Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Diyarbakır İl Örgütü’nün “Örgütlü gücümüzle tecridi kıralım, demokratik özgür yaşamı inşa edelim” sloganıyla düzenlediği 3’üncü Olağanüstü Kongresi’nde konuştu. Hıncahınç dolan salonda uzun süre alkışlanan Buldan, kongreye katılanları selamlayarak konuşmasına başladı.
AMED MÜCADELESİNDEN VAZGEÇMEDİ
Buldan’ın açıklamaları şöyle: “Cezaevlerinde olan Demirtaş’a, Yüksekdağ’a, Kışanak’a, Tuncel’e, Zeydan’a, Baluken’e, Tuğluk’a, Hülya Alökmene, ismini sayamadığım yol arkadaşlarıma sevgi ve selamlarımızı gönderiyorum. Aramıza yeni katılan, cezaevinden çıkan Çağlar Demirel’e aramıza hoşgeldin diyorum. Bütün arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşacakları gün uzak değildir. Rehine politikaları ile HDP’yi engelleyebileceklerini, boyun eğdirebileceklerini sananlar, büyük yanılıyorlar. Bunu hiçbir zaman başaramadılar. Çünkü HDP boyun eğmez, vazgeçmez. HDP ne cezaevlerine sığar ne meydanlara. HDP bir deryadır. Amed buna şahittir. Amed, tarihi boyunca çok zalimler gördü, zulümler gördü. Amed darağaçları gördü işkence tezgahları gördü ama Amed halkı onurundan, iradesinden, kimliğinden mücadelesinden vazgeçmedi. İradesini asla hiç kimseye teslim etmedi.
BU SALONA BAKSINLAR
İşte HDP gücünü Amed halkından alıyor. HDP bütün baskı ve engellemelere karşı gücünü Amed halkından alıyor. HDP’nin arkasında milyonların inancı, iradesi, kararlılığı ve Türkiye halklarının ortak umudu vardır. Bu salonda sadece kongre gerçekleştiremiyoruz. İrademizi, kararlılığımızı ortaya koyuyoruz. Barış irademizi ve mücadelemizin haklılığını da ortaya koyuyoruz. HDP’yi engelleyebileceklerini sananlar bu salonun coşkusuna, kararlılığına, iradesine baksınlar. Sadece bu salonda değil Amed’in tarihi Newrozlarına baksınlar, Amed halkının barışa olan ısrarına baksınlar, seçimlerde ortaya koyduğu iradeye baksınlar. Çok tarihi bir süreçten geçiyoruz. Bir tarafta Kürt düşmanı, barış ve demokrasi düşmanı tekçi iktidar düzeni var. Diğer tarafta Türkiye halklarının büyük demokrasi mücadelesi var. Türkiye ve Ortadoğu'ya ışık tutacak tarihsel bir barış mücadelesi var. Bu mücadele yıllardır Kürt halkının emek vererek bedel ödeyerek yürüttüğü bir mücadeledir. Kadınların ve gençlerin mücadelesi var, kimse inkar edemez. Büyük bir kararlılık ile demokrasi ve barış etrafından büyük bir kenetlenme var. Bu sadece Kürt halkının kenetlenmesi var. Sadece Kürtlerin değil elbette bu kenetlenme, Türk halkının, Alevilerin, Ermenilerin, Süryanilerin de büyük bir emeği ve mücadelesi var.
