Afyon, Konya ve Ankara’da son 3 günde Kürtlere yönelik gerçekleşen saldırılarda 1 kişi hayatını kaybetti, 2’si ağır 13 kişi yaralandı.

Adıyaman Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Dersim, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Urfa ve Van Baroları tarafından yapılan ortak açıklamada, “Kürt kimliği ve Kürtçe diline ilişkin her türlü ırkçı saldırılara zemin hazırlayan ve toplumsal barışı zedeleyen açıklamalardan vazgeçilmesini, saldırılarla ilgili ivedi ve etkin bir şekilde bütün yönleriyle soruşturmanın yürütülmesini talep ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Basına ve sosyal medyaya yansıyan haber içeriklerinde; 12 Mayıs 2021 tarihinde Konya ili Meram ilçesinde Kürt aileye yönelik saldırının gerçekleştiği, 19 Temmuz 2021 tarihinde Diyarbakır ve Mardin'den Afyon'a mevsimlik tarım işçisi olarak giden işçiler Kürtçe konuştukları için ırkçı saldırıya uğradıkları, 20 Temmuz 2021 tarihinde Ankara ili Altındağ ilçesinde Kürt aileye yönelik silahlı saldırıda, 2'si ağır 4 kişinin yaralandığı, 21 Temmuz 2021 tarihinde Konya’nın Meram ilçesinde bulunan Çarıklıköy’de 20 yıldır ikamet eden Diyarbakırlı aileye ırkçı saldırı gerçekleştiği ve 1 kişinin yaşamını yitirdiği tarafımızca öğrenilmiştir.

Fiziksel şiddet ve hakaret içerikli saldırılarda; nefret suçu kapsamında insan öldürme, insan öldürmeye teşebbüs etme, kasten insan yaralama, hakaret, tehdit, mala zarar verme vb. suçlardan soruşturmalar yürütülmektedir. Basın organlarında yer alan haber içeriklerinde, Kürt kimliği ve Kürtçe dilinin kullanımı gerekçe gösterilerek bahse konu saldırıların gerçekleştiği görülmektedir.

Başkan Şahin'den Suriye İçin Dayanışma Çağrısı: "Uzatılacak El, İnsanlığa Uzatılan Eldir" Başkan Şahin'den Suriye İçin Dayanışma Çağrısı: "Uzatılacak El, İnsanlığa Uzatılan Eldir"

‘Yaşanan bu saldırılar münferit ve adli olaylar olarak görülmemelidir’

Son süreçte Kürt kimliği ve Kürtçe dilinin kullanımı nedeniyle sıklıkla bu ve benzeri linç girişimine, nefret söylemine ve saldırılara maruz kalındığı görülmektedir.

Yaşanan bu saldırılar münferit ve adli olaylar olarak görülmemelidir. Şiddet dili ve politikalarına eklenen ayrımcı uygulamalar, Kürt kimliğine ve diline yönelik saldırılar, saldırılar karşında kolluk güçlerinin güvenlik önlemleri hususunda zafiyet göstermesi ve etkin yargısal faaliyette bulunulmaması bu sonuçların ortaya çıkmasının başlıca nedenleri arasında görülebilir.

Şiddet ve kutuplaştırıcı dilin kullanılması, bu yönlü ırkçı saldırıların oluşumunda etki etmektedir. Son yıllarda siyasi erklerin kullandığı ayrımcı dil, toplumda telafisi olmayan olaylara zemin sunmaktadır.

Yaşam hakkı başta olmak üzere ağır insan hakları ihlallerine yol açan bu ırkçı saldırıları kınıyor, Kürt kimliği ve Kürtçe diline ilişkin her türlü ırkçı saldırılara zemin hazırlayan ve toplumsal barışı zedeleyen açıklamalardan vazgeçilmesini, saldırılarla ilgili ivedi ve etkin bir şekilde bütün yönleriyle soruşturmanın yürütülmesini talep ediyoruz.”