PKK lideri Abdullah Öcalan, Kürt sorunu bağlamında başlatılan son tartışmalarla birlikte yeğeni Ömer Öcalan'la 23 Ekim'deki bir görüşme gerçekleştirdi. Abdullah Öcalan, söz konusu görüşme dışında yaklaşık 45 aydır tecrit altında tutuluyor. Yine İmralı'daki tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş da benzer bir şekilde tecrit altında tutuluyor.
Asrın Hukuk Bürosu, İmralı tecridine karşı Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi'ne (CPT) yeni bir başvuru yaptı. Başvuruda, Abdullah Öcalan ile diğer 3 tutsak için Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında yaşanan gelişmeler ve taleplere yer verildi.
Başvuruda, 4 aylık süreçte Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na ve İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'ne 34 kez avukat, 18 kez aile görüş başvurusu yapıldığı belirtilerek, başvuruların yanıtsız kaldığı vurgulandı. 25 Mart 2021 ile 23 Ekim tarihleri arasında İmralı'da bulunanlardan tek bir haber dahi alınmadığı ifade edilen başvuruda, 23 Ekim'de ise Ömer Öcalan'ın aile görüşü kapsamında İmralı'ya gittiği anımsatılarak, "23 Ekim 2024 tarihinden bu yana da İmralı Ada Hapishanesi'nde başkaca herhangi bir görüşe izin verilmemiştir" denildi.
ÜST ÜSTE 'DİSİPLİN' CEZALARI
Abdullah Öcalan ve diğer tutsakların üç ayda bir yinelenen en az 24 disiplin cezasının gerekçe gösterilerek, aile ve vasileriyle görüştürülmediğinin altı çizilen başvuruda, bu süreçlerin yasalara aykırı bir şekilde avukatlarından gizli bir şekilde yürütüldüğü, avukatların talebin rağmen dosya örneklerinin kendilerine verilmediği vurgulandı. 4 Temmuz'da Abdullah Öcalan'a yeni bir disiplin cezasının verildiği belirtilen başvuruda, disiplin cezası uygulamadayken 16 Ekim'de yeni bir disiplin cezasının verildiğine dikkat çekildi. Disiplin cezalarına karşı Bursa İnfaz Hakimliği’ne ve Bursa Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan itirazların reddedildiği belirtilen başvuruda, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurulacağı belirtildi.
GÖRÜŞLER ENGELLENİYOR
Disiplin cezasının olmadığı tarihlerde de başvurulara olumlu ya da olumsuz dönüş yapılmadığı vurgulanan başvuruda, "4 Temmuz'daki 3 aylık disiplin cezası 31 Temmuz'da kesinleştiğine göre, hukuken son geçerlilik tarihi 31 Ekim'dir. Yukarıda açıkladığımız üzere; 16 Ekim 2024 tarihli son disiplin cezası da 5 Kasım 2024 tarihinde kesinleşmiştir. Dolayısıyla, 31 Temmuz ve 5 Kasım tarihleri arasında, hukuki ve fiili olarak bir disiplin cezasının varlığından bahsedilemez. Bu tarihler arasını kapsayan bir disiplin cezası mevcut değildir. Fakat buna rağmen 1 Kasım 2024 tarihinde başvurucuların aileleri ve vasi tarafından yapılan başvuruya olumlu veya olumsuz bir dönüş yapılmamıştır. Sistematik bir şekilde art arda verilen disiplin cezalarını yasal ve meşru kabul etmemekle birlikte; disiplin cezalarının uygulamada olmadığı zamanlarda dahi aile görüşlerinin yapılmasına izin verilmemesinin hukuki hiçbir gerekçesinin olmadığı aşikardır. Bu durum keyfi ve yasadışı sistemin uygulamalarından ibarettir" ifadelerine yer verildi.
Hukukçular ve insan hakları savunucularının 4 Ekim'de AYM önünde açıklama yaptıkları anımsatılan başvuruda, yapılan açıklama ile AYM'nin sorumluluğunun hatırlatıldığı belirtildi. Açıklamanın İmralı Cezaevi'ndeki hak ihlallerinin son bulması nedeniyle yapıldığına işaret edildi.
BAKANLAR KOMİTESİ'NİN TOPLANTISI HATIRLATILDI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) PKK Lideri Abdullah Öcalan'a dair 18 Mart 2014 yılında verdiği "ihlal" kararına da değinilen başvuruda, Türkiye'nin 10 yıldır karara ilişkin bir adım atmadığı hatırlatıldı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin (AK BK) Eylül ayında ikinci kez "ihlal" kararını gündemine aldığı anımsatılan başvuruda, "Komite; umut hakkı kapsamındaki sorunların uzun süredir devam etmesi ve Hükümetin çalışmalarının yetersizliğini göz önünde bulundurarak, Eylül 2025 tarihine kadar hükümet tarafından somut bir ilerleme sağlanmadığı takdirde, bir ara karar taslağı hazırlaması için sekretaryaya talimat vermiştir. Türkiye'nin uluslararası nitelikte bu gelişmelere karşılık hukuka uygun adımlar atıp atmayacağı ise bu aşamada belirsizdir" denildi.
Koşullu salıverme hakkı tanınmadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının AİHM tarafından "işkence" olarak kararlaştırıldığı hatırlatılan başvuruda, CPT'nin İmralı Cezaevi konusunda "hassasiyet" göstermesi gerektiği belirtildi. İmralı Cezaevi'nin geçmişten bu yana iyileştirilme yapılmadığı vurgulanan başvuruda, CPT'nin 2022 raporunu açıklamadığı ve açıklamamasının "işkence" durumunun sürdürülmesine yol açtığının altı çizildi.
TALEPLER
Başvuruda şu taleplere yer verildi:
"* İmralı'daki mevcut koşulların 22 Eylül 2022 tarihli son ziyaretinizden bu yana belirsizlik içerisinde devam ettiği ve giderek katılaştığı, 2 yılı aşkın gibi bir sürede koşulların yeni bir düzeyde olduğu gerçekliği karşısında, İmralı Hapishanesi'nin ivedilikle (ad-hoc) ziyaret edilmesini,
* Başvurucuların mevcut tutulma koşullarının insan onuruna uygun hale getirilmesi, avukat ve aile ziyaretleri başta olmak üzere dış dünya ile bağlarını sağlayacak, koruyacak tüm haberleşme haklarının yerine getirilmesi, sistematik olarak verilen disiplin cezalarına ve avukat yasaklamalarına son verilmesi için gerekli tüm girişimlerde bulunmasını,
* İşkence, insanlık dışı ve kötü muamele koşullarını ortadan kaldıracak zorlayıcı tedbirin alınmasını, bu anlamda önemle Sözleşme 10/2. Maddesinde düzenlenen prosedürün başlatılmasını ve duyurulmasını, özellikle avukat ve aile ziyaretlerinin en kısa sürede yapılamaması halinde 22 Eylül 2022 tarihli ziyaret esnasında yapılan tespitler başta olmak üzere İmralı olağanüstü tecrit rejimi ile ilgili geçmişten bu yana yapılan genel gözlemlerin kamuoyu ile paylaşılmasını, 22 Eylül 2022 tarihli ziyaret raporunun da prosedür kapsamında açıklamaya eklenmesine karar verilmesini talep ederiz." (MA)