GÜNDEM

Gökhan Zan: Vinç yolda dediler, gelmedi. İletişim Başkanlığı bana yalan söyledi

Eski milli futbolcu Gökhan Zan, memleketi Hatay'ın deprem sonrası durumunu aktardı. Devletin bölgedeki yetersizliğine dikkat çeken Zan, yetkiler için, "Ben hakkımı helal etmiyorum. Bana yalan söyledi. Ne istediysek gelmedi. Vinç yolda dedi, gelmedi" dedi.

Abone Ol

Maraş depremlerine memleketi Hatay'da yakalanan ve depremin ilk günlerinde yaptığı yardım çağrılarıyla gündem olan eski milli futbolcu Gökhan Zan ve Eşi Müge Uzun Zan, bir ay boyunca tanık olduklarını anlattı. Deprem sonrasında, İletişim Başkanlığı yetkililerinin söz verdiği desteği göndermediğini belirten Zan, "bana yalan söyledi. Ne istediysek gelmedi. hakkımı helal etmiyorum" dedi ve şöyle konuştu:

'HAKKIMI HELAL ETMİYORUM'

"Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından Çağatay ve Ali Bey beni aradılar, "Neye ihtiyacınız varsa, buradayız" dediler. Yarım saate gelecek kepçeyi, o soğukta saatlerce bekledik. Defnedemiyoruz. Enkazda bekledik, tekrar getirdik kendi imkanlarımızla yaptık. Böyle bir insan size yalan konuşuyor. Ben hakkımı helal etmiyorum. Bana yalan söyledi. Ne istediysek gelmedi. Vinç yolda dedi, gelmedi"

RELATED VİDEO
Play Video
'İNSANLAR ÇADIR DİLENİYOR'

Deprem, sonrasında özellikle çadır ihtiyacını devam ettiğini belirten Zan şöyle konuştu:

"Bu insanlar daha düne kadar evleri olan, işleri olan insanlardı. Düşünebiliyor musunuz, 1,5-2 dakika içinde aileniz yok, eviniz yok, eksik kalmışsınız. Dostlarınız yok. Mahalleniz yok, şehriniz, kültürünüz, geleceğiniz yok olmuş. Bu insanlar hala çadır dileniyorlar. Ben insanlığımdan, bu dönemden, bu yüzyıldan utanıyorum. İnsan seçiyoruz."

'İNSANLAR GÜNLERCE DUŞ ALAMADI'

Zan'ın dikkat çektiği bir diğer ihtiyaç da hijyen konusunda yaşanan sorunlardı:

"Hala duş alamayan insanlar var. Önce hijyen sorununu ortadan kaldırmamız lazım. Biz 9-10 gün duş almadık. 37 gündür duş almayanlar var. 1,5-2 ayda insanlar unutabiliyor. Ben kime güveneceğim? Devletime. Bugün yanımda olmaları lazım. Evet yapıyorlar, ama eksik. Bunu kendileri de biliyorlar zaten. Eksik olduğu zaman insanlar acı çekiyor. Bu eksiklik nasıl hızlıca giderilebilir? Koordinasyon zayıflığı birinci günden bugüne dek devam ediyor. Bunu inkar edemezsiniz. İnsanlar dışarda, çadır kentleri su basıyor. 2-3 çadır ver ne olacak, imkanın var. Memleketine dönmek isteyen ama dönemeyen, çadır var mı diye soran insanlar var. Dönemiyorlar. Herkes köye geri dönüyor, akrabalarının yanına sığıyor. Köy ahalisi 500'se 5000'e çıkıyor. Merkezden göç eden insanlar var. Ona göre erzak, çadır göndereceksin."

Müge Uzun Zan da bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen deprem bölgesindeki eksiklik ve sorunların devam ettiğine dikkat çekti:

"Bu yardımların sürdürülebilir olması gerekiyor. İnsanlar çok büyük bir dayanışma içerisinde yardımları yığdı. Bu bir yandan da tehlikeli bir durumdu. Bu yardımların doğru bir şekilde, zamana yayılarak koordineli bir şekilde dağıtılması çok önemliydi. Elimizde beş tane çadır var, bebeği olan var, engelli olan var, hasta olan var, en kötü kimse onun ayrımını yapmak zorunda kalıyoruz. Bu çok kötü bir şey. Benim şu anda kendim şahit olduğum en az 10-15 çadırı olmayan, kendi imkanlarıyla naylonlarla çadır yapmaya çalışan insanlar var. 37 gün geçmesine rağmen hala çadırı olmayan aileler var."