“Ah Asuman, kah Asuman, yokluğun bile güzel.

İki cigara arasında yolda yazılmıştı hikayen, bir sayfası yarım bir sayfası yalan.

Uydurmanın nesi kötü, inandın mı yok ondan güzeli, bir yüzü insan bir yüzü yalan.”

2016’dan bu yana cezaevinde tutulan HDP eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın 2017’de yayınlanan 'Seher' adlı kitabındaki 12 öyküsünden biri olan “Ah Asuman!” kısa film olarak, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde çevrimiçi galasını yaptı, seyirciyle buluştu.

Yapımcılığını Çiğdem Mater’in üstlendiği, senaryosunu yazar Gaye Boralıoğlu’nun kaleme aldığı "Ah, Asuman!" ilk kez 2019’da yapılan 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali ile seyirci karşısına çıkmıştı.

Filmin yönetmeni gazeteci-yazar, yönetmen Ümit Kıvanç, 1990’ların ortalarından bu yana belgesel filmler yapıyor, yakın tarihe ve gerçeğe dair notlar tutuyor. Ahmet Kaya, Hrant Dink, Kazım Koyuncu için, Roboski’de öldürülen insanlar ve daha bir kişi ve konu hakkında...

Görülmeyenler, gündemden hızla düşürülen konular Kıvanç’ın çalışmalarının hep merkezinde.

Cezaevinde 30 yılda 30'un üzerinde kitap yazdı Cezaevinde 30 yılda 30'un üzerinde kitap yazdı

Hikâye, Demirtaş’ın hikâyesi, yönetmen de Kıvanç olunca, insan haklı olarak politik bir film bekliyor. Ama “Ah Asuman!” öyle değil. Bambaşka, farklı bir deneyim bu 15 dakikalık kısa film.

Hiçbir siyasi içerik, mesaj ya da işaret yok dersek haksızlık etmiş oluruz lakin bu güzel hikâye o kadar “büyük” ki sadece önüne herhangi bir şeyin geçmesi engellenmiş demek belki de daha doğru.

Kısa, yalın, sevimli, insana iyi gelen bir film ortaya çıkmış ve içinde ne varsa – ki her seyreden farklı şeyler bulacaktır - bağırıp çağırmadan, kimsenin gözüne sokmadan anlatılmış.

Kıvanç’ın dediği gibi aslında sadece 4 rol olan filmde, başrolde iki erkek; otobüs şoförü Fahri (Settar Tanrıöğen) ve yeni hukuk mezunu, çiçeği burnunda meraklı ve belki de biraz saf Ahmet (Halil Babür) var.

Uzun yol otobüs şoförü Fahri, ama ha kamyon değil! Otobüs. Yol uzun olunca, otobüs bozulunca, Ahmet de kendini gönüllü yem yapınca, Fahri ister istemez zaman geçirmek ve belki de eğlenmek için Ahmet’e bir zamanlar sevgilisi “olan” Asuman’ın olmayan hikâyesini anlatıyor. Ama ne anlatmak, ama ne hissetmek! Tutku, ihtiras, sevinç ve hüzün birbirine karışıyor Fahri anlattıkça.

Filmin sonunda hikâyenin gerçek değil kurgu yani Fahri’nin uydurması olduğunu duyunca ne Ahmet ne de seyirci çok sinirlenmiyor belli ki, yalanı o kadar güzel gerçek yapıyor ki Fahri.

Fahri anlatırken bir taraftan da otobüsteki yolcularını görüyoruz, her biri ayrı bir âlem olsa da aslında her biri hikâyeye bir şekilde bağlanıyor...

Fahri’nin yalan hikâyesini, anlatırken ki iştahı ve detaycılığı son derece etkileyici, hikâyeye verdiği emek o kadar büyük ki, olup biteni kandırılmak gibi göremiyoruz.

“Yalan nedir?”, “Bir yalan zarar değil keyf veriyorsa, ahlak dışı değildir belki de?” sorularını soruyoruz kendimize...

"Ah Asuman" öyküsünü kısa filmleştiren yönetmen Ümit Kıvanç ile “Sınırsız”da filmi, inanmak istediğimiz yalanları ve tabi ki Demirtaş'ı, konuştuk.