Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Ülkede bu kadar çürümüşlük, pislik, yolsuzluk ve kirli ilişkiler ortaya saçılmış iken HDP ile uğraşıp gündemi saptırmaya çalışmayın" diyen Oluç, ”Bugün AKP grup toplantısında Genel Başkanları Recep Tayyip Erdoğan bunun tesadüf olmadığını açıkladı. '7 Haziran 2015’i unutmuyoruz' dedi. 6 sene öncesini hatırlattı. Çünkü 7 Haziran 2015’te, demokratik bir seçimle HDP Meclis'e 80 milletvekiliyle girerek AKP’nin hükümet kurmasını engellemişti. Neden bu dava hukuki değil, siyasi intikam davasıdır diyoruz. Çünkü Cumhuriyet Başsavcısının 7 Haziran’ı hatırlaması mümkün değildir. Ama 7 Haziran’ı unutmayan bir siyasi irade, bir yürütme var. 7 Haziran’ı unutmuyor, bunu bugün grup toplantısında ifade etti. O direktif geldiği için 7 Haziran 2021’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu davayı açtı. Siyasi intikam davasıdır, çok açık ve net” ifadelerini kullandı.
Oluç, "Türkiye’nin gündemini konuşurken esas meselenin işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı olduğunu söylediğimizde, iktidar hemen ya ‘Darbe var’ diyor ya da ‘Dış güçlerin operasyonu’ var diyor” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç’un açıklaması şöyle:
“ARAŞTIRILSIN DİYORUZ, TALEBİMİZ REDDEDİLİYOR”
"Bugün Türkiye'nin gündemini konuşuyoruz ve Türkiye’nin gündemini konuşurken de esas meselenin işsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığı gibi konular olduğunu söylüyoruz. Biz bunları konuştuğumuzda iktidar hemen bağırmaya başlıyor. Ya darbe var diyor ya da dış güçler ekonomi üzerinden operasyon yapıyor diyor. Peki, bunu koyduk bir kenara. Türkiye’de uzun zamandan beri bu şekilde ortaya saçılmamış büyük bir kirlilik var. En son 1996 Susurluk kazası zamanı saçılmıştı. O zamandan bugüne mafya, devlet, çete bürokrasi ve yargıda boğazına kadar kirlenmişlik durumu ortaya çıktı, bunu konuşalım diyoruz.
İktidar yine bağırmaya başlıyor: “Dış güçler operasyonu” diyor. Dış güçler durmaksızın iktidara operasyon yapıyor! Bunu konuşalım diyoruz. İktidardan gelen iddia: “Vay efendim siz bir suç örgütü liderinin peşine takıldınız”. Bugün AKP Genel Başkanı Erdoğan grup toplantısında bunu söyledi: “Suç örgütlerine bel bağladınız" Suç örgütlerine bel bağlamıyoruz. Biz diyoruz ki böyle iddialar var ve bunlar araştırılmalıdır, soruşturulmalıdır. Bunun bir yeri de Meclis, öyle değil mi? Meclis'in denetleme görevi var. Meclis, Susurluk kazasından sonra araştırma komisyonu kurmuştu. Neden, bir denetim yapmak için. Ortaya saçılmış pislikler ve kirlilikler vardı, bunun gerçek olup olmadığını ortaya çıkarmak için araştırma yapmak istedi. Biz diyoruz ki araştırma yapılsın, bu taleplerimiz reddediliyor. Biz bunun peşinden gitmeye devam edeceğiz. Çünkü eğer Meclis denetim yapmazsa var olan itibarını da tamamen kaybeder.
