CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Doğu Masası Başkanı, Oğuz Kaan Salıcı; “HDP’nin Millet İttifakı’na katılmak gibi bir talebi veya beklentisi yok. Onlar ayrı bir yol çizmiş durumdalar. Üçüncü ittifak süreci yönetiyorlar” dedi.
“Aşiretler üzerinden bir politika yürütmediklerini, ancak bölgede CHP’ye katılan aşiretler olduğunu, katılımların süreceğini” belirten Salıcı, “Van’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçeceği güzergâha valiliğin polis gözetiminde AKP bayrakları ve Erdoğan fotoğrafları astırdığını” söyledi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de katıldığı ve yarın (29 Mayıs Pazar) sona erecek çalıştay, ilk gününde esnaf ziyaretleri ile başladı.
Ziyaretler sırasında belediye başkanlarına en çok ‘adalet’ ve ‘Kürt sorununun’ çözümüne yönelik talepler dile getirildi. Sokakta en çok sorulan soru “HDP’nin Altılı Masa’da neden yer almadığı” oldu.
CHP kurultayı sonrası kurulan, 24 kentte çalışmaları örgütleyen Doğu Masası’nın Başkanı, İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, T24’ten Ruşen Takva’nın sorularını
- Doğu Masası nedir? Çalışma faaliyetlerini nasıl belirliyor?
Biz Doğu Masası’nı kurultaydan hemen sonra oluşturduk. Doğu ve Güneydoğuda 24 ilde bu çalışmayı yürütüyoruz. Ayrıca bu bölgeler bir süreden beridir düşük oy aldığımız bölgeler. Örneğin Van’da oyumuz 2018 yılında yüzde 2 civarındaymış. Bu bizi tatmin eden bir durum değil. Hem Genel Başkan’ın ve partinin siyaseti açısından hem de Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki parti örgütlerimizi güçlendirme, onların örgütsel kapasitelerini artırmak açısından bir çalışma yürütüyoruz.
- Çalıştay bölgede bir etki yarattı mı?
Güzel olan şey şu; bugün belediye başkanlarımız geldi Van’da bir çalışma yürüttüler. En uzak ilçeye de gittiler, Van merkezde de bir çalışma yürüttüler. Onlar da kendi gözleriyle gördü ki, Van’da bir şeyler değişiyor, aslında tüm Doğu ve Güneydoğu’da bir şeyler değişiyor. Tüm bölgelerden Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelen yoğun bir ilgi var. Vatandaş bize artık daha sıcak yaklaşıyor. Bu bizim için yeterli değil. Daha ileri bir aşamaya geçmek istiyoruz. Biz önümüzdeki dönem Van’dan milletvekilimiz olsun istiyoruz.
Diyarbakır, Mardin, Batman ve Erzurum’dan, yani bölgenin önemli ve metropol şehirlerinden milletvekillerimiz olsun ve CHP rozetiyle Meclis’e gidip vatandaşın burada yaşamış olduğu sıkıntıları doğrudan dile getiren ve çözüm önerilerini ortaya koyan bir iktidar ortaya çıksın istiyoruz. Tüm çabamız bu. Bunun için de olumlu izlenimlerle Van’dan ayrılıyoruz. “Valilik, polis gözetiminde AKP bayrakları ve Erdoğan fotoğrafları astırdı”
- Çalıştay öncesi Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçeceği güzergâha Erdoğan fotoğrafları asıldı, direkler AKP bayraklarıyla süslendi…
Bunu yapan doğrudan valilik. Polis gözetiminde yaptırıyor. Böyle bir şey Türkiye’de ne bizim binlerce yıllık devlet geleneğimize yakışıyor ne de demokratik siyaset mekanizmasına yakışıyor. Ama maalesef durum bu. Biz şimdi bir süredir şunu görüyoruz; Adalet ve Kalkınma Partisi 20 yıldır iktidarda. Özellikle son yıllarında partiyle devlet iç içe geçti. Yani partinin görevlisiyle devletin görevlisi aynılaşmaya başladı. Kaymakam AKP ilçe başkanı gibi davranıyor. Vali seçilmiş belediye başkanın yerine kayyım olarak atanıyor. Bir yandan da partinin sözcüsü olarak konumlandırılma çabası içerisinde ve parti adına örgütlenme yapıyor. Biz İstanbul’un ikinci seçiminde de gördük. Anadolu’nun farklı yerlerinden gelen valiler seçimde Adalet ve Kalkınma Partisi adayı Binali Yıldırım için oy istediler. Devlet yapısı Türkiye’de hiç bu kadar dejenere olmadı. Türkiye’de hukuk devleti nosyonunun ortadan kalktığı bir süreç yaşıyoruz.