DEMOKRATİK CUMHURİYET’İ KURACAĞIZ
İşte HDP’nin cesaretine ve yükselişine bakınca kaybedeceğini gören bir zulüm düzeni olduğunu ifade etmekte fayda var. Ama HDP’ye bakınca umudu, aydınlık geleceği ve onurlu bir barışı gören milyonlar var. Biz onlardan bir adım öndeyiz. Onlar artık son demlerini yaşıyor. Bizi görmeyenler, tanımayanlar, bizi zindanlara atanlar, katledenler gittikçe eriyenler, çürüyenler ve bu ülkenin siyasi tarihinde son demlerini yaşayanlardır. Biz Kürtler olarak, bu topraklara kök salmış toplum olarak varız, var olmaya devam edeceğiz. Kimsenin gücü bizi bu topraklardan silmeye asla ve asla yetmeyecektir. Bunu değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir. Bizim mücadelemiz eşitçe yaşayabileceğimiz onurlu bir barışla örülen ortak geleceği kurmak içindir. Bizim mücadelemiz demokratik cumhuriyeti oluşturmak içindir. Kadınların özgürce yaşadığı, gençlerin kendi geleceğini belirleyeceği demokratik bir sistem kurmak içindir.
İKTİDAR İLK SEÇİMDE GİDECEK
Ülkeyi uçurumun kenarına getiren, ekonomik ve sosyal krizleri halklarımıza yaşatan yozlaşmış düzen değişecektir. Her gün biraz daha çürüyen bu iktidar halkımızın gücü ve mücadelesiyle önümüze konulacak olan ilk seçimlerde gidecektir. Buna Türkiye halklarının gücü ve kararlılığı var. Kimsenin şüphesi olmasın. Biz HDP olarak 27 Eylül’de açıkladığımız deklarasyonumuz ile birlikte bu çürümüşlükten kurtulmak için ortaya güçlü bir çıkış yolu sunduk. Bu yeni dönemi başlatmak için hep birlikte demokrasi ittifakını Amed’den Tekirdağ’a, Karadeniz’den Akdeniz’e büyütmenin zamandır. Bu deklarasyon Türkiye halklarına bir çıkış yolu sunmaktadır. Her kim ki bu düzenden rahatsızsa, zulüm görüyorsa, bu düzenin değişmesini istiyorsa bu deklarasyon etrafında kenetlenmeyi kendisine ilke edinmek durumundadır.
HDP TÜRKİYE’Yİ KURTACAKTIR
HDP bunu başarmak için meydanlardadır, sokaklardadır, köylerdedir. Büyük buluşmalar gerçekleştiriyoruz. Gittiğimiz her kentte, her köyde, her yerde büyük bir coşku ve umutla karşılanıyoruz. Bu da bize büyük umutlar veriyor. Demek ki halkımız bu ülkede HDP’den başka bir çıkış yolu görmüyor. Türkiye’yi kurtaracak olan HDP’dir, HDP’nin siyasetidir diyor. Biz bu kadar görkemli karşılanıyoruz. Bu nedenle AKP-MHP iktidarı HDP’lilere saldırıyor. Bir tutuklama ve gözaltı furyası ile HDP’nin çalışmalarını sekteye uğratmaya çalışıyorlar. En fazla gözaltı ve tutuklamaları yaşayan kent olan Amed’de bu görkemli kongreyi gerçekleştiriyoruz. Onlara verilecek en büyük cevap bu salonun görkemli duruşudur.
PARTİMİZİ KAPATAMAYACAKLAR
Bununla da sınırlı kalmıyorlar. Karşımıza kumpas davaları ve Kumpas Kobani davasını çıkardılar. Şunu ifade etmek isterim ki bizler mahkeme salonlarını da demokrasi mücadelesi yürüttüğümüz alanlar haline getirdik. Onlara eyvallah demeyeceğimiz salonlar haline getirdik. onlar mahkeme salonlarında bizi yargılamıyor biz onları yargılıyoruz. Cezaevinde tutulan siyasetçiler AKP ve MHP’yi yargılıyorlar. Karşımıza komplo davaları ile çıkmayı mertlik, insanlık zannediyorlar. Sandıklarda bizi yenemedikleri için komplo davaları ile karşımıza çıkmayı yol olarak önlerine koydular. Başarabileceklerini sanıyorlar. Asla bizi yenemeyecekler, asla partimizi kapatamayacaklar halkımız dimdik karşılarında durmaya devam edecekler.
