BAAS rejiminin yıkılmasından sonra Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO), Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük başlattığı saldırılar sürüyor. Kobanê’nin günydoğusunda bulunan Qereqozax Köprüsü ve Tişrîn Barajı çevresine saldırıları yoğunlaştıran SMO ve Türkiye’ye karşı QSD güçlerinin direnişi de sürüyor.
Türkiye’nin saldırılarına dönük tepkiler devam ederken, “Kobanê için ölmek” kitabının yazarı ve bölgeyi yakından tanıyan Fransız araştırmacı yazar Patrice Franceschi, bölgedeki gelişmeleri Fırat Haber Ajansı’na (ANF) değerlendirdi.
‘TÜRKİYE NATO’DAN ATILMALI’
Batı demokrasilerinin şu anda nispeten zayıf ve Türkiye'nin NATO üyesi olmasının en büyük sorunlardan biri olduğunu belirten Patrice Franceschi, “Türkiye, NATO'nun bir parçası olduğu sürece Avrupalıların müttefiki olması gerekiyor. Gerçekte Türkiye, NATO'dan atılmalıdır. Orada işi yok çünkü tüm programı, tüm ajandası ve tüm iradesi Batı'ya, demokrasilere ve herkese karşı. Dolayısıyla Türkiye gibi bir ülke NATO'dayken Kürtlere yardım etmekte büyük güçlük çekiliyor. Beşar Esad rejiminin düşmesi iyi bir durum, ancak onu devirenler daha kötü olabilir. İğrenç bir rejim yıkıldı diye, onun yerine gelenlerin mutlaka daha iyi olacağına inanmamalıyız. Daha kötü olabilirler. 1979'da İran Şahı'nın durumunu hatırlayın. Bir tiran vardı ve o devrildiğinde yerine gelenlerin daha iyi olacağı düşünülüyordu, ancak durum daha da korkunç bir hal aldı. Dolayısıyla Beşar Esad'ın iktidardan uzaklaştırılmasının çok olumlu olduğunu düşünüyorum, çünkü her tarafı kan içindeydi. Dikkatli olmalıyız, çünkü yerine gelenler, özellikle Kürtler ve Suriye'deki tüm azınlıklar için daha kötü olabilir” diye belirtti.
‘HTŞ, ERDOĞAN’IN AJANDASINI UYGULUYOR’
HTŞ’nin AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ajandasını uyguladığına dikkati çeken Patrice Franceschi, “Heyet Tahrir el-Şam, Türkiye tarafından yönetilen, finanse edilen, yardım ve yataklık edilen ve ayrıca Katar tarafından mali olarak desteklenen İslamcı grupların bir birleşimidir. HTŞ, şu anda Ankara ve Erdoğan'ın belirlediği ajandayı uyguluyor. Colani'nin bir noktada Erdoğan'dan kurtulmaya ve kendi kartını oynamaya çalışıp çalışmayacağı kesin değil, ancak şu an için Ankara'ya itaat ediyor. Ankara'ya itaat etmek, bir süreliğine örneğin Taliban'ın Kabil'de iktidarı ele geçirdiğinde yaptığı hatalardan kaçınması anlamına geliyor. Bu yüzden el-Colani, HTŞ ve Erdoğan, Batı'yı son derece onurlu ortaklar olduklarına inandırmaya çalışıyorlar. Batı'da bizler bu görüntüye aldanmamalıyız. HTŞ, özellikle Kürtler, Hristiyanlar, Êzidîler ve tüm azınlıklar için korkunç radikal bir İslamcı gruptur. Yine de aylarca bizi güvenilir ortaklar olduklarına ikna etmeye çalışacaklar. Eğer bu tuzağa düşer ve örneğin onlara Birleşmiş Milletler’de (BM) bir koltuk verirsek ya da HTŞ'yi ‘terör örgütleri listesinden çıkarırsak bunun bedelini çok ağır öderiz. Bu imtiyazları elde ettikten sonra, her yerde şeriat hukukunun tesis edilmesinden başlayarak gerçek gündemlerini uygulamaya koyacaklardır. Bu durum, başta Kürtler olmak üzere bütün farklılıklar için kötü bir durum” ifadelerini kullandı.
