Dedeoğulları ailesinin avukatlarının reddi hakim dilekçesinde, tetikçi Mehmet Altun’un katliam öncesi Konya’da kaldığı otelde yanında bulunan Sefer Orhan Yılmaz’ın, Güven, Altun ve Keleş ailesine yakın biri olduğu belirtildi.
Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021’de Dedeoğulları ailesinden 7 kişiyi katleden Mehmet Altun, Çalık ve Keleş ailesinden 9 kişi hakkında açılan davanın 2’nci duruşması 8 Şubat’ta Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada, Dedeoğulları ailesinin avukatları, mahkemeye 12 sayfalık reddi hakim talepli dilekçe sundu. Dilekçede önemli detaylar yer aldı.
Mahkemenin ilk duruşmada, Dedeoğulları ailesine yönelik 12 Mayıs’ta gerçekleştirilen saldırı ve katliam dosyasının birleştirilmesi yönündeki talebin reddinin geri alınmasının istendiği dilekçede, mahkemenin katliamın sebeplerini, azmettirenleri, himaye edenleri, iştirak edenleri, görev ve yetkilerini kötüye kullananları görmezden geldiği vurgulandı. Dilekçede, mahkemenin bu hususlar göz önünde bulundurduğunda bundan sonra görevini doğru ve tarafsız sürdüremeyeceği belirtildi.
‘TALEP OLMAYAN DOSYA HAKKINDA KARAR’
Zemo Ağgöz'ün Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haberine göre dilekçede, Konya 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen saldırı davası ile Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen katliam davasının birleştirilmesini istemelerine rağmen mahkemenin önceki duruşma kurduğu ara kararında, çocuk mahkemesinde görülen dosyayı gerekçe göstererek faillerin farklı olması nedeniyle reddettiği hatırlatıldı. Dilekçede, mahkemenin talepleri bulunmayan dosya hakkında karar verdiği belirtildi.
Dilekçede ayrıca, Konya 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan faillerin Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde de yargılandığı vurgulandı.
TAKİPSİZLİK VERİLEN KİŞİ FAİLLE GÖRÜŞMÜŞ
Dilekçede, failin damadı Mehmet Güven’in HTS çözüm tutanağına da yer verildi. HTS kayıtlarına göre; fail Altun, 12 Mayıs saldırısından bir gün sonra 13 Mayıs’ta 9 kez, 30 Temmuz katliamından bir önceki gün 29 Temmuz’da ise saat 12.44’de kardeşinin eşi Mehmet Güven ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Fail Altun ile telefon görüşmesi ortaya çıkmasına rağmen Güven hakkında daha önce takipsizlik kararı verilirken, davanın 2’nci duruşmasında ise Güven, mahkemede tanık olarak ifade vermekten geri çekildi.
HAKKINDA TAKİPSİZLİK VERİLENLERİN GÖRÜŞMELERİ
Yine hakkında takipsizlik kararı verilen fail Altun’un annesi İsmihan Altun’un da sıklıkla damadı Güven’le görüştüğü HTS kayıtlarına yansıdı. İsmihan Altun katliamın hemen ardından 30 Temmuz’da damadı Güven’le 2 saat 20.20’de, sonuncusu ise 23.04’te olmak üzere toplam 4 defa telefon görüşmesi gerçekleştirdi. İsmihan Altun, Güven’le 2 Mayıs’tan 30 Temmuz’a kadar olan 89 günlük süreçte toplam 15 defa iletişime geçti. Hakkında takipsizlik kararı verilen fail Altun’un eşi Zehra Altun da Mehmet Güven’le 22 Mayıs’ta saat 12.41’de ve katliamın gerçekleştiği 30 Temmuz’da ise 20.42’de olmak üzere iki defa iletişime geçti. Dilekçede bu hususların aktarılmasıyla birlikte Güven’in ifadesine de yer verildi. Güven’in 3 Ağustos 2021 tarihli ifadesinde, Altun’un olaylarla bir bağı olmadığını ve Zehra ile İsmihan Altun’u merak ettiği için aradığını söylediği ifadeleri yer aldı.
Dilekçede ayrıca Altun, Keleş, Çalık ve Güven ailesinin birbirleriyle akrabalıkları olup işbirliği içinde oldukları belirtildi.