“AÇLARI BULUP DOYURMAK DEĞİL, MESELE İKTİDARI DEĞİŞTİRMEKTİR”
En son bugün AKP Genel Başkanı grup toplantısında dedi ki; 'Muhalefet aç insanlar var diyor, bir zahmet açları bulun da doyurun'. Bunu Türkiye’de söylüyor. Türkiye’de açlık sınırı asgari ücretin üzerine çıkmış vaziyette. Yürütmenin başı 'Memlekette aç insanlar varsa bir zahmet doyuruverin' diyor. Siz bu memleketi bu hale getirdiniz, milyonlarca insanı bu ücrete mahkum ettiniz. Bu iktidar mahkum etti, AKP - MHP ittifakı mahkum etti. Açları biz bulup doyurmayacağız. İşçilerle, emekçilerle, çiftçilerle, esnafla, kadınla, gençle, yoksulla hep birlikte bu ülkeyi açlığa, işsizliğe, yoksulluğa ve yolsuzluğa mahkum etmiş olan iktidardan kurtarmak için bir araya geleceğiz. Onları buluyoruz. Muhalefet onları her yerde, sokakta, iş yerinde, evinde, meydanda buluyor. Mesele açları bulup doyurmak değil bu sistemi bu hale getirip açlığı yoksulluğu bu kadar yaygınlaştıran iktidarı değiştirmektir. Bunu da gerçekleştireceğiz. Bundan hiç şüphe etmeyin.
“İKTİDAR EMEKÇİLERİN YARATTIĞI KAYNAKLARI YANDAŞLARA DAĞITIYOR”
Bu ülkenin insanları, emekçileri, işçileri, esnafı çalışıyor ve bir artı değer üretiyor. Dolaylı ya da doğrudan bir şekilde vergi veriyor, bu ülkenin kaynaklarını ve zenginliğini yaratıyor. Bu yaratılan kaynakları ve zenginliği iktidar ne yapıyor? Yandaşlara dağıtıyor. Yargıya; doğrudan talimat alıp uygulasın, toplumun ve muhalefetin tepesinde yargı sopasını sallasın, bağımlı ve taraflı hale gelsin diye dağıtıyor. Basına; AKP politikaları doğrultusunda toplumsal kutuplaşmayı derinleştirsin, algı operasyonlarıyla muhalefeti kriminalize etsin, toplumda sanki açlık, yoksulluk yokmuş gibi pembe bir tablo çizsin, iktidarı övsün diye dağıtıyor. Ama bu ülkenin yurttaşları bunun için zenginlik üretmiyor, bunun için değil.
“YARGIDA VİCDANLA CÜZDAN YER DEĞİŞTİRMİŞ”
Bakın, bir ayı geçti yargı suskun. Hiçbir şey yapmıyor, kılını kıpırdatmıyor. Ortaya binbir türlü kirlilik saçılmış durumda. Bu doğru mu değil mi herhangi bir soruşturma yok. Yargı mensupları kendi içlerinde birbirlerini suçlamaya başlamışlar. Bir tane mahkeme başkanı kendisini savunmak için yargıda 'En az yüzde 25 benden daha değerli arabaya biniyor' dedi. Özrü kabahatinden büyük. Yani 'yargı içinde irtikap var, haksız kazanç elde ediliyor, vicdanla cüzdan yer değiştirmiş' dedi. Yargıda ses seda yok. Bunların hiçbiri duyulmuyor.
“YARGI BU PİSLİKLER ORTADAYKEN HDP’YE KAPATMA DAVASI AÇTI”
İçişleri Bakanlığı iddialara göre, her türlü suç işleyen ve kara para aklayan insanların ülkeden çıkabilmesi için uyarı görevini üstlenmiş vaziyette. Bu doğru mu, değil mi? Yargı araştırmıyor, buna da ses çıkarmıyor. Ama ne yapıyor yargı? Bütün bu pislikler ve kirlenmişlikler ortada iken ve asıl bunların üstüne gitmesi gerekirken ne yaptı? HDP’ye kapatma davası açtı. Bravo, gerçekten çok başarılı bir iş! Bu kapatma davası daha evvel de açılmıştı. İddianame çok mesnetsizdi. Boş ve hiçbir şeye dayanmayan sayfalar dolusu iddianameyi Anayasa Mahkemesi geri göndermişti. Aslında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yapması gereken şuydu. Çünkü ağır ifadelerle Anayasa Mahkemesi o iddianameyi geri göndermişti. O iddianameyi hazırlamış olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ben görevimi yapamadım deyip çekilmeliydi. Bunu yapmadı. Neden? Çünkü talimatla orada duruyor. Talimatın sonucunda yeni bir iddianame hazırladı ve Anayasa Mahkemesine gönderdi.
