEN EMİN DEĞİL'

"Batılı güçlerin Erdoğan'ın gitmesini görmekten memnun olacağı" savunulan analizin girişinde şu ifadeler kullanıldı:

"Ankara'nın dünya işlerindeki nüfuzu, Erdoğan'ın dümende olduğu uzun dönemdeki başarılarının kanıtı. Bununla birlikte, seçimlerde alacağı olası sonuçlar karmaşık duygular uyandırıyor. Ve onun gitmesini isteyenler, sonrasında kimin veya neyin geleceğinden emin değiller.

Batılı liderler Erdoğan'ın gittiğini görmekten memnun olacaktır. Erdoğan, Rusya'dan füze savunma sistemler alarak NATO'nun güvenliğinin altını oydu, İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğini engelleyerek ittifakı öfkelendirdi, tekrar tekrar Avrupa'ya sığınmacı akını başlatma tehdidinde bulundu ve son aylarda, Yunanistan'a karşı giderek kavgacı söylemler savurmaya başladı. Ankara'nın Washington'la ilişkileri o kadar gergin ki, üst düzey Türk yetkililer rutin bir biçimde ABD'yi Erdoğan'a karşı bir darbeyi desteklemek ve terörist gruplarla işbirliği yapmakla suçluyor.

'ARABULUCU OLARAK FAYDASI KISITLI'

ABD ve Avrupa, özellikle de Vladimir Putin'le çatışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde, Erdoğan'ın dünya işlerinde karmaşaya yol açan nüfuzunun yokluğunda, daha iyi durumda olurdu. Bir arabulucu olarak faydası da sınırlı: Geçen yaz Ukrayna'dan tahıl ve bitkisel yağ ihracatını garanti altına alan bir anlaşmanın yapılmasına yardım etmiş olsa da, Erdoğan'ın 'sevgili dostu' Vladimir üzerinde kısıtlayıcı bir etkisi yok."

'YENİDEN YANLARINA ÇEKMEK İSTİYORLAR'

Sözlerine "Erdoğan da kısıtlanamıyor" diye devam eden Ghosh, "Washington ve Avrupa başkentlerinin dış politika çevrelerinde birçok kişinin Erdoğan'ı yeniden yanlarına çekmek istediklerini" yazdı. Analizin bu noktasında, akademisyen Selim Koru'nun "Erdoğan'ın dünya görüşünün, çoğu Batılının düşündüğünden daha radikal olduğu" yorumuna yer verildi. Analiz için görüşü alınan EDAM Başkanı Sinan Ülgen ise Erdoğan'ın yenilgiye uğraması halinde "halefinin Türkiye'yi Batılı bir ülke olarak pozisyonu konusunda daha rahat olan, farklı bir dış politika aktörüne dönüştüreceğini" söyledi.

'SEÇİMİ KAYBEDERSE TÜRKİYE'DE 180 DERECELİK DÖNÜŞ BEKLENMESİN'

Ghosh ise şu yorumu yaptı: "Fakat bu gerçekleşse bile, kimse hızlı bir 180 derecelik dönüş beklemesin. Erdoğan 20 yıldır, Türkiye'nin kurumlarına - hükümete, orduya, akademiye, dini yetkililere ve medyaya- radikal dünya görüşünün tohumlarını ekiyor. Eğer 19 Haziran'da yeni bir cumhurbaşkanı gelirse, Erdoğan'ın inşa ettiği geniş yapıyı dağıtması gerekecek. Bu görev yine de zor olacak çünkü K Parti yine de parlamentoda, değişime hararetle direnen, elle tutulur bir varlık gösterecek."

Öte yandan analizde, Erdoğan'ın seçimleri kaybedeceğinin kesin görünmediği belirtilerek, Metropoll'ün ekim ayı anketinde destek oranının geçen yıl indiği yüzde 39'dan yüzde 47.6'ya yükseldiği hatırlatıldı. Bloomberg yazarı, "Bu, Erdoğan kadar uzun süredir iktidar olan bir lider için dikkat çekici, ekonomik bir karmaşanın başındaki bir lider içinse düpedüz hayret verici. Demokrasilerde, eğilim, muhalefet lehine hissiyatın artmasıdır" diye yazdı.

'ALTILI MASA ADAYINI HÂLÂ AÇIKLAMADI'

Analizde Türkiye'de halkın büyük çoğunluğunun ekonomi yönetiminden rahatsız olduğu belirtilirken, "Peki o zaman niçin birçokları Türkiye'nin rotasını düzeltecek kişi olarak Erdoğan'ı görüyor?" diye sorulup muhalefete şu eleştiri getirildi: "Bunun sebebi kısmen, onun iktidardaki kontrolüne kimin meydan okuyacağını bilmiyor olmaları. Ana muhalefet partileri Altılı Masa olarak bilinen birleşik bir cephe kurdu ama seçimlere altı aydan az bir süre kala, cumhurbaşkanı adaylarını hâlâ açıklamadılar."

10 Ekim’de katledilenler anıldı 10 Ekim’de katledilenler anıldı

'ERDOĞAN, İMAMOĞLU YA DA KILIÇDAROĞLU'NU TERCİH EDER'

Bloomberg yazarı, Altılı Masa'nın Türkiye'nin ekonomisini nasıl onaracağına dair açık bir stratejiyi kamuoyuna anlatmakta da yavaş davrandığını savundu. Ghosh, Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yerine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yarışmayı tercih edeceği yorumunu da yaptı.

Analizde, "Erdoğan'ın hâlâ yüksek olan oy oranları, özellikle de ekonomi ilkbaharda iyileşme sinyalleri gösterirse, herhangi bir adaya karşı kanabileceğine işaret ediyor. Cumhurbaşkanı, kasveti ortadan kaldırabilmek için Birleşik Arap Emirlikleri ile Suudi Arabistan'dan yatırımlara ve mevduatlara, Putin'in Türkiye'yi Rus doğalgaz ihracatı için bir merkez haline getirme sözlerine güveniyor" denildi.

'ESKİ TAKTİKLER YİNE SEÇİM KAZANDIRABİLİR'

Erdoğan'ın son dönemde Karadeniz doğalgazından söz ettiğini ve asgari ücretin yüzde 55 oranında artırıldığını da belirten Bloomberg yazarı, "Kendisi ve partisi buna ek olarak, eski öcüler olan Kürt terörü ve Batı kalleşliğinden, yanı sıra eşcinselliğin aileye ve İslami değerlere yönelttiği tehlikeye dair kültür savaşı klişelerinden söz ediyor. Yunanistan'a yönelik tehditler, milliyetçi hevesleri coşturma amaçlı" ifadelerini kullandı.

Ghosh, yazısına şu sözlerle son verdi: "Bu taktikler daha önceden Erdoğan'ın seçim kazanmasına yardım etmişti. Yine edebilirler. Türkler oylarını kullanana dek, Batılı liderler diken üstünde olacak."