Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 14 Mayıs olarak işaret ettiği seçimlerin, “devrim” niteliğinde olduğunu belirtti. Demirtaş, AKP-MHP iktidarın sıradan bir hükümet olmadığını söyleyen Demirtaş, “Şimdi toplumun ağır bedeller ödeyerek durdurmayı, geriletmeyi başardığı rejimi tek bir zarfla alt etme olanağı çıktı” diyerek bunu “Zarf Devrimi” olarak adlandırdı.
“Zarf Devrimi kimin, neyin devrimi olacak? Ne getirecek, hayatımızı nasıl değiştirecek? Tüm bu soruların yanıtları günlük hayatlarımızda var zaten, sadece hatırlayayım yeter” vurgusu yapan Demirtaş’ın Gazete Duvar’da yayımlanan yazısı şöyle:
RELATED VİDEO
Play Video
“Önümüzdeki seçimde devrim gibi bir değişim potansiyeli var mı?
Aslında devrimsel kırılma potansiyeli tarihin her anında, her yerde ve her toplumda vardır. Ben, önümüzdeki seçimi bu potansiyel ihtimali üzerinden ele alacağım. Bu seçimden bir devrimsel değişim çıkarma olasılığı var mı? Yanıtım çok net: Evet.
Bir de kavramsallaştırmam var: Zarf Devrimi.
Yurttaşların oylarını bir zarfa koyup sandığa atarak başlatabilecekleri demokratik bir devrimden söz ediyorum, daha doğrusu bunun potansiyelinden. Hemen gerekçelerimi açıklayayım.
AKP-MHP iktidarı sıradan bir hükümet değildir. Onu sıra dışı kılan, karakterinin sağcı, faşist, dinci, soyguncu, militarist olması da değildir.
Dünyada AKP-MHP’ye benzer çok sayıda iktidar oldu veya bazı ülkelerde görevde benzeri hükümetler var.
Bu iktidarı sıra dışı kılan şey askeri bir darbe yapmadan, tam tersine askeri bir darbe mağduru gibi görünmeyi başararak hileyle elde ettiği meşruiyet zemininden ustaca faydalanıp bir tür askeri baskı rejimini kurmayı başarmış olmasıdır.
Bu hamlesiyle birlikte meşruiyet kavramını ters yüz etmeyi de başarmış oldu. Örneğin Kenan Evren rejimi hiçbir zaman meşruiyetini sağlayamamış bir askeri dikta rejimi olarak başladı ve bitti (!) Ancak Erdoğan rejimi öylesine bir ustalıkla baskı rejimi inşa etti ki, ona karşı çıkan herkes darbeci, vatan haini, kendisi ise milli ve meşru baki lider olarak konumlandı.
Bu rejimin adım adım kuruluşunda yargı, medya, sermaye, cemaatler, tarikatlar, bürokrasi ve üniversiteler ustalıkla işletildi ve yıkılması imkansız gibi görünen bir tek adam rejimi ortaya çıkarıldı. Rejim kendine o kadar güveniyordu ki seçilme şartı olarak yüzde 50+1’i getirmekten de çekinmedi. Nasılsa sistem kusursuz işleyecek, toplumun iradesi adım adım kırılacak, korku, tehdit, şantaj, hile ile kitleler teslim alınacak, hileli seçimler aracılığıyla da 2071’e ve sonrasına kadar Erdoğan rejimi sürüp gidecekti. Ama küçük bir hesap hatası yapılmıştı. Minicik, mini minnacık bir hata: Toplumun bağrındaki devrim potansiyeli unutulmuştu.
Eğer bir toplumda sadece bir devrimci bile varsa orada devrim potansiyeli vardır. İşte bunu bilmeyenler, bu basit (!) hesap hatasına düştüler. Üstelik bu topraklarda bir değil, on binlerce, yüz binlerce devrimci var. “Hani, nerede?” diye soracak olursanız aynaya bakın, belki de o devrimci sizsiniz.