SİYASİ KORKAKLIK
Biliyoruz ki bunlarda Kürt düşmanlığı var, kadın düşmanlığı var. Olmayan hukukla karşımıza çıkmayı yol edindiler. Bunun adı siyasi korkaklıktır. Aynı zamanda siyasi çürümüşlüktür. Kobani kumpas davası bir hukuk davası değildir. Türkiye’de hukukun kırıntısı kalmamıştır. Bunlar siyasi intikam davalarıdır. Ama başaramayacaklar çünkü bu ülkede İstiklal Mahkemeleri, dar ağaçları, 12 Eylül’ün sıkıyönetim mahkemesi nasıl başaramadıysa AKP-MHP mahkemeleri de asla ve asla başaramayacaktır. Nasıl ki o mahkemeler çöktü bunlar da çökmeye mahkumdur. DEP’i, HADEP’i, DEHAP’ı kapattılar zannettiler ki o dönemde cezaevlerine girenler köşelerine kapanacaklar. Her bir insan bir milyon insan olarak sahalara, meydanlara çıktı ve HDP’yi kurdu. Şimdi milyonlar olarak alanlardayız. İşte bunu görmeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız.
RÜYALARINDA BİLE HDP’Yİ GÖRÜYORLAR
Bu ülkede zerre hukuk kaldıysa, hırsızlık yapanları, tecavüzcüleri, faili meçhul cinayet işleyenleri tutuklayın. Faili meçhul cinayetleri açıklayanlar bile aramızda dolaşmaya devam ediyorlar. Hiçbir şey gizli kalmadı. Bütün cinayetler işleyenler tarafından ifşa edilirken Sedak Peker dışında Mehmet Eymür'ün ifşaatlarına tanıklık ettiğimiz bugünlerde mahkemelerin ve Saray’ın kılı kıpırdamıyor ama barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenler cezaevlerinde kalmaya devam ediyor. Yol arkadaşlarımız 5 yıllarını tamamladır. Milletvekili, belediye eşbaşkanı olarak seçilenler, partimize gönül ve emek verenler hala cezaevinde. Sadece AKP değil bugün AKP’nin küçük ortağı MHP de hem HDP’nin kapatılması için hem içerideki arkadaşlarımız için iftiralar ve hakaretler üretiyorlar. HDP’den başka bir şey düşünmüyorlar çünkü en büyük engellerinin HDP olduğunu biliyorlar. Rüyalarında bile HDP’yi görüyorlar. Ne AKP’nin ne MHP’nin heveslerini bu halk yaşatacak. Heveslerinin kursaklarında kalacakları günler çok yakın bunun müjdesini veriyorum.
AKP ÇÖZÜLDÜ
Türkiye’nin geleceği bu mahkeme salonlarında belirlenemez. Türkiye’nin geleceği 7 Haziran’da, 31 Mart’ta, 24 Haziran’da demokrasi meydanlarında kurulacaktır. Kimsinin kuşkusu bundan olmasın. Özellikle Amed’e, Batman’a Mardin’e geldiğinde söylediği sözler ile Ankara’a söylediği sözler arasında dağlar kadar var. Kürt sorunu artık yoktur diyen AKP Genel Başkanı’nın burada başka Ankara’da başka konuştuğunu hepimiz görüyoruz. Batman’a son geldiğinde çözüm sürecini inkar eden bir AKP Genel Başkanı var. Çözüm süreci hiç yaşanmamış gibi insanların gözünün içine bakarak yalan söylüyor. Eğer sorun çözüldüyse neden sürekli süreci biz bitirmedik, HDP bitirdi diye yalan söylüyorsunuz? Şunu söylerseniz size inanırız. “AKP bitti, çözüldü, çözülmeye devam ediyor” derseniz buna herkes inanır ama “Kürt sorunu çözüldü” derseniz siz milyonlarca insana yalan söylemiş olursunuz. Kürt sorunu çözülmeyi bekleyen devasa bir sorundur. Kürt sorununu inkar etmek kimsenin haddi değildir.
