Dolar/TL kuru 7,83 seviyesi etrafında genel olarak yatay bir seyir izlerken piyasada AB ve ABD'den bir yaptırım uygulaması gelip gelmeyeceği ana gündem olarak izleniyor. Enflasyonun kasım ayında yüzde 14 aşarak beklentilerin üzerine çıkmasının ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) yeni bir faiz artışına gideceği beklentileri kuvvetlendi.
Ancak Coronavirus'ün ekonomik aktiviteyi baskıladığı bu dönemde yeni faiz artışlarının istihdama ekonomik aktiviteye 2021'de yaratacağı olumsuz etkiler de sorgulanıyor. Bankacılar yeni faiz artışı yapılmaması halinde dolarizasyondan dönüşün zor olduğunu, ancak daha fazla faiz artışının ekonomik büyümeye ve işsizliğe negatif etkisine dikkat çekiyorlar.
Bu kapsamda piyasalar TCMB'nin ve ekonomi yönetiminin nasıl bir 2021 planladığına ilişkin ilk sinyaller için önce 16 Aralık'taki Para ve Kur Politikası (PPK) metnini ardından ise 24 Aralık'taki PPK'yı izleyecek.
Dolar/TL, geçen hafta beklentilerin üzerinde artış gösteren enflasyon verisiyle 7,9'u aşsa da haftayı 7,8 seviyelerinde tamamlamıştı. Kur bu hafta da sınırlı yükselişler gösterse de 7,8 etrafından çok uzaklaşmadı.
Euronun, dolar karşısında Nisan 2018'den bu yana en yüksek seviyelere ulaşmasıyla dolar/TL yatay seyir izlese de, euro/TL yükselişte, 9,50'ler seviyesinde.
TCMB'DEN YENİ FAİZ ARTIŞI BEKLENTİLERİ KUVVETLENİYOR
Deutche Bank bu hafta bir raporda aralık ayında en az 100 baz puan politika faizi artışı beklediğini belirtti. Raporda, dolarizasyonun azaltılması için TL mevduat faizlerinin en azından yüzde 17,5 - yüzde 18'e yükselmesi gerektiği belirtilerek, "Artık aralık ayında gerçekleşmesi gereken faiz artışının en az 100 baz puan olmasını bekliyoruz. Dolar/TL'nin 7,5'in altına gerilememesi durumunda ise Aralık ayında 150 baz puan ve 2021'nin başında da 100 baz puan daha sıkılaştırma görmemiz gerekebilir" görüşüne yer verildi.
Istanbul Analytics'ten Atilla Yeşilada, "Çekirdek B ve C endekslerinde trend yüzde 17-18'e fırladı bile. Biraz daha kur geçişkenliği ilave edip, sene sonunda yüzde 15 civarında TÜFE tahmin ettik. Gelecek yılın ilk aylarında yüzde 15-16 arası bir ara-zirveye şahit olacağız. Ondan sonrasını tahmin etmek çok güç. Her şeyden önce para politikasından gelecek tepki bizce kesin değil.
Ama ekip olarak kanaatimiz, TCMB'nin enflasyonu yüzde 5'e doğru aşağı baskılayacak ve döviz rezervlerini yineleyecek ölçüde parasal sıkılaştırma için izin alamayacağı yönünde. Biraz reel faize izin vermekle dolarizasyon da tersine çevrilmez. Çok yüksek reel faiz, uzun soluklu döviz kuru istikrarı ve her şeyden önce toplumun geleceğe güvenle bakması tek çare. Ama o noktaya çok uzağız" dedi.
Reuters'da dün yayımlanan bir analizde de Coronavirus vaka sayılarındaki artış ve ekonomide yaşanacak yeni bir gerilemenin daha yüksek faiz oranlarını isteksizce kabul eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bu tutumunu sürdürüp sürdürmeyeceğini ve daha fazla kemer sıkma ihtiyacını teste tabi tutabileceğine dikkat çekildi.
TCMB verilerine göre lokallerin döviz ve altın varlıkları 228 milyar dolar ile tarihi zirvelerinde seyrediyor. Yabancı yatırımların Türkiye ekonomisine göre görüşlerini bir miktar iyimserlik yönünde değiştirmesine rağmen bu yıl birikimlerini 35 milyar dolar artıran lokaller ise henüz bu trende katılmış değil.
REZERVLER SORGULANMAYA DEVAM EDİLİYOR
TCMB'nin para ve kur politikası metni her yıl aralık ayında yayımlanıyor ve takip eden yıl TCMB'nin izleyeceği politikalara ilişkin bir çok öngörüye de baz oluşturuyor. TCMB kamu bankaları aracılığıyla yaklaşık iki yıl sürdürdüğü rezerv satışları ile rezervlerinin yaklaşık 130 milyar dolarını kaybetti. Bankacıların hesaplamalarına göre sahipliği TCMB'ye ait döviz rezervi eksi 50 milyar dolar civarında. TCMB'nin brüt döviz rezervlerinin önemli bölümünü kendine ait altın ve lokal bankalara ait dövizler oluşturuyor.
Piyasa TCMB'nin önümüzdeki dönemde rezerv birikimi yapması gerektiği konusunda hemfikir. Geçmişte rezerv artışı için en yoğun kulanılan yöntemler reeskont kredisi ve döviz alım ihaleleri. Hali hazırda reeskont kredileri ilk 11 ay itibarıyla TCMB rezervlerine yaklaşık 22 milyar dolar katkı yaptı. Döviz alım ihalesi ise 2010'lu yılların başından beri yapılmadı.