GÜNDEM

CHPli Gök: Uludere'de evlatlarını yitrenler o bölgede kaza geçiren askerlerin yardımına koştu

'Devletin en üst düzeyinde alınan bir karar olduğu için devletin en üst düzeyi bir kader birliği içerisindedir. Uludere olayının bugüne kadar aydınlatılmamasının yegane nedeni de budur.'

Abone Ol

CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, “Aradan geçen dokuz yıldan sonra bizler en iyi bütçeyi yapsak acaba Uludere'de çocuklarını kaybeden annelerin acısını dindirebilir miyiz” dedi.

Gök, Uludere'de 34 yurttaşın TSK'nin hava saldırısında öldürülmesi olayında faillerin hala yargı önüne çıkarılmamasının nedenini, "Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı ve şu andaki Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, şu andaki Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, o zamanki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ile Millî Güvenlik Kurulunun askerî ve sivil tüm erkanının içinde bulunduğu, devletin en üst düzeyinde alınan bir karar olduğu için devletin en üst düzeyi bir kader birliği içerisindedir. Uludere olayının bugüne kadar aydınlatılmamasının, üzerine gidilmemesinin yegane nedeni de budur.” sözleriyle aktardı.

'O AİLELER YARALI ASKERLERE YARDIM ETTİ'

CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2021 bütçesi üzerine söz aldı. Uludere’de (Roboski köyü) 2011 yılında 34 kişinin hayatını nasıl kaybettiğini anlatan Gök, “Bu olaydan tam sekiz ay sonra aynı köyde bir minibüs devrildi, içinde 13 askerimiz vardı, 9'u şehit oldu. Bu devrilen minibüsün yardımına kimler gitti biliyor musunuz? Hava saldırısında hayatını kaybeden aileler gittiler, çocuklarını kaybeden aileler gittiler ve askerlerimizi araçtan çıkarttılar, hastanelere götürdüler. Kimi orada şehit olmuştu, onları ambulanslarla hastanelere taşıdılar ve ilk yardımı orada yaptılar ama 28 Aralık 2011 tarihinde hava saldırısında öldürülen 34 çocuğumuza hiçbir şekilde devletimiz acil yardımı göndermedi” dedi.

Gök, şöyle devam etti: "O devrilen minibüsten çıkarılan askerlerden birinin başını dizine koyan Emine Ürek, oğlu bu hava saldırısında ölen anne, şunu söyledi: ‘Kazada yaralanan bir askerin 'anne' diye bağırdığını duydum, hemen yanına koştum, yaralı askerin başını yardım gelene kadar dizime koydum. Yerde yaşamını yitiren askerleri görünce oğlum aklıma geldi.’ İşte, bir yandan devletin tutumuna duyulan öfke bir yandan da bu öfkeyi bastırarak kazada yaralanan askerlere yardım eden bir anne. Bir yanda devletin bombasıyla yitirdiği evladının acısını içine gömen bir anne bir yandan da bu evlat acısıyla askeri hayata döndürmeye çalışan anne. Devletin savaş uçaklarıyla vurduğu oğlunun acısını içine bastıran anne, devletin silahlı kuvvetlerinin askerlerinin bir kazada yaralanmasından sonra onların hayatını kurtarmaya çalıştı. Bu, dünya tarihinde görülmemiş emsalsiz bir örnektir.”

'OLAY ÇOK BERRAK OLDUĞU İÇİN Mİ ÜZERİNE GİDİLMİYOR?'

Üç yıl sonra dönemin Millî Güvenlik Kurulu Üyesi ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Meclis’te bir basın toplantısı yaptığını ve “Hayır, olay tamamen devletin ve istihbaratın yönlendirdiği bir harekettir. MİT tarafından gönderilen yazılarla ve üst düzey MİT görevlisi tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri bizzat aranarak Bahoz Erdal'ın hudut hattını geçmekte olduğu bildirilmiştir. Defalarca teyit edilen bu bilgi üzerine Uludere olayı yaşanmıştır" dediğini anımsatan Gök, şunları ekledi:

“Aradan geçen dokuz yıldan sonra bizler en iyi bütçeyi yapsak acaba Uludere'de çocuklarını kaybeden annelerin acısını dindirebilir miyiz? Sizce Uludere karanlıkta bir hadise midir, yoksa anlattığım şekilde çok berrak olduğu için üzerine gidilmeyen bir hadise midir?

Uludere'deki kritik nokta şudur: Uludere olayında zamanın Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı ve şu andaki Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, şu andaki Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, o zamanki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve Millî Güvenlik Kurulunun askerî ve sivil tüm erkanının içinde bulunduğu, devletin en üst düzeyinde alınan bir karar olduğu için devletin en üst düzeyi bir kader birliği içerisindedir. Uludere olayının bugüne kadar aydınlatılmamasının, üzerine gidilmemesinin yegane nedeni de budur.”