“KENDİNİZE TÜPÇÜDEN PİYANGO BİLETİ ALIN”
Bu iddianamenin 7 Haziran 2021 günü gönderilmiş olması, kapatma davası açılması ve başvurusunun yapılması çok anlamlıdır. Bundan 6 yıl önce 7 Haziran 2015 seçimleri vardı, HDP 13.1 oy alarak 80 milletvekili ile Meclis'e girmişti ve bunun sonucunda AKP'nin tek başına hükümet kurması engellenmişti. Bunun intikamını almak için 7 Haziran 2021’de, yani o seçim gününün 6 sene sonrasında kapatma davası açtılar. Dolayısıyla bu hukuki değil siyasi bir intikam davasıdır. Dün Genel Kurulda da bunu söyledim. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, 'Yok canım tesadüftür, öyle denk geldi' dedi. Ne tesadüfü ya? Bu kadarı tesadüf ise, 365 günden o güne denk gelmiş ise, gidip tüpçünün şirketinden bir Milli Piyango bileti alın belki size de piyango çıkar.
“HDP’DEN İNTİKAM ALMA DAVASIDIR”
Bugün AKP grup toplantısında Genel Başkanları Recep Tayyip Erdoğan bunun tesadüf olmadığını açıkladı. '7 Haziran 2015’i unutmuyoruz' dedi. 6 sene öncesini hatırlattı. Çünkü 7 Haziran 2015’te, demokratik bir seçimle HDP Meclis'e 80 milletvekiliyle girerek AKP’nin hükümet kurmasını engellemişti.
Neden bu dava hukuki değil, siyasi intikam davasıdır diyoruz. Çünkü Cumhuriyet Başsavcısının 7 Haziran’ı hatırlaması mümkün değildir. Ama 7 Haziran’ı unutmayan bir siyasi irade, bir yürütme var. 7 Haziran’ı unutmuyor, bunu bugün grup toplantısında ifade etti. O direktif geldiği için 7 Haziran 2021’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu davayı açtı. Siyasi intikam davasıdır, çok açık ve net. Seçimlere hazırlık davasıdır. Bir kez daha HDP seçimlerde başarılı bir rol oynayıp AKP- MHP ittifakının iktidara gelmesini engellemesin diye HDP’yi cezalandırma ve ondan intikam alma davasıdır. Açık ve net bir şekilde bu böyledir. Bu davanın hukukla alakası yoktur, tamamen siyasidir.
“AYM ÜZERİNE TAHAKKÜM KURMA ADIMLARI DEVAM EDİYOR”
Anayasa Mahkemesi üyeleri üzerinde bu iktidar ittifakı açıkça baskı kurmaktadır. Yönlendirme yapmaktadır. Yeni mi bu, değil. Bir önceki iddianame, MHP kongresine hediye olarak, kongrenin bir gün öncesinde iletilmişti AYM’ye. Biz o zaman iddianamenin iktidar ittifakının ortağına hediyesi olduğunu söylemiştik. O iddianame Anayasa Mahkemesi tarafından boş ve mesnetsiz bulundu ve iade edildi. O zaman MHP Genel Başkanı Bahçeli, "HDP kapatılmalı, bu yetmez Anayasa Mahkemesi de kapatılmalı" demişti. Neden? Çünkü iddianameyi iade etti diye. Aynı baskı ve yönlendirme, Anayasa Mahkemesi üzerinde tahakküm kurma adımları devam ediyor. Nerede devam ediyor? Dün, MHP Grup Toplantısında Genel Başkanları “HDP’nin kapatılması, siyasetten ve demokrasiden kaydının silinmesi hepimizin özellikle de Anayasa Mahkemesinin namus borcudur” dedi.
