Cumartesi Anneleri, 839'ncı hafta açıklamalarında 106 yıl önce bugün evlerinden gözaltına alınıp bir daha geri dönemeyen Ermeni aydınlarını hatırlattı. Cumartesi Anneleri, "Geçmişin suçlarını örten inkâr ve cezasızlık döngüsü bugün yaşamakta olduğumuz ağır adalet krizinin de temelini oluşturuyor" ifadelerini kullandı.
'SİLİNMEK İSTENEN GEÇMİŞİN AĞIR HAK İHLALLERİ...'
"24 Nisan 1915 tarihinde İstanbul’da gözaltına alınarak kaybedilen Ermeni aydınları unutmadık" diyen Cumartesi Anneleri yaptıkları açıklamada şunları söyledi: "24 Nisan vesilesi ile bir kez daha hatırlatıyoruz: Uluslararası literatürde toplu kaybetmelerin başlangıcı olarak Nazilerin 7 Nisan 1941 tarihli “Gece ve Sis” isimli operasyonu kapsamında yapılan kaybetmelere işaret edilir. Aslında 24 Nisan 1915 tarihinde İstanbul’da Ermeni aydınların gözaltına alınarak kaybedilmesi toplu kaybetmelerin başıdır, başlangıcıdır. Hatırlatıyoruz çünkü inkâr edilen, toplumsal bellekten silinmek istenen geçmişin ağır insan hakkı ihlalleri, yaşanmış ama bitmemiş süreçler olarak bugünümüzü etkilemeye devam ediyor. Geçmişin suçlarını örten inkâr ve cezasızlık döngüsü bugün yaşamakta olduğumuz ağır adalet krizinin de temelini oluşturuyor.
Cumartesi Anneleri, şöyle devam etti: "24 Nisan 1915 gecesi İttihat ve Terakki hükümetinin İçişleri Bakanı Talat Bey'in emriyle İstanbul Emniyeti tarafından bir operasyon başlatıldı. Operasyonu İstanbul Emniyet Müdürü Bedri Bey yönetti. Siyasi Şube Müdürü Mustafa Reşat Bey yönetiminde önceden hazırlanan “Tutuklanacak Ermeni'ler Listesi”ne göre polisler gece yarısından sonra insanları evlerinden 'ifadeniz var bir saat içinde geri döneceksiniz' diyerek götürdü. 24 Nisan 1915'de başlatılan bu operasyon kapsamında İstanbul’un çeşitli semtlerinde gözaltına alınan ve içlerinde milletvekili, yazar, şair, avukat, doktor, gazeteci, eczacı, müzikolog, yayıncı, siyasetçi olan bu aydınlar Ermeni toplumunun en saygın isimleri, kanaat önderleriydi. Gözaltına alınanlar önce semt karakollarına oradan da Sultanahmet’teki Merkez Cezaevi’ne nakledildiler. 25 Nisan 1915 tarihinde Cezaevi Müdürü İbrahim Bey nezaretinde ve güvenlik güçleri eşliğinde özel bir trenle yola çıkarıldılar."
SONRA NELER YAŞANDI?
Peki sonra ne oldu: "Tutuklular önce tren sonra at arabalarıyla Ayaş ve Çankırı’ya sevk edildiler. Daha sonraki günlerde İstanbul’da devam eden tutuklamalarla Çankırı’ya getirilenlerin sayısı 158 kişiye, Ayaş’a getirilenlerin sayısı 92 kişiye çıktı. Gözaltına alındıkları andan itibaren başlarına geleceklerden hükümetin sorumlu olduğu bu insanlardan 174'ü bir mezar taşları bile olmadan yok edildiler. Devletin gözetimi altındayken yok olan bu insanların akıbetleri kayıtlara firar ettikleri ya da serbest bırakıldıkları şeklinde geçti. Onların hakikati resmi tarihten düşürüldü."
Cumartesi Anneleri son olarak geçmişte yaşanmış bütün insan hakkı ihlallerinin akıbetini sormaya devam edeceklerini söyleyerek şöyle devam etti: "Kaç yıl geçerse geçsin tüm kayıplarımız gibi Ermeni aydınları da hakikat ve adalet mücadelemizde yaşatacağız. Unutturmaya karşı hatırlamayı, inkara karşı hakikati, cezasızlığa karşı adaleti savunmayı sürdüreceğiz. Kayıplarımızdan ve 140 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."