Muş, Bitlis ve Hakkari Çevrelerinde Kar Yağışı Uyarısı Muş, Bitlis ve Hakkari Çevrelerinde Kar Yağışı Uyarısı

Avukat Eren Baskın, babası Mecit Baskın’ın cinayetindeki cezasızlığa dair bu açıklamayı yaptı.

Eren Baskın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “30 Eylül 1993 yılında Ankara’nın göbeğinde Mehmet Ağar’ın emri ile kaçırılıp katledilen babam Mecit Baskın için Türkiye’nin siyasi yargısı 30 Eylül 2023 itibari ile düşme kararı verecek” dedi.

“Mazlum ile zalimin arasındaki mücadele”

Avukat Baskın, cezasızlığa karşı mücadeleyi sürdüreceğini de ekledi:

“Kendimi bildim bileli babamı katleden zihniyet ile gerek alanlarda gerek mahkeme salonlarında ve en önemlisi Cumartesi Anneleri ile birlikte bu adaletsiz sisteme karşı mücadele yürüttüm ama başaramadım. 30 Eylül 2023 tarihi ile Türk adaleti babamı katledenleri akladı ve bu davayı ‘zamanaşımı ‘sebebi ile cezasız bıraktı!

Ama biz yine de tarihe not düşmek isteriz;

Bu hesap, saf iyi ile saf kötünün arasında cereyan eden bir davadır.

Bu hesap, mazlum ile zalimin arasında devam eden bir mücadeledir.

Bu mücadele, Berfo Ana ile Kenan Evren arasındaki mücadeledir.

Bu hesap, Roboski ile Skorsky arasındaki amansız hesaptır.

Bu yüzden, yeriniz ya Roboski’den yana olacak, ya da Roboski’yi bombalayan Skorsky’den yana, ya zalimden yana olacak ya da mazlumdan yana, ya Berfo Ana’dan yana olacak ya da Kenan Evren’den yana…

Bu hesap bu dünyada görülecek ve bu dava mahşere kalmayacak… İnsanlık onurunun devlet eliyle yerlerde sürüklenip, sonra da faili meçhul bırakılmasına asla müsaade etmeyeceğiz.”

Ne olmuştu?

41 yaşındaki Mecit (Abdülmecit) Baskın, Ankara Altındağ Nüfus Müdürüydü. 2 Ekim 1993’te makamından çıktıktan sonra özel harekat polislerince gözaltına alındı.

4 Ekim 1993’te, sorgulandıktan sonra ateşli silahla öldürülmüş, elleri arkadan bağlı haldeki cesedi Gölbaşı mevkiinde bulundu. Bulunduğu yer Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Koordine Merkezi’ne çok yakın mesafedeydi.

Ailenin başvurusu üzerine başlatılan soruşturma etkin bir biçimde yürütülmedi. Dosya sürüncemede bırakıldı.

Olaydan 18 yıl sonra, 26 Mart 2011’de özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği ifadede; 1993’te Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle, Mecit Baskın’ı gözaltına aldıklarını ve Baskın’ın özel harekat polisleri tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayhan Çarkın’ın anlatımlarının yer tanımları, mekanlar ve olay yeri tutanakları ile birebir örtüştüğü savcılık ve mahkeme kayıtlarına girdi.


Çarkın’ın basına da yansıyan itiraflarından sonra Abdülmecit Baskın ve Çarkın’ın beyanlarında isimleri geçen gözaltında kaybedilen veya infaz edilen 18 kişiye ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı.

Soruşturma sonrası 2014’te Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde içlerinde Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in de bulunduğu 19 kişi hakkında “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçundan dava açıldı.

Mahkemede dönemin üst düzey kamu görevlileri söz konusu öldürmelerin devletin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini beyan ederek detaylı açıklamalarda bulundu. Ancak kamuoyunda Ankara faili meçhul cinayetler davası olarak bilinen dava 13 Aralık 2019’da tüm sanıkların beraatıyla ile sonuçlandı.

Yerel mahkemece verilen hükümlere karşı aileler istinaf kanun yoluna başvurdu. 5 Nisan 2021’de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, beraat hükmünü bozdu ve dosyayı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Dava yeniden görüldü ancak sonuç değişmedi: Aralarında Mehmet Ağar ve Korkut Eken'in de bulunduğu sanıklar, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/1-e maddesindeki “Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” gerekçesiyle beraat etti. Sanıklar hakkındaki bazı suçlamaların da düşmesine hükmedildi.