“AYM İKTİDARIN TEHDİDİ ALTINDADIR”
Bundan daha açık şekilde Anayasanın 138. maddesi çiğnenemez. Bundan daha açık şekilde Anayasa Mahkemesi tehdit edilemez, bütün üyeleri üzerinde baskı kurulamaz. Çünkü biz biliriz ki Türkiye kültüründe namus borcunu ödemeyen namussuzdur. İktidar ortağının genel başkanı Anayasa Mahkemesinin üyelerine diyor ki 'namus borcunuzu ödemezseniz namussuzsunuz', bunu söylüyor. Açık şekilde baskı kurmanın net ifadesidir. Anayasa Mahkemesi iktidarın tehdidi altındadır. Anayasa Mahkemesi iktidarın tehdidi altında karar almaya zorlanmaktadır.
AYM’NİN HUKUKA, KİTABA BAĞLI KALARAK KARAR VERMESİNİ BEKLİYORUZ”
Biz umut ediyoruz ki, Anayasa Mahkemesi Anayasaya bağlı kalacaktır. Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelere, hukukun evrensel ve demokratik ilkelerine bağlı kalacaktır. Kitaba bakarak, hukuka bakarak karar vermek için çalışma yapacaktır. Öyle umuyor ve bekliyoruz. Aksi takdirde bu baskılara, bu tehditlere göre Anayasa Mahkemesi karar verirse Türkiye’de bir kez daha demokratik siyaset katledilecektir. HDP tasfiye edilsin diye iktidar ortakları çalışma yapmaktadırlar. İktidar ittifakı Anayasa Mahkemesinin kararlarını bu kadar yakından takip etmek istiyorsa bunun kolay bir yolu var; İki tane AYM üyesini istifa ettirin, parti başkanlığını bırakın, AYM’ye oturun, orada verilecek kararları dikte edin, onlar da kararları alıp almayacaklarına karar versinler.
“7 HAZİRAN 2016’DA DA DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASINI ONAYLAMIŞTI”
Tekrar hatırlatıyorum, 7 Haziran 2021 siyasi intikam davasının yani kapatma davasının açıldığı gündür. Neden ısrarla bunu niye söylüyoruz? 7 Haziran 2016’yı da hatırlatmak istiyorum. Bakın yine bir 7 Haziran. 20 Mayıs 2016’da Anayasayı çiğnenerek milletvekillerinin dokunulmazlıklarının toptan kaldırılması kararı alındı. Anayasa çiğnendi. Biz o zaman da söyledik, ki uluslararası kurumlar da hem Venedik Komisyonu hem AİHM de bunu net olarak ifade etti. Peki bu karar ne zaman onaylandı? 20 Mayıs 2016’da alınan bu karar Cumhurbaşkanı sıfatıyla Erdoğan tarafından ne zaman onaylandı? 7 Haziran 2016’da. Yani 7 Haziran 2015’ten bir yıl sonra. Şimdi de 7 Haziran'da kapatma davası açılıyor.
“HDP İLE UĞRAŞIP GÜNDEMİ SAPTIRMAYIN”
Yargıya tekrar sesleniyoruz. Ülkede bu kadar çürümüşlük, pislik, yolsuzluk ve kirli ilişkiler ortaya saçılmış iken; mafyayla iktidarın çeşitli odaklarının, bürokrasinin, siyasetin iç içe geçmiş olma, birlikte çeşitli işler yapma gerçeği ortada iken suskun kalıp da HDP ile uğraşıp gündemi saptırmaya çalışmayın. O pislikleri, kirlenmişlikleri, gayri meşru ilişkileri HDP yapmıyor. Onların hepsini iktidar mensupları yapıyor. Eğer bağımsız ve tarafsızsanız ve bunun hesabını sormak istiyorsanız, yapmanız gereken şey bu gayrı meşrulukları sürdürenlerden hesap sorulmasını sağlamaktır."