Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, Haber Global'de katıldığı Koltuk programında Buket Aydın'ın sorularını yanıtladı. HDP'nin kapatılmasına karşı olduğunu belirten Davutoğlu Ali Babacan'la tek bir parti kurmak için çaba harcadığını ancak başarılı olamadağını anlattı.
Davutoğlu'na yöneltilen ve kendisinin verdiği yanıtlar özetle şöyle:
YENİ PARTİ KURARAK AKP’YE İHANET Mİ ETTİNİZ?
Asla. Ya düşük profilli bir başbakan olacaktım ya da ilkelerimi savunacaktım. Savunduğunuz vefalar her zaman önde gelir. Ak partinin kitlesine ve değerlerine asla ihanet etmedi.
'TRENDEN İNENLER' ELEŞTİRİSİ SİZE NE HİSSETTİRDİ?
Derin bir hüzün. Bunlar o kadar derin yaralar ki. Ben asla trenden inmedim. Ayrıca tren dediğiniz şey 83 milyonun içinde olduğu bir tren.
KOLTUĞU BIRAKTIKTAN SONRA BAŞIMA GELECEKLERİ GÖZE ALDIM DERKEN NE DEMEK İSTEDİNİZ?
Loading...
Koltuğu bırakmak daha çok cesaret gerektirir. Ben gücümün zirvesindeyken ülke zarar görmesin diye koltuğu bıraktım. Ben bir akademisyen ve bilim insanıyım. Benim yüzümden eşimin konferansları iptal edildi, hiçbir siyasi olay olmazken. Baskılar yapıldı. Hiçbirini o süreç içinde söylemedim. Hala bir umudum vardı. 3,5 yıl sustum. Kendinizden fedakarlık yaparsınız, ülkenizden yapamazsınız.
GELECEK PARTİSİ'Nİ NEDEN KURDUNUZ?
Tam bağımsız, itibarlı, vatandaşların başı dik dolaştığı bir ülke inşa etmek istedik. Cumhurbaşkanı ile ateş çemberinden kaç kere geçtik. Çok üzgünüm, kırgınım ama hiçbir intikam isteğim yok. Biz bu partinin adını 'Gelecek' koyduk. Geçmişin üstüne sünger çekip geleceğe bakmak için 'Gelecek' koyduk. Benim bu partiyi kurmaktaki tek sebebim, hiçbir adaletsizlik karşısında sessiz kalmamak.
SURİYELİ MÜLTECİLERLE İLGİLİ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Türkiye sınırlarını korumakta son derece haklıdır. Türkiye köşeye sıkıştırılamaz. Suriye'de kalıcı bir çözüm bulunana kadar mültecilerin Türkiye'de olmasından yanayım. Türkiye'deki Suriyelilerin güven içinde ülkelerine dönmelerini sağlamak Türkiye'nin görevi. Suriye'de katliamlar devam ederken, Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri zor. Ben ayrılırken Cumhurbaşkanı'na demiştim. Ne olur bu vize muhafiyetini alın ve bu anlaşmanın gereği olarak da Suriyeli mültecileri Avrupa'ya göndereceksin. Geriye 1 milyon kalırdı. Onları da Suriye içinde yerleştirmek için yine görüşmeler yapılırdı.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ'NİN TÜRKİYE'YE TAŞINMASI
Dışişleri Bakanıyken Süleyman Şah Türbesinin taşınmamasını söylüyordum. Başbakan olduktan sonra eski yerinde muhafazası için görüşler beyan ettim. Yazılı olarak silahlı kuvvetlerinin görüşlerini aldım. Devlet arşivinde vardır. Silahlı kuvvetlerimizin güvenlik öncelikleri sebebiyle taşınması gereklidir şeyi üzerine buna razı oldum. Ama bu da çok yanlış yere oturtuluyor. Sanki Süleyman Şah'ın 1921 anlaşmasında bize devredilen toprağı, daha önce devredilen toprakmış gibi görünüyor. Hayır! O da yanlış biliniyor. Gerçek Süleyman Şah Türbesi baraj altında kalmıştı.
RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİYLE İLGİLİ 'TALİMATI BİZZAT BEN VERDİM' AÇIKLAMASI
Loading...
24 Kasım sabahı benim talimatımın aksine Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamadır. Cumhurbaşkanıyla görüştüğümde "Sayın Cumhurbaşkanım bu açıklama yanlış oldu. Putin ile görüşün." Ben arasam Başbakan olarak bu sefer başka sorun çıkıyor. Siz görüşün, biz de perde gerisinden Ruslar ile görüşelim. Ruslar da kim düşürdü diye araştırma yapmaya başlamışlardı. Bu krizi yönetmek var. Krizin yönetilmemesinde hiçbir dahilim yok. Ama Türk hava sahasının korunması Silahlı Kuvvetlerin, hükümetin ve benden önce de Sayın Erdoğan'ın verdiği talimattır. Talimat o anda verilmez. Ben hiçbir zaman benimle birlikte çalışan insanları zor durumda bırakmam. Onlara talimat verip geri çekilecek bir şey yapmam. Birilerinin üzerine yükü atıp kenara çekilmem. Hiç yapmadım bunu.
