Demirtaş, ““Nasıl bir cumhurbaşkanı adayı” sorusu bu sıralar çok revaçta. Bana da soruyorlar, çaktırmadan kendimi tarif ediyorum. Herkes öyle yapmıyor mu? Dürüst, bilgili, cesur, deneyimli, hırstan ve kibirden azade, demokratik değerleri içselleştirmiş, gelmişi geçmişi temiz vs. Tamam, bu türden genel geçer kriterlere eyvallah diyelim. Ama bir kriter var ki hepsinden önemli, hepsinden kıymetlidir: Aşk’ı biliyor mu? Hiç aşık olmuş mu? Bu sorunun kıymetini ancak aşıklar bilir ve ancak aşkın ne demek olduğunu çözebilmiş ölümlüler cevabın ne kadar önemli olduğunu idrak edebilir” dedi.
“İnsana, doğaya, kendimize yabancılaşıyoruz. Bu halimizle ruhsuz et yığınlarına dönüşüp sonra da en çok kendimize benzeyenleri yönetici diye seçiyoruz. Aşkı küçümsememiz, hafife almamız isteniyor, biz de yiyoruz. Üç çocuk yapmayı dayatanlar bir kelime bile aşktan söz etmiyorlar. Bilmiyorlar çünkü; aşk fukarası, aşk cahilidirler” ifadelerini kullanan Demirtaş, “Kasıntı, kuruntu, abartı tiplerden kurtulmak istiyorsanız seçim kriterlerinize "aşk"ı da ekleyin derim. En azından bu tür uyduruk, göstermelik "seçme" zorunluluğunun ortadan kalkacağı özgür zamanlara kadar böyle davranın” diye yazdı.
Demirtaş’ın Duvar’da “Aşkı bilmeyene oy yok” başlığı ile yayımlanan yazının bir bölümü şöyle:
En ciddi siyasi analizlerimden birini yazıyorum, yazının başlığı hafif gelmesin sakın. Başlık, okunduğu kadar hafif değil; aşk hiç değil.
Bu yazımda Ömer Faruk’un "Aşk ve Ereksiyon Aşk’ı" kitabından alıntılar yaptığımı belirtmeliyim. Emeğe olan saygımın ötesinde, kitabın girişinde izinsiz ya da kaynak göstermeden alıntı yapanlar için acayip beddualar edilmiş. Amin.
Temsilen bizi yönetsinler diye ha bire birilerini seçip duruyoruz. Temsili demokrasilerin fırıldaklığı (Ömer Faruk’un deyimiyle, “Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği”) bir yana, bari temsilcilerimiz düzgün insanlar olsunlar diye de ince eleyip sık dokuyoruz. (Umarım!)
EN ÖNEMLİ ADAYLIK KRİTERİ
“Nasıl bir cumhurbaşkanı adayı” sorusu bu sıralar çok revaçta. Bana da soruyorlar, çaktırmadan kendimi tarif ediyorum. Herkes öyle yapmıyor mu? Dürüst, bilgili, cesur, deneyimli, hırstan ve kibirden azade, demokratik değerleri içselleştirmiş, gelmişi geçmişi temiz vs. Tamam, bu türden genel geçer kriterlere eyvallah diyelim. Ama bir kriter var ki hepsinden önemli, hepsinden kıymetlidir: Aşk’ı biliyor mu? Hiç aşık olmuş mu? Bu sorunun kıymetini ancak aşıklar bilir ve ancak aşkın ne demek olduğunu çözebilmiş ölümlüler cevabın ne kadar önemli olduğunu idrak edebilir.
Peki siz biliyor musunuz aşk’ı? Emin değilseniz size yardımcı olayım; ben de tam olarak bilmiyorum ama bilmeye, öğrenmeye, anlamaya çalışıyorum. Bunun için de önce, doğduğum andan itibaren zihnime itelenen, tıkıştırılan bir dolu kalıbı unutmaya, yok saymaya gayret ediyorum. Çünkü modern dünyada aşka ulaşmamızı engelleyen şey bilgi eksikliği değil fazlalığı, daha doğrusu bilgi gereksizliğidir.
AŞKI KÜÇÜMSEMEMİZ, HAFİFE ALMAMIZ İSTENİYOR
Hayatını anlam katarak, anlam inşa ederek yaşamamış, böylesi bir arayışa dahi girmeden verili kalıplara, ezberlere göre yaşamış birini dost edinmekte bile zorlanırken nasıl oluyor da başımıza yönetici, muktedir olarak seçiyoruz? Çünkü "başka türlü" düşünmenin mümkün olduğunu bilmiyoruz. Çünkü "başka türlü" düşünmeyelim diye ana sınıfından başlayarak "eğitiliyoruz", hizaya sokuluyoruz. Hakikatle olan bağımız kopuyor, koparılıyor. Bu düzen başka türlü sürmez çünkü.
İnsana, doğaya, kendimize yabancılaşıyoruz. Bu halimizle ruhsuz et yığınlarına dönüşüp sonra da en çok kendimize benzeyenleri yönetici diye seçiyoruz. Aşkı küçümsememiz, hafife almamız isteniyor, biz de yiyoruz. Üç çocuk yapmayı dayatanlar bir kelime bile aşktan söz etmiyorlar. Bilmiyorlar çünkü; aşk fukarası, aşk cahilidirler. Bütün cehaletlerini ekranlardan, meydanlardan üstümüze boca ediyorlar. İktidarlarını, hırslarını, kibirlerini, ölümsüzlük arayışlarını bizimle tatmin ediyorlar. Hepimiz mağduruz, onlardır failimiz.
SEÇİM KRİTERLERİNİZE 'AŞK'I DA EKLEYİN
Önce kendi hayatlarımızdan başlayarak her şeyi yeniden ve farklı düşünmek, hayatımızı yeniden kurmak zorundayız. "Açık et pazarına" dönüşen dünyamızda Tinder mindırların bile on milyonlarca kullanıcısı, alıcısı varken kim neylesin aşkı demeyin. Aşk bir yaşam biçimi, hayata bakış açısıdır. Ölüm korkusunu yenmenin, ötekini sevmenin, doğanın bir parçası olduğumuzu anlamanın mucizevi sırrıdır aşk. Aşkı bilmeyenden, kıymet vermeyenden korkun bence. Ayrıca aşık olmak, aşkı çözmek için işin felsefesini bilmeye gerek yok. Siz aşkı çözemeden aşk sizi çözer, merak etmeyin. Kasıntı, kuruntu, abartı tiplerden kurtulmak istiyorsanız seçim kriterlerinize "aşk"ı da ekleyin derim. En azından bu tür uyduruk, göstermelik "seçme" zorunluluğunun ortadan kalkacağı özgür zamanlara kadar böyle davranın.