Zaten bizim yapmamız gereken şey sadece Türkiye’yi içinde bulunduğu ekonomik sorundan kurtaracak bir iktidar kurmak değil. Kuracağımız iktidar, aynı zamanda güçlendirmiş parlamenter sistemi hayata geçirerek iç içe geçmiş devlet aygıtıyla parti sistemini birbirinden ayıracak. Yani polisten tutun da öğretmene, valiye kadar. O ilden devlet görevinde kim varsa onun siyasi partilerle araya mesafe koyması gerektiği bir düzene ihtiyacımız var. “Çözüm sürecine karşı değiliz, ama…”
- Doğu Masası’nın bölgedeki aşiretler özelinde bir çalışması var mı?
Özellikle aşiretler üzerinden giden bir siyaset yürütmüyoruz ama eğer bir aşiret CHP’nin politikalarını benimsiyor ve katılmak istiyorsa ona hayır demiyoruz. Nitekim şimdiye kadar katılan aşiretler de oldu. Şu anda planlanmış yeni bir katılım yok ama önümüzdeki günlerde olacak. Şunun da farkındayız; özellikle geçmişte aşiretlerin bir gücü vardı ama Van gibi, Diyarbakır gibi, Urfa gibi, Erzurum gibi büyük illerde aşiretler eski gücünde değil. Biz siyasetimizi aşiretler üzerinden götüren bir siyaset kurgulamıyoruz ama katılmak isteyene de hayır demiyoruz.
- Kürt seçmeni endişelerinden nasıl kurtaracaksınız?
Biz dün kurulmuş bir siyasi parti değiliz, biz 98 yıllık bir siyasi partiyiz dolayısıyla “kandırdık” veya “kandırıldık” tarzı siyaset bize uygun değil Bir çözüm süreci yaşandı, o çözüm sürecinde de bizim üzerinde durduğumuz konu şuydu. Kapalı kapılar arkasında pazarlıklar yaparak ve Kürt sorununun çözümünü AKP’nin geleceğine endeksleyerek çözemezsiniz. Biz çözüme karşı değiliz. Biz Kürt sorunun çözülmesine itiraz ediyoruz, demedik. Bu yöntemlerle siz Kürt sorununu çözemezsiniz, dedik. Kürt sorunu sadece Kürtlerin değil tüm Türkiye’nin sorunudur. Edirne’de yaşayanın da sorunu, İzmir’de yaşayanın da sorunu, Van’ın, Iğdır’ın da sorunu. Dolayısıyla bunu ancak parlamento zemininde çözebiliriz. O dönem bu konunun parlamentoda tartışılmasına karşı çıktılar. Bugün karşı çıkan partiler dahi evet doğru zemin parlamentodur, diyorlar.
- Kürt sorununun çözümü için muhatap kim?
Yasal muhatapları kimlerse onlar. Biz iktidara geldiğimiz zaman kendi dile getirdiğimiz yöntemle çözeceğiz. Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlamadan sadece Kürt sorununu çözüyoruz diye yola çıkarsanız eksik bir iş yapmış olursunuz. Önce Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlamamız gerekiyor. Kürt sorunu da yakıcı bir sorun olarak Türkiye’nin önünde duruyor ve yeni bir sorun değil. Bu konuda en çok kafa yoran da bizim siyaset geleneğimiz.
ALTILI MASA TARTIŞMALARI
HDP'nin Altılı Masa’da olmak gibi bir talebi yok. Eş Başkanlar Sayın Mithat Sancar ve Pervin Buldan ağzından bu husus defalarca dile getirildi. Onların, Millet İttifakı’na katılmak gibi bir talepleri, beklentileri yok. Onlar ayrı bir yol çizmiş durumdalar. “Üçüncü ittifak” süreci yönetiyorlar. Dolayısıyla aslında HDP Altılı Masa’da niye var, niye yok tartışması işin muhatapları tarafından zaten cevaplandırıldı. Yani HDP’nin bu konuda bir talebi olmadığı sürece bu konuyu konuşmanın bir anlamı yok. Ama iktidarın, HDP’yi CHP ile bitişik, yan yana gösterme gibi bir çabası var. Bu tartışmaların bir kısmı da iktidarın diliyle yürütülüyor. Biz iktidarın diliyle yürütülen bir tartışmanın sonuçlarının yanlış olacağı kanaatindeyiz.
- HDP ile ortak bir aday çıkarma ihtimaliniz var mı?
Siyasette bugünün koşulları içinden görünen şey şu; CHP Altılı Masa’yla beraber bir Cumhurbaşkanı adayı belirleyecek ve o belirlediği Cumhurbaşkanı adayının da demokratik çerçeveyi taşıyacak bir kişi olmasını bekliyoruz. Çünkü bizim topluma taahhütlerimiz var, o taahhütleri yerine getirecek bir arkadaşımızın olması lazım ve biz de onu Cumhurbaşkanı olarak seçtireceğiz. Dolayısıyla HDP aday belli olduğunda bir tavır ortaya koyabilir, bir aday çıkarabilir, o tartışmalar için bugün erken. Önemli olan bu sürecin sağ salim yürümesini, Türkiye’de seçimin hakkaniyetli adil ve şeffaf bir şekilde yapılmasını sağlamak.