AKP SEÇMENİNDEN OY ALABİLECEĞİNİZİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?
Anketlere güvenerek sosyo-politik bir analiz yapmam. Türkiye'de anketler özellikle pandemi şartlarında yüz yüze olmadığı için uygun değil. Benim anketim halkın içinde yürümektir. Sokakta, pazarda, her yerde yürürüm. Gelecek Partisi'nin durumu ne? Örgütlerimiz çok canlı. Doğu ve Güneydoğu'da örgütlenmediğimiz yer kalmadı. Diğer illerimizde de durum aynı yoğunlukta. İstanbul'da örgütlenmediğimiz ilçe kalmadı. Bizim baraj derdimiz olmadığı için kesinlikle ilk seçimde iktidar alternatifi olarak sandığa gireriz. İktidar olarak çıkarız. Bundan hiç tereddütüm yok.
SEÇİMLERDE BAŞARILI OLMAZSANIZ SİYASETİ BIRAKIR MISINIZ?
Başarısızlığın ölçüsüne bağlı. Başarılı olup bir seçimde en yüksek oyu alıp da aldıktan sonra bırakan birine "Bırakır mısınız" sorusu şey değil. Biz Ak Parti'nin devamı değiliz. Bütün seçmenden biz oy alacağız. Ak Parti seçmenleri ise en yorgun seçmen kitlesi olarak bize dönüp gelecek.
CUMHURBAŞKANI ADAYI OLACAK MISINIZ?
Ülkede oluşan korku ortamını dağıtacak şekilde en güçlü iktidar ve Cumhurbaşkanı adayı bizden çıkacak. Biz tek başımıza iktidar ve Cumhurbaşkanı adayı olarak da bu iddia ile yola çıktık. Gereğini yaparız.
CHP VE İYİ PARTİ İLE İTTİFAK YAPAR MISINIZ?
İttifaklar sistemi Türkiye'yi kutuplaştırır ve partilerin doğasını bozar. Uzlaşı ayrı, görüşme ayrı, ittifak ayrı. Dolayısıyla ben şu anda görüşme konusunda her parti ile görüşürüm. Hiçbir partiyi dışlamam. Uzlaşı ise ilkelerde olur. Şu ana kadar hiçbir partiyle ittifak görüşmesi yapmadık. Ve bugünkü anlayış içinde hiçbir ittifakı doğru bulmadık. Uzlaşıyı doğru bulurum, ittifakı doğru bulmam.
HANGİ PARTİYLE ASLA İTTİFAK YAPMAZSINIZ?
Görüşmeye her zaman görüşürüm. Uzlaşırlar ve dediğim ilkelere gelirlerse "Doğru yapıyorsunuz" derim. Ama şu yapısıyla ittifak edecek olsam, o partiyi böyle eleştirip dışına çıkmazdım.
HDP'NİN KAPATILMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?
Hangi görüşte olursa olsun, partilerin kapatılmasına karşıyım. Partilerin içinde şahıslar suç işlemişse, terörle irtibatları varsa o zaman ayrı bir hukuki süreç işletilir.
BİR BOĞAZİÇİLİ OLARAK ÜNİVERSİTEDE YAŞANAN OLAYLARA TEPKİNİZ NE OLDU?
Derin bir üzüntü duydum. Sadece Boğaziçi'ne has bir konu değil bu. Bugünkü üniversite sisteminde rektörlerin tek bir kişi tarafından atanmasını kesinlikle doğru bulmuyorum. Bu akademik özgürlükleri ve iklimi bozan bir durum. Burada çok ciddi bir hata olmuştur. Verilmek istenen mesaj da şudur: Türkiye'deki üniversiteler herhangi bir devlet bürokrasisi gibi muameleye mahkum ettiler. Üniversiteler memurluk yerleri değildir. Rektörler memur değildir. Üniversiteler de devlet kurumu değildir. Özerkliği olan ve kendi başına o özerkliği kullanması gereken kurumlardır.
ALİ BABACAN İLE HANGİ NOKTALARDA ANLAŞAMADINIZ?
Bunu Ali Babacan'a sormanız lazım. Ben kendisiyle ve oradaki arkadaşların tümüyle tek bir parti olarak çıkmak için çok çaba sarfettim. Gereken her türlü şeyi de söyledim. Böyle bir birlikteliği arzu etmediklerini söylüyor. Ali Bey tarafından cevaplandırılması daha doğru.