"Kadına ve çocuğa dokunma" başlığıyla yapılan yazılı açıklamada, Çakırbeyli, toplumu derinden yaralayan bu sorunun ciddiyetine dikkat çekti.
Açıklamasında, “Bir gün 8 yaşındaki bir kız çocuğu, bir gün öğrenci, bir gün kadın polis. İsimler farklı ama hikayeler aynı,” diyerek, kadınlara yönelik şiddetin sürekli artış gösterdiğini belirtti. Kadına yönelik şiddetin son bulması için toplumsal farkındalığın artırılması ve etkili adımlar atılması gerektiğini ifade eden Çakırbeyli, “Hiçbir kadın öldürülmemelidir” diyerek duruma olan hassasiyetini vurguladı.
Kadın cinayetlerinin toplumun en derin yaralarından biri olduğunu söyleyen Çakırbeyli, bu sorunun kökten çözüm yollarının belli olduğunu belirtti. İstanbul Sözleşmesi’nin, kadına yönelik şiddetle mücadelede hayati öneme sahip bir belge olduğunu ifade eden Çakırbeyli, “İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz,” dedi. Çakırbeyli, sözleşmenin, yalnızca bir hukuki metin değil, kadınların şiddete karşı koruyucusu bir kalkan olduğunu kaydetti.
Açıklamasında, “Kadına yönelik şiddet politiktir!” diyen Çakırbeyli, devletin tüm kademeleri ve toplumun her bireyinin sorumluluk alması gerektiğini vurguladı. “Kaybettiğimiz her bir kadının hesabını sormak ve bu acıları sonlandırmak için birlik olmalıyız. Sessiz kalmak, bu suça ortak olmaktır. Kadınların yaşam hakkı pazarlık konusu olamaz, hakları geri alınamaz!” şeklinde konuştu.
Çakırbeyli, “Bugün katledilen kız kardeşimiz için, tüm kadınlar için ve gelecek nesillerin güvenliği için İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe girmesi ve kadın cinayetlerinin durdurulması için mücadelemizi sürdüreceğiz,” diyerek sözlerini tamamladı. Bu çağrılar, kadınların güvenliği ve hakları konusunda kamuoyunda daha fazla farkındalık oluşturma hedefini taşımaktadır.