Şimdi toplumun ağır bedeller ödeyerek durdurmayı, geriletmeyi başardığı rejimi tek bir zarfla alt etme olanağı çıktı.
Peki bu Zarf Devrimi kimin, neyin devrimi olacak? Ne getirecek, hayatımızı nasıl değiştirecek?
Tüm bu soruların yanıtları günlük hayatlarımızda var zaten, sadece hatırlayayım yeter.
Sabah uyandınız, güne mutlu, umutlu mu başlıyorsunuz? İş yok, iş varsa maaş yetmiyor, faturalar boğazınızı sıkıyor. Sabah, öğlen, akşam çocuklarınıza ne yedireceğinizi düşünüyorsunuz. Borçlar birikti, icra kapıda, öfkeniz burnunuzda. Bugünü kurtarsanız yarını var, yarını geçirseniz öbür gün, öbür ay, öbür yıl. Yaşamak yük haline geldi. Neden? Çünkü ileride bir ışık yok, umut yok. Bir süre sonra düzeleceğini bilseniz katlanırsınız. Ama yok, derman niyetine bir damla yok, ümit yok!
Yok mu gerçekten? Ben var diyorum işte, seçim budur işte, Zarf Devrimi budur işte. Seçimlerle önce umudu yaratacağız, önce değişimin düğmesine basacağız.
Ve seçimin ertesi günü uyandığımızda bileceğiz ki, artık umut var. Kendi devrimimize işte tam da oradan başlayacağız. Bir daha başımıza bunlar gelmesin diye demokratik devrimimizi adım adım öreceğiz. Yepyeni bir siyaseti, yepyeni partileri el ele verip beraber yaratacağız. Hatalarımızdan çok dersler çıkardık kardeşlerim, barışacağız, kucaklaşacağız ve bu enkazı beraber kaldırıp yerine yepyeni bir hayat inşa edeceğiz.
Bu senin devrimin işçi kardeşim, çiftçi amcam, esnaf teyzem. Kadınlar, en çok sizin devriminiz bu. Öğrenciler, gençler, emekliler, işsizler bu devrim sizin, hepimizin devrimi bu. Yapacak çok iş var ama önce o zarfı o sandığa atacağız. Sonrası kolay, sonrası neşeli, sonrası umutlu.
Evet değerli halkımız, gençler, kadınlar, emekçiler. Önümüzdeki seçimlerde oy kabinine girerken elinize alacağınız zarfla yıkılması imkansız denilen bir tek adam rejimini tepetaklak iktidardan indirebilir ve büyük bir demokratik devrimin ilk kırılma anını yaratabilirsiniz.
"Bir zarfla tek adam rejimi yıkılmaz, yıkılsa bile seçim sonucunu tanımaz” diye de düşünmeyin.
Önce zarfı sandığa atacak seçim kampanyasını örgütleyin, sonra da sandığı koruyun ve oyları sağ salim oradan çıkarın. Birileri seçim sonucunu tanımaz ve darbe yapmaya kalkarsa işte o güne kadarki emeğiniz, motivasyonunuz, umutlarınız sizi öyle bir harekete geçirir ki darbecilerin sarayını başına yıkmanızın önüne kimse geçemez.
Bütün bu olasılıklar kısıtlı demokratik olanaklarla, eşitsiz koşullarda baskı ve hile altında yapılacak seçimi kazanmamıza bağlıdır.
Ve hiç de kolay değildir. Hangi devrim kolay oldu ki Zarf Devrimi kolay olsun.
İnanın, çalışın ve mücadele edin, başaracağız.
Sonrası herkes için, 85 milyon için daha güzel, daha iyi olacak.
Sonrasını nasıl mı yapacağız? Çok iyi bildiğiniz bir yöntemle yapacağız. Pazartesi gününü bekleyin. Pazartesi günü “parti” var."(Kaynak)