SİYASET

Davutoğlu’ndan, Bahçeli’ye: Sadece bana saldırmıyor, Kürtçe’ye de ithamda bulunuyor, özür borcu var

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, kendisine 'Onun serokluğu bölücülüğün umududur' diyen Bahçeli'ye yanıt.

Abone Ol

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Diyarbakır’da ‘Serok Erdoğan’ olarak karşılanması siyasette tartışılmaya devam ediyor. Bugün ki MHP grup toplantısında Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na hitaben “Serok Ahmet fitneyi bıraksın. Onun serokluğu bölücülüğün umududur, terör örgütünün taltifidir” ifadelerini kullanmıştı. Davutoğlu’ndan da Bahçeli’ye yanıt Hatay’dan geldi.

Bahçeli’nin, kendisi hakkında yaptığı ‘bölücü’ çıkışına tepki gösteren Davutoğlu, “Kürtçeyi bölücülükle özdeşleştiriyor. Kürtçeyi anadili olarak konuşan vatandaşlarımıza bir özür borcunuz var” dedi.

Davutoğlu, sosyal medya hesabından yayınladığı 4 buçuk dakikalık video ile Bahçeli’ye yönelik şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Bahçeli, son grup konuşmasında 'Serok Ahmet' ifadesi üzerinden yine bize yüklenmiş. “Zillet çamuru” ve “bölücü” ifadelerini de bize kullanmış. Zillet nerede, bölücülük nerede bir anlatalım da Sayın Bahçeli de öğrensin. Çok sayıda dilin, dini, etnik mezhebi kimliğin bir arada barış içerisinde yaşadığı onurlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının diyarı Hatay’dan sesleniyorum: Bu ülkedeki vatandaşlarımızın kullandığı her dil, her lehçe, saygı duydukları her örf ve anane bizim için muhteremdir. Hiçbir dili küçük görmeyiz, hareket niteliğinde onları kullanmayız. Kullanılmasına da izin vermeyiz. Sayın Bahçeli, “serok ” ifadesini bir hakaret ifadesi olarak kullanmak suretiyle sadece bana saldırmıyor. Bu toprakların has dili olan Kürtçe’ye de bir ithamda bulunuyor. Şimdi kendisine zillet nerede biliyor musun diye sesleniyorum: Bu ülkenin has dili olan bir dilin kullanılmasında değil, zillet aziz Türkçemizin doğduğu Kaçkar’da; o aziz topraklarda konuşulan Türkçe’nin yasaklandığı bir zulüm döneminde. Uygur kardeşlerimizin toplama kamplarında her türlü muameleye maruz kaldıkları, Uygur bacılarımızın tecavüze muhatap oldukları bir dönemde susmaktır zillet sayın Bahçeli!

‘ZİLLET ÇAMURUNA BATANLAR, YOLSUZLUK ÇAMURUNA SESSİZ KALANLARDIR’

Bütün dünya ayaktayken Doğu Türkistan'daki zulme sessiz kalmak zillettir. Bizi zilletle suçlayacağınıza Erdoğan’a Doğu Türkistan için sesini yükseltmesini söyleyin ya da siz yükseltin. Zillet nerede biliyor musunuz? 24 Nisan’da soykırım ifadesini kullanan Joe Biden karşısında sadece bir kahve içebilmek için sessiz kalmaktır zillet çamuru. Eğer zillet çamurundan bu ülkeyi kurtaracaksanız Sayın Erdoğan’a şahsi ilişkileri için millet itibarsızlaştırmasının hesabını sorun. Zillet nerededir biliyor musunuz Sayın Bahçeli? Bu devletin köklü bir devlet ve siyaset geleneğine sahip olan bu milletin, bütün bu geleneklerini sarsan yolsuzluk iddiaları karşısında sessiz kalmaktır zillet Sayın Bahçeli. Zillet çamuruna batanlar, yolsuzluk çamuruna sessiz kalanlardır.

‘BANA VE KÜRTÇEYİ ANADİLİ OLARAK KULANAN VATANDAŞLARA ÖZÜR BORCUNUZ VAR’

“Bölücülüğe gelince; gerçek bölücülük bu toprakların evlatlarını din, mezhep dolayısıyla birbirine düşman kılmaktır. Gerçek bölücülük Ankara dışına çıkmadan vatan birliğinden bahsetmektir. Bakın ben her yerdeyim… Bana Toroslarda Yörük Ahmet, Diyarbakır’da Serok Ahmet, Erzurum’da Dadaş Ahmet, Balkanlarda Boşnak Ahmet, Kırım’da Tatar Ahmet denir Sayın Bahçeli. Biz bu kimlikleri bünyemizde barındırdığımız için bugün Anadolu’da, Rumeli’de her yerde onurla dolaşırım. Bölücülük, millet evlatları arasında ayrım yapmaktır. Bu ülkenin dilleri, örfleri arasında ayrım yapmaktır. Kürtçemizin de bu topraklarda özgürce kullanılmasına her zaman sahip çıkacağız. Sayın Bahçeli; “serok” ifadesini kullanmak bölücülükse, suçsa Sayın Erdoğan bir suç mu işlemiştir? Hangi zillet ittifakın içinden gelerek serok ifadesine sessiz kalabilmiştir? Eğer serok ifadesi suçsa Sayın Erdoğan’a ilk çay sohbetinizde hesabını sorun. Yok eğer suç değilse bana ve Kürtçeyi anadili olarak konuşan vatandaşlarımıza bir özür borcunuz var: Derhal özür dileyin. Yolsuzluk zilletine son vermeye geliyoruz. Laf kalabalığını bırakın, tavrınızı ortaya koyun.”