Taşımalı Eğitim Yönetmeliğinde yapılan değişiklik 1 Ağustos'ta resmi gazetede yayınlandı. Değişiklikle, taşımalı eğitimin kapsamı 50 kilometreden 30 kilometreye düşürüldü. 30 kilometreden daha uzun mesafede ikamet eden ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinin yatılı bölge ortaokulları ve pansiyonlu okullara yerleştirilmesine karar verildi. 10 öğrenciden daha az öğrencinin bulunduğu köyler de taşımalı eğitim kapsamından çıkarıldı. Bu durum tartışmaları da beraberinde getirdi.

Play Video

'BİRÇOK VELİ ÇOCUĞUNU OKULA GÖNDEREMEYECEK'

Yeni eğitim öğretim dönemine kısa süre kala velileri çocukların eğitimini nasıl sağlayacaklarınını telaşı sardı. Taşımalı eğitimden çıkarılan Tokat'ın Zile ilçesinde bağlı Yalınyazı Köyü'nün muhtarı Ali Kaplan, birçok velinin çocuğunu okula gönderemeyeceğini söyledi.

Kaplan, "Bize göre beldemizin Zile’ye mesafesi 28 kilometre, Milli Eğitim Müdürlüğüne göre ise 37 kilometre. Mesafenin tekrar ölçülmesi için dilekçe verdim. Vatandaşlar çok zor durumda kalacak. Birçok veli bu şartlarda çocuğunu okula gönderemeyecek. İnsanlar çocuklarının yurtlarda, pansiyonlarda kalmasını istemiyorlar. Elimizden ne geliyorsa hukuksal olarak gerekli başvurularımızı yapacağız. Gerekirse çocuklarımızın eğitimine bir yıl ara vereceğiz. Sünni Küçüközlü Köyünün yolu bizim beldeden geçiyor. Orası daha uzak olmasına rağmen oraya servis var ama bize yok. 'Bu köyden gelen servisi büyütelim, geçerken bizim çocukları da alsın' dedik ama bunu da kabul ettiremedik. Sürekli bahanelerle bizi oyalıyorlar, bir çözüm getirmiyorlar" dedi.


'ÇOCUĞUMUN YURTTA KALMASINI İSTEMİYORUM'

Yalınyazı Köyünde yaşayan Haydar Sağlam da "Akşam çocuğumun eve gelmesini istiyorum, yurtta kalmasını istemiyorum. Ben kendi imkânımla sabah götürür akşam getiririm. Eskiden bu servisleri verdiler de şimdi ne oldu? Tasarrufu bizim çocukların servisini iptal ederek mi yapacaklar? Çocuklarımızı okutabilmek için bu soruna çözüm bulunması lazım. Servis kaldırılınca ekonomi mi düzelecek? Yazıktır bu çocuklara" diye konuştu.

Deprem Sonrası Eğitim Krizi: Sınıf Mevcudu 60’a Çıktı, Öğrenciler Zor Durumda Deprem Sonrası Eğitim Krizi: Sınıf Mevcudu 60’a Çıktı, Öğrenciler Zor Durumda

'ÇOCUĞUMUN AKŞAM OLUNCA EVDE OLMASINI, YANIMDA OLMASINI İSTİYORUM'

Köy sakinlerinden Rıza Akgül ise "Gerekirse çocukları okula göndermeyeceğiz. Köylünün durumu ortada, durumumuz iyi değil. Yıllardır taşımalı eğitim yapılıyordu. Bu sene ne olduysa taşıma yapmıyorlar. Ben çocuğumun akşam olunca evde olmasını, yanımda olmasını istiyorum. Çiftçiyim, düzenli gelirim yok. Bu durumda nasıl ev tutayım, çocuğumu nasıl okutayım? Çocuklarımızı yurt ve pansiyonlarda kalmaları için zorluyorlar. Biz de yurt ve pansiyonda kalmalarından endişe ediyoruz. İsterlerse ceza uygulasınlar, çocuğumu o yurtlara da okula da göndermem. Başka çarem yok" dedi.

