Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek'e verdiği röportajın bir kısmını Çarşamba Twitter hesabından paylaşarak "Kendi adıma, halkımıza layık bir politika ortaya koyamadığımız için içtenlikle özür diliyorum" dedi ve kendisine yönelik yapıcı eleştirilerden yararlanmaya çalışacağını belirterek, "Mücadeleyi cezaevinden her yoldaşım gibi dirençle sürdürürken, aktif politikayı bu aşamada bırakıyorum" ifadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanı adayı olmaya hazır olduğumu söyledim ama reddedildi”
Demirtaş, Artı Gerçek'ten İrfan Aktan'a verdiği röportajda, HDP yönetimine 14 Mayıs seçimlerinde Cumhurbaşkanı adaylığı için hazır olduğunu söylediğini, ancak bunun parti yönetimi tarafından gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini aktardı.
Demirtaş şu ifadeleri kullandı:
“Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmaları başlamadan önce ben Genel Merkezimize, Cumhurbaşkanı adayı olmaya hazır olduğumu ve seçimi ikinci tura bırakıp o aşamada demokratik hamlelerle daha fazla katkı sunabileceğimizi belirttim. Ayrıca, benim adaylığım partimizin de oy oranını artırabilir dedim. Aslında siyasi yasağım yoktu ama ola ki Yüksek Seçim Kurulu adaylığımı reddetse bile sonrasında çıkaracağımız adayın tabanımızın sahiplenmesinin daha kolay olacağını belirttim. Fakat bu önerim, herhangi bir gerekçe sunulmadan reddedildi. Gerekçesini halen bilmiyorum. Bu tartışmalar sürerken deprem oldu ve sonrasında aday çıkarmamaya doğru evrildi süreç. Bu karar da Genel Merkez ve ittifak bileşenlerince ortak alındı. Bana da öncesinde bilgi verildi, elbette bu kararın arkasında durduk.”
“Yönetimde taze kana ihtiyaç olduğu kanaatindeyim”
HDP yönetimine yönelik eleştirilerini dile getiren Demirtaş, il ve ilçelerden başlayarak hızla genel kongrenin toplanması gerektiğini söyledi.
Demirtaş, "Yönetimde değişiklikle birlikte taze kana ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Gördüğüm kadarıyla halkımız da Eş Genel Başkanlar başta olmak üzere parti yönetiminden bu olgunluğu ve sorumluluğu bekliyor" dedi.
Partinin önde gelenleri olarak korumaları gereken şeyin "halkın örgütlü mücadelesi ve partileri" olduğunu dile getiren Demirtaş, "Bize ne olacağı değil, halkımıza ve partimize ne olacağı önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kürt siyasi hareketinin yoğun tutuklamalar, sürgünler ve baskılar nedeniyle çok ciddi bir kadro erozyonuna uğradığını dile getiren Demirtaş, "Kürt hareketi, artık vasata prim veren tarzı bırakıp binlerce nitelikli insanı göreve çağıran bir modeli hayata geçirmelidir" şeklinde konuştu.
“TİP gerçeğe sırtını dönmeyi tercih etti”
Seçimden önce Gültan Kışanak’ın TİP’e yönelik “ortak listeyle seçime girme” çağrısını desteklediği hatırlatılan Demirtaş, “Ortak listeyle seçime girilseydi sonuç çok farklı olur muydu?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“TİP’in kararı yanlıştı, halen yanlıştır. Devrimci, öncü siyasetin görevi kitlesini değiştirme, dönüştürme iddiasında ısrar etmektir. Erkan Baş’ın beni ziyaretinde de öncesinde de bu görüşlerimi kendilerine iletmiştim. “Kürtlerle yan yana durmazsak oy alabileceğimiz kesimler var” deyip alacağınız oylar, neyi ne kadar çözmeye ve dönüştürmeye yarar ki? Kürt sorunu trafik sorunu değil ki ‘’bu cadde tıkalı, öbür yoldan gidelim’’ diyebilesiniz. Kürtleri ve Kürt halkının ulusal taleplerini ıskalayıp, görmezden gelip Türkiye’nin hangi sosyal, sınıfsal, siyasal soruna kalıcı çözüm üretebilirsiniz ki? TİP bunları en iyi bilen partilerden biri olmasına rağmen gerçeğe sırtını dönmeyi tercih etti. Yanlış yapıldı. Umarım bunun telafisi için herkes çok samimi bir çaba sarf eder, etmelidir.”
“(HÜDA PAR’a) Gidip tutmanız gereken el, Meclis’te HDP’lilerin elidir”
Demirtaş AK Parti’nin seçim sonrasında Kürt siyasetine yönelik baskısının artma ihtimaline yönelik soruya Demirtaş, "Özellikle HÜDA PAR aracılığıyla toplumun hücrelerine kadar nüfuz etmeye odaklanacaklardır" diyerek yanıt verdi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Türk siyasetinin en önemli attığı adım, son yıllarda bu konudaki, HÜDA PAR adımıdır" sözlerinin hatırlatılması üzerine ise Demirtaş şunları söyledi:
"Soylu açıkça, HÜDA PAR’ın bir devlet aparatı olduğunu söylerken HÜDA PAR’dan buna itiraz gelmiyor. HÜDA PAR’da iyi niyetle siyaset yapanlar bilmeli ki, bu politika kendilerine de Kürtlere de kazandırmaz. Tarihimiz bunun gibi hatalarla dolu; ders çıkarmaları gerekir. Kürdü Kürde kırdıran hiçbir politika hayır getirmez. Doğru olan politika, tüm Kürtlerin el ele vermesidir. Diyalog ve istişare içinde, Kürtlerin hakları için yan yana durmasıdır."
Avukatlık yıllarından tanıdığını belirttiği HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'na ise şu mesajı verdi:
“Kürdün eli, Saray’ın bahçesinde bir Kürt siyasetçi için idam sloganları atılırken tuttuğunuz Mustafa Destici’nin elinden kıymetsiz değil. Bugün gidip tutmanız gereken el, Meclis’te HDP’lilerin elidir. Hiçbirimiz artık kirli oyunlara prim vermeden halkımızın çıkarlarına odaklanmalıyız. Umarım bu mesajlarım, tarihsel önemi itibarıyla karşılık bulur.”