‘SAKLANDIĞI KÖYÜN MUHTARI FAİLİN DAYISI’
Dilekçede, Zehra Altun’un katliam günü eşi fail Mehmet Altun’u katliamdan bir saat önce başlamak üzere toplam 51 defa WhatsApp’tan aradığı bilgisi de yer aldı. Yine failin eşi Zehra Altun, katliam günü, katliamın gerçekleştiği Hasanköy’e 50 dakika uzaklıkta olan Boyalı Köyünde bulunan Fahri Akpınar isimli kişiyi saat 16.34’te aradı. Altun’un katliamdan sonra 6 gün saklandığı ve sonrasında yakalandığı Tepelice Köyü muhtarı Halim Şahin’in failin dayısı olması ise dikkat çeken bir diğer nokta oldu.
KALDIRI LÜKS OTELLER ANLATILDI
Dilekçede katliam günü ve sonrasındaki 4-5 günde delillerin karartıldığı belirtilerek, polisin delilleri araştırmaktan kaçındığı gibi delillerin karartılmasını sağladığı belirtildi. Dilekçede katilin, “moral ve beyin yıkama kampına” girdiği ifade edildi. Dilekçenin bu bölümünde daha önce ajansımıza yansıyan haberlerdeki bilgiler yer aldı. Altun’un kaldığı otellerle ilgili bilgilerin yer aldığı dilekçede, konaklama bedellerinin nakit olarak ödendiği sadece İstanbul Hilton Oteli’nde 27-31 Mayıs tarihleri arasında konaklamasına karşılık olarak kredi kartı kullandığı ifade edildi. Dilekçede failin 12 Mayıs saldırısından 5 gün sonra başlamak üzere katliam gününe kadar olan 75 günün 40 gününü lüks otellerde konaklayarak geçirdiği bilgisi yer aldı. Dilekçede, failin maddi durumuna rağmen lüks otellerde kalmasına dikkat çekildi. Dilekçede bu bilgiler ışığında failin sadece konaklama ve seyahat harcamalarının 1 milyonu aşması söz konusu olduğu vurgulandı.
KATLİAM GÜNÜ DE KONUŞTU
Dilekçede ayrıca Altun’un Ankara’da sürekli birlikte kaldığı İrem Nur Şengün ile katliam günü de konuştuğu belirtilerek, soruşturma aşamasında tahkiki gereken ve soruşturmaya esas alınması gereken bu bulguların, bilinçli olarak tahkik edilmediği ve delillerin karatılmasına yol açmış olduğu vurgulandı.
OTELLERDE BİRLİKTE KALDIĞI KİŞİLER
Dilekçede Altun’un katliam öncesi Konya’da kaldığı otelde yanında bulunan Sefer Orhan Yılmaz’ın Veli Keleş’le yakınlığı olup Güven ailesiyle ticaret yapan, Güven, Altun ve Keleş ailesiyle yakınlığının bilindiği belirtildi. Dilekçede Altun’un Hyatt Regency İstanbul Ataköy Otel’de aynı odada kaldığı Doğan Söylemez isimli doğum yeri Almanya olan kişinin de Veli Keleş’in kardeşi Abdullah Keleş ve Mehmet Güven ile yakınlığının olduğu belirtildi. Altun’un otellerde birlikte kaldığı İsmail Özel’in (Bozkır'lı); Tepelice Köyü muhtarı Helim Şahin ile yakınlığı olduğu ve Uğur Yarcı’nın da tetikçi katilin bir süre çalıştığı bilinen MNG Kargo Konya Bölge Müdürlüğünde çalıştığı ifade edildi.
SAVCININ EVRAKI
Dilekçede, soruşturma aşamasında Savcı Mustafa Ali Öğütçü tarafından Lalebahçe Polis Merkezi Amirliği’ne hitaben yazılan 31 Mayıs 2021 tarihli evrakta da, sözü edilen tahkikat eksiklikleri ve delil karartmaların somut olarak ifade edildiği bilgisine yer verildi. Ancak buna rağmen soruşturmanın eksik ve yetersiz yapıldığı ifade edildi.
‘KÜRDÜN HUKUKU’
Katledilen insanların "Kürt" olmalarıyla, katliam arasında illiyet olup olmadığının mahkemece tespit edileceğinin belirtildiği dilekçede, “İddia ve bulgulara göre, ‘İnsanlığa karşı işlenen bir suç’ söz konusu olduğundan, öncelikle ‘İnsan Hukukunu’ (eşit yurttaşlık) esas alan bir yargılama yapılmalıdır. Bu katliamın ‘Kürd'ün Hukukunu’ (eşit yurttaşlık) ilgilendiren boyutu araştırılmalıdır”