İKTİDARIN KOLTUK KAYGISI
‘Süreci biz bitirmedik’ diyen Erdoğan’a sormak isterim. 2013 yılında Amed’de tarihi bir mektup okuduk. 2015 yılında Dolmabahçe’de bir masa kuruldu. Sonra çıktınız ne çözüm süreci ne Dolmabahçe masası diyerek süreci inkar ettiniz. 2015’ten bu yana Sayın Öcalan’a tecrit uyguladınız. Bu da yetmedi. Çözüm sürecini yargılamaya kalktınız. Çözüm sürecinde İmralı görüşmelerinde bizimle birlikte yol yürüyen Baluken’e onlarca yıl ceza verdiniz. Baluken bu ülkeye barış gelsin, demokrasi gelsin diye sizin bilginiz dahilinde İmralı ve Kandil’e gelen giden arkadaşımızdı. O yolu bize siz açtınız, İmralı’ya biz yüzerek gitmedik, tahsis ettiğiniz kosterlerle gittik. İmralı’nın kilidini biz açmadık, o anahtarı siz bize verdiniz. Ama şimdi bütün bunlar olmamış gibi bir süreci tamamıyla yargılamaya kalktığınız zaman o zaman Kürtlere düşmanlık yaptığınızı hatırlatırız. Evet Kürt düşmanısınız, demokrasi düşmanısınız, bu ülkeye barışın gelmesini istemiyorsunuz. Çünkü koltuklarınızı kaybetmenin kaygısını yaşıyorsunuz.
KÜRTLER HAKİKATE BAKIYOR
Siz Türkiye halklarını umursamıyorsunuz. Sarayın penceresinden ülkeyi güllük gülistanlık görebiliyorsunuz. Ama bu ülkede yoksulluk, sefalet ve açlık var. Ülkede, yolsuzluklar hırsızlıklar var. Atadığınız kayyımlar yolsuzlukları ile tarihe geçtiler. Tarih sizi de kayyımlarınızı da unutmayacak. Bu yolsuzluklarını hırsızlıkları bir kenara yazdı seçimlerde bunun hesabını soracak. Kürt sorunu yoktur demekle Kürt sorunu bitmez. Kürtler lafa değil yaptıklarınıza bakıyor, hakikate bakıyor. Bu hakikat halka çektirdiğiniz acılar ve ödettiğiniz bedellerdir. Bütün acılara rağmen Kürt halkı ne teslim oldu ne biat etti, bu da size dert olsun! Bundan sonra da bu böyle olacaktır.
2023’ÜN YOLU DİYARBAKIR’DAN GEÇECEK
Onurlu, eşit ve özgür bir geleceği bu topraklara mutlakla getireceğimizin sözünü veriyoruz. Yolumuz zorludur, engebelerle doludur ama kararlı, inançlı, cesaretli olduğumuzu da herkesin bilmesini istiyoruz. Büyük barışı, Türkiye halkları ile birlikte oluşturacağımız Büyük Barış İttifakı ile oluşturacağız. Güçlü demokrasiye en güçlü demokrasi ittifakı ile mutlaka kuracağız. Kadınların özgürlüğünü en büyük kadın ittifakı ile gerçekleştireceğiz. Sosyal adaleti hakça yaşamı en büyük emek ittifakı ile mutlak oluşturacağız. Barışın yolu nasıl Diyarbakır’dan geçiyorsa 2023’ün yolu da mutlaka Diyarbakır’dan geçecektir. Cumhuriyetin 2’nci yüzyılında Kürtleri, Alevileri, inanç ve kimlikleri yok sayanları tarihin çöp sepetine göndereceğimizin sözünü veriyoruz.” (MA)