Hacıyev, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ sorununun çözüm sürecindeki tutumunu AA muhabirine değerlendirdi.

Ermenistan'daki yönetim değişiminin ardından Azerbaycan'dan "Biz yeni Erivan yönetimi ile Dağlık Karabağ sorununun çözümü için seri ve sonuç odaklı adımlar atmaya hazırız, Erivan yönetimi ise iyi niyet göstermelidir" şeklinde açıklamalar yapıldığını hatırlatan Hacıyev, Azerbaycan yönetiminin iyi niyetini gösterdiğini, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'la üç kez görüştüğünü kaydetti.

Hacıyev, müzakere sürecinin ilerlemesi için Ermenistan'ın atması gereken adımlar olduğunu belirterek "Üzüntüyle belirtmek istiyorum ki Ermenistan yönetimi sanki önceki Sarkisyan-Koçaryan rejiminin yanlışlarını tekrar ediyor ve müzakere sürecini bloke edecek beyanatlarda bulunuyor. Ermenistan tarafından yapıcı ve doğru adımların atılmasına ihtiyaç var. Uluslararası kamuoyu da bu konuda daha ısrarlı olmalı, Ermenistan'a net siyasi ve diplomatik mesajlar iletilmelidir." dedi.

Uluslararası kamuoyunun Dağlık Karabağ sorununun çözümü için gösterdiği çabaların yetersiz olduğunu ifade eden Hacıyev, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Müzakere süreci 25 yıldan fazladır devam ediyor. Bu süreçte Azerbaycan toprakları işgalden kurtarıldı mı? Hayır. Göçmenler topraklarına geri döndü mü? Hayır. Artık işgalci ve saldırganı kendi adıyla çağırmanın zamanıdır. Konuya sadece genel ve dengeli ifadelerle yaklaşım, işgalin 25 yıldan fazla devam etmesine neden oldu. Bu gibi adımlar da işgalci devleti cesaretlendiriyor. Dolayısıyla Ermenistan işgalci politikasını güçlendiriyor, Azerbaycan topraklarını ilhak etmek siyasetini yürütüyor."

Hacıyev, Ermenistan'ın, işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarındaki altın ve bakır madenlerini işleterek dünya piyasasına sattığını vurgulayarak bunun tüm uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu belirtti.

İşgal altındaki bölgelerdeki Azerbaycan'a ait dini ve kültürel anıtların tahrip edildiğine de işaret eden Hacıyev, bunun sadece Azerbaycan'ın değil, dünya kültürüne de vurulan bir darbe olduğunun altını çizdi.

"AZERBAYCAN HALKI BARIŞA HAZIR"

Hacıyev, müzakere sürecini yürüten AGİT Minsk Grubu eş başkanlarının son bildirilerinde "halkların barışa hazırlanması gerektiği" yönünde ifadelerin yer aldığını hatırlatarak şunları söyledi:

"Emin olarak söyleyebilirim ki; Azerbaycan halkı barışa hazırdır. Barışın sürdürülebilir olması için adaletli olması lazım. Ermenistan ordusunun işgal altındaki bölgeleri boşaltması, göçmenlerin kendi topraklarına dönmesiyle bölgede adil barış sağlanabilir. Azerbaycan halkı bu barışa hazırdır. Fakat Ermenistan'ın dediği barışla uluslararası hukukun dediği barış arasında fark var. Ermenistan, mevcut durumu, yani işgal halini sürdürmeyi barış olarak nitelendiriyor. Buna barış diyemeyiz. Dolayısıyla Ermenistan halkının barışa hazırlanmasına ciddi ihtiyaç var. Ermenistan, ona ait olmayan, işgal ettiği toprakları geri vermeli, Azerbaycan ve diğer komşu devletlerle barış içerisinde yaşamalıdır."

Ermenistan'ın işgalci politikasının, tüm bölgenin barış ve istikrarına ciddi tehdit oluşturduğunu vurgulayan Hacıyev, şöyle devam etti:

"Bu politika yüzünden her zaman gerginlikler oluşabilir. Bunun da sorumluluğu doğrudan Ermenistan'dadır. Azerbaycan sorunun barış yoluyla çözümüne inanıyor. Sorunun barış yoluyla çözülmesi için kaynakların tükenmediğini düşünüyoruz. 25 yıldan fazladır müzakere sürecine katılımı, Azerbaycan'ın iyi niyetinin ve barışa olan desteğinin göstergesidir. Aynı zamanda bu Azerbaycan'ın uzlaşmacı tutumu ve tavizidir. Fakat bu sonsuza kadar böyle devam edecek mi? Hayır. Azerbaycan'ın da sabrının bir sınırı vardır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi taleplerine uygun olarak Ermenistan ordusu Azerbaycan topraklarından çıkmalıdır. Aksi halde Azerbaycan, her bir devlet gibi Birleşmiş Milletler nizamnamesinde gösterilen tüm hukuki haklarını kullanmak zorunda kalacaktır."

DEM Partili Dindar: Kürt-Türk irtifakının test alanı Rojava'dır DEM Partili Dindar: Kürt-Türk irtifakının test alanı Rojava'dır

"TÜRKİYE-AZERBAYCAN İŞ BİRLİĞİ EN YÜKSEK ZİRVEDE"

Hacıyev, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine de değinerek "Ülkelerimiz arasındaki ilişkiler halklarımızın tarihi dostluk ve kardeşliğine, ortak kültürümüze, etnik yakınlığımıza dayanıyor. Azerbaycan ve Türkiye'nin liderlerinin ortak çabalarıyla iki ülke arasındaki iş birliği en yüksek zirvede. Ortak çabalarımızla Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattını, Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolunu gerçekliğe dönüştürdüğümüz gibi bugün de Hazar Denizi'ni Akdeniz, Karadeniz ve Adriyatik Denizi'yle birleştiren büyük proje yapıyoruz. Bu da TANAP ve TAP projeleridir. Azerbaycan ve Türkiye liderlerinin kararlı siyasi iradesi olmasaydı bu projeler gerçekleşmezdi. Önümüzdeki günlerde Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin daha da güçleneceğinden eminim." yorumunda bulundu.