'ÇOCUKLARIMIZI PANSİYONLARDA NELER BEKLİYOR ENDİŞE EDİYORUZ'

Köy sakinlerinden Barış Atasever de "İmkanımız olsa özel servis tutarız, ev kiralarız ancak hiç imkânımız yok. Gerekirse çocukları bir yıl okula göndermeyeceğiz. Okullarda zorunlu din dersleri var. Şimdi pansiyonlarda, yatılı okullarda çocuklarımızı neler bekliyor, endişe ediyoruz. Çocuklarımızın buralarda dini baskı altında kalmasını, beyinlerinin yıkanmasını itemiyoruz. Tasarruf çocuklarımızın servisini kaldırmakla mı olacak? Köylünün durumu içler acısı; ürünümüz, hayvanımız para yapmıyor. Şimdi de çocuklarımızı eğitimden mahrum bırakacaklar. Devlet bu çocukları okutmakla yükümlü" diye konuştu.

'ALEVİLER İÇİN YENİ BİR ASİMİLASYON SÜRECİ'

Tokat'ta ve Türkiye'nin birçok ilinde Alevi köylerinin çoğunlukla merkezden uzakta bulunduğuna ve taşımalı eğitimden yararlandığına dikkat çeken Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Zile Şube Başkanı Rahmi Gümüş de kararı 'yeni bir asimilasyon süreci' olarak nitelendirdi.

Gümüş, "Alevi çocukları zorunlu din dersleriyle, ÇEDES projesiyle eğitimde zaten yoğun bir asimilasyon süreci yaşıyor. Şimdi de tasarruf tedbirleriye taşımalı eğitimin kısıtlanması nedeniyle bizim çocuklarımızı ilçedeki pansiyon ve yurtlara yerleştireceklerini söylediler. 14 öğrenci velisi ile birlikte Zile İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne durumumuzu anlatan dilekçe verdik fakat bir çözüm bulunmadı. Çocuklarımızı yurtlara yerleştirecekler ve asimilasyon politikalarını devam ettirecekler. Hangi cemaat elemanının ders vereceği de ayrı bir soru işareti" dedi.

EĞİTİM ULAŞILABİLİR OLMAKTAN UZAKLAŞIYOR'

Taşımalı eğitimin kısıtlanmasının yaratacağı sorunları Artı Gerçek’e değerlendiren Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, çocukların eğitim hakkının ihlal edildiğini vurguladı. Uygulamayı doğru bulmadıklarını söyleyen Irmak, şunlara dikkat çekti:

"Önce birçok köy okulu kapatıldı, çocuklar erken saatlerde farklı okullara taşındı şimdi de taşımalı eğitim kısıtlanıyor. Eğitim ulaşılabilir olmaktan hızla uzaklaşıyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın her geçen gün eğitim alanına getirdiği kısıtlamalar her çocuk için eğitim ihlalidir.

Bundan da en çok etkilenen doğal olarak yoksul halk çocuklarıdır. Çocuklar eğitim ikliminden uzaklaşacaklar. Okullar, sosyolojik olarak bir binadan ibaret değildir. Oranın kendine özgü ruhu, değerleri, kuralları vardır. Bakanlığın uygulamaları yoksul çocukları eğitim ikliminin dışında bırakıyor, eğitim sürecinden koparıyor. Bu uygulama nedeniyle birçok aile çocuğunu okula gönderemeyecek. Yoksul halk çocuklarının yerleştirildiği yurt ve pansiyonlara hızla manevi danışmanlar görevlendirecekler ve dini eğitimde yol almaya çalışacaklar. Yaşanan sürecin farkındayız, bulunduğumuz taraf bellidir. Bilimsel, laik, demokratik, eşit, parasız, ulaşılabilir, ana dilinde eğitim hakkını savunan bir sendika olarak buna seyirci kalmayacağız."