‘CİHATÇININ ILIMLISI VEYA MODERNİ OLAMAZ’
Cihatçının ılımlı veya moderninin olamayacağını aktaran Patrice Franceschi, “Ilımlı veya modern İslamcı örgüt diye bir şey yok. Böyle bir şey yok. Onlar İslamcıdır. Dolayısıyla Batı'nın düşmanı, demokrasinin düşmanı, Kürtlerin düşmanı ve azınlıkların düşmanıdırlar. Onları başka bir şeymiş gibi göstermeye çalışan iletişim kampanyasına kapılmamalıyız. Onlar neyse odur; El Kaide, başka bir şey değil. Suriye’de şu anda bir yanda Colani ve HTŞ'nin güney Suriye'yi fethetme ve Osmanlı imparatorluğu fikrine entegre etme arzusu, diğer yanda ise Kuzey ve Doğu Suriye'deki Kürtleri ortadan kaldırma durumu yaşanıyor. Türk devleti bu görevi Suriye Milli Ordusu’na (SMO) verdi. Şu anda Kürtlere saldıran bu SMO, Minbic’i işgal etti, Kobanê'yi kuşatıyor. Bunlar paralı askerler, az ya da çok İslamcı, tamamen maaşlı, Ankara tarafından eğitilmiş ve yetiştirilmişler. 2018'den beri Efrîn’in etnik temizliğinde yer alıyorlar. Ayrıca Ermenileri etnik olarak temizlemek için Karabağ'a da gönderildiler. Bugün de Suriye'nin kuzeyinden mümkün olduğunca çok sayıda Kürt’dü ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bunların hepsi Erdoğan'ın emelinin bir parçası. Batı, bu manevrayı anlamalı ve SMO’nun Kobanê'yi ve hatta Reqa'yı almasını engelleyerek Kürtleri desteklemeye devam etmelidir” diye konuştu.
‘KOBANÊ SEMBOLDÜR’
Kobanê’nin sembol olduğuna dikkat çeken Patrice Franceschi, “Kobanê’nin zaferinin hemen ardından, yani Kürtlerin DAİŞ’e karşı kazandığı zaferden sonra olanlar son derece sembolik bir öneme sahiptir. Eğer Kürt yoldaşlarımızı, Türk paralı askerleri olan SMO ve Türk ordusunun ellerine terk edecek olursak ve Kobanê onların eline geçerse bir bakıma bir dünyanın sonu anlamına gelir. Başka bir deyişle bu, Batı’nın terörizm ve Türk totalitarizmi karşısındaki özgürlüğünün sonu olur. Batılı güçler, Amerikalılar, Fransızlar ve Avrupalılar, Türklerin böylesi sembol bir kenti işgal etmesini engellemek için harekete geçmelidir. Türkiye, NATO'nun bir parçası olduğu sürece Avrupalıların müttefiki olması gerekiyor. Türkiye, NATO'dan atılmalıdır. Orada işi yok. Çünkü tüm programı, tüm ajandası ve tüm iradesi, Batı'ya, demokrasilere ve herkese karşıdır. Dolayısıyla Türkiye gibi bir ülke NATO'dayken Kürtlere yardım etmekte büyük güçlük çekiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘ROJAVA MODELİNDEN KORKUYORLAR’
Rojava Devrimi’nden korkulduğunu söyleyen Patrice Franceschi, “Rojava tarafından önerilen ve şu anda işlemekte olan model gerçekten ilginç bir model ve tüm Ortadoğu'yu uyarlanabilir. Ancak Ortadoğu'nun geri kalanı bu modeli istemiyor. Çünkü Suriye, Irak, Ürdün, Türkiye ve Rojava'yı çevreleyen tüm ülkeler, bu fikre karşı çıkıyor. Onlar için demokrasi, cinsiyet eşitliği, kadın özgürlüğü ve laiklik zehir olarak görülüyor. Mükemmel olan Rojava modelinin kendi toplumlarına bulaşmasından korkuyorlar ve onu istemiyorlar. Bu yüzden dünyanın her yerinde bu modeli savunan cesur yoldaşlarımız yaygın bir muhalefetle karşılaşıyor” şeklinde konuştu.
‘KÜRTLERİN YANINDA OLMAK ZORUNDAYIZ’
Bu süreçte Kürtlerin yanında olmak zorunda olduklarına işaret eden Patrice Franceschi, şöyle devam etti: “Roj ve Al-Hol kamplarının cihatçılar tarafından ele geçirilmesi herkes için çok büyük bir tehlike olur. Bu kamplarda 50 binin üzerinde cihatçı ve ailesi tutuluyor. Rojava’daki bu kamplar tüm Batı ve demokrasiler için saatli bombadır. Umarım Batı'nın bu soruna ilişkin farkındalığı Amerikalıları, Fransızları ve Avrupalıları; Türklerin ve İslamcı müttefiklerinin bu kampları ele geçirmesini engellemeye sevk eder. Şu anda yaşananlar çok ciddi ve her şey tehlikede. Ne yazık ki, ABD’de Trump ve Biden arasındaki geçiş dönemi Amerikalıları, rakiplerinin gündemlerini ilerletmek için yararlandıkları bir belirsizlik durumunda bırakmış gibi görünüyor. Umarım 20 Ocak'tan önce doğru tepkiyi verir ve Kürtlere tam destek veririz. Özgür dünya-esasen Batı, ama aynı zamanda Kürtler ve diğer bazı ülkeler-şu anda Suriye'nin kuzeyinde yaşananların tüm dünyada özgürlükler için temel önemde olduğunun farkına varmalıdır. Şu anda Kürtlere desteğimiz ve yardımımız tam olmalıdır. Aksi takdirde tüm dünya, çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.”