Hakkari Haber

HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede: Huzur, çarşı ortasında vurulmak mıdır?

HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, Birebir programında gazeteci İskender Kahraman’ın konuğu oldu. HDP olarak her zaman erken seçimlere hazır olduklarını belirten Dede, “Hükümet, ‘herkes benim istediğim gibi hareket edecek yoksa yok edeceğim’ diyor. Bunu da devletin kendi eliyle yapıyor. Ülke yönetilemiyor. Gidilecek ilk seçimde kaybedecekler” dedi.

Abone Ol

Hakkari Valisi ve ilçe kaymakamlarıyla diyaloglarının yok denecek kadar az olduğunu söyleyen Dede, “Hakkari Valisi, ‘Hakkari’nin hakimiyeti benim elimdedir. Kimse bana hesap soramaz’ tarzında yaklaşıyor. Yüksekova’daki kayyum da bu şekilde hareket ediyor. Yüksekova’da geçtiğimiz günlerde Herink denilen bölgede vatandaşlara giden tebligat bunun örneğidir. Barınma temel insani bir haktır. Siz bu inşalara nereyi ayarladınız, bu insanlarla hangi koşullarda konuştunuz ne zaman oturup tartıştın. İstediğiniz yeri meradan çıkarıp yapıyorsunuz ama vatandaşa gelince yok diyorsunuz” dedi.

HDP olarak yerel seçimlerde belediyeyi 680 Milyon TL ile devraldıklarını belirten Dede, “Bu kayyumun cebinden çıkmıyor. Bu, bu halkın vergileriydi. Halkın vergilerini çarçur ettiler. Ne diyorlar, ‘biz yol yapık’ diyorlar. Bu bir lütuf değildir, bu devletin görevidir. Yüzlerce binlerce usulsüz işlem yapıldı” dedi.

DEMİRTAŞ KARARININ UYGULANMASI GEREKİR: AİHM’in Demirtaş kararını hatırlatan Dede, “AİHM ilk önce Demirtaş hakkında bir karar verdi. Demirtaş’ın siyasi rehine olduğunu Erdoğan’ın kendisi söyledi. Biz buna karşı hamle yaparız dedi. Bakın hukuku tanımıyor. İşte en son büyük daire kararı çıktı ortaya. Büyük dairenin de üstünde karar yoktur. Ve Türkiye aslında Avrupa Konseyi’nin kurucu üyelerinden bir tanesidir. Dolayısıyla bağlayıcıdır ve bu kararın uygulanması gerekir” dedi.

Türkiye genelinde yaşanan tüm sorunlarının sıkıntılarının kaynağının Kürt sorunu olduğuna inandığını belirten Dede, “Çözüm sürecinde insanlarımız yaylarına çıkabiliyorlardı, hayvanlarını otlatabiliyorlardı, gümrük kapıları açıktı, ticaret yapabiliyorlardı ama ne zaman 7 Haziran’da HDP yüzde 13.2 oy aldı, Erdoğan’ın bekası tehlikeye girdi, sistemi değiştirdi. O günden beri insanlar nefes alamıyor. Güvenlikçi politikalarla yaklaşırsanız insanlar tarım, hayvancılık yapamaz” dedi.

HUZUR, HER GÜN SINIRDA VEYA ÇARŞI ORTASINDA BİRİSİNİN VURULMASI MIDIR?: Hakkari Valisi’nin “Hakkari hiçbir zaman bu kadar huzurlu olmamıştı” sözünü hatırlatan Dede, “Vali beye göre huzur nedir? Aç kalmak mıdır? Tarlasına girememek, ya da her gün sınırda çarşının ortasında birisinin vurulması mıdır? Vali Bey’e şunu soruyorum, Hakkari Valiliğinin sitesine girin, Hakkari’nin yüzde 80’i güvenlik bölgesi ilan edilmiş. Hiçbir yere giremiyorsunuz. Peki bu inşalar Hakkari’de nasıl yaşayacaklar? Tarım yok, sanayi yok, sınır kapıları kapalı, pandemi var ve Hakkari çok huzurluymuş. Türkiye genelinde bir baskıcı sistem var. Edirne’de de sınır kapısı var ama ticaret yapılabiliyor ve o sınırlarda insanlar öldürülmüyor. Varsayalım ki bir insan sınırı geçti, pasaport kanununa aykırıdır, kabahatler kanununa aykırıdır. Burada ne oluyor, havaya ateş açılıyor insanlarımız katlediliyor. Vali Bey’e şunu soruyorum; bunların akıbeti ne oldu, kaç kişi bunlardan yargılandı?” dedi.

HDP olarak mücadelelerini sürdürdüklerini belirten Dede’nin konuşmasından satır başları şöyle:

- Daha önce de partiler kapatıldı. HDP bir ruhtur, bir düşüncedir. Büklüm Sokak’taki HDP’nin kapısına kilit vurarak HDP’yi kapatamazsınız.

- Sayaçların direklere çıkarılması bir ihlaldir. Sehven faturalar yazılıyor bu gerçektir. İl Müdürlüğü ve Bakanlık’la irtibata geçtim. Şunu diyorlar, ‘sehven yazıldığı doğrudur’ yani fatura yanlış yazılmış olabilir, itiraz edilmeli. Bu faturaların bazen kafadan yazıldığını doğruluyor. İnsanlar saatler direkte olduğu için tüketimlerini takip edemiyorlar. Bir halkı hırsızlıkla suçlamak ahlaksızlıktır. Devlet-özel iş birliği adı altında çoğu şey özelleştirilmiş. Devlet bir şirket için sabahın köründe evleri basıyor. Hangi demokratik ülkede görülmüş? Mülki idare amiri cevap verecekse bunlara cevap versin.

- Bakan, ‘Hakkari’de festivaller yapılıyor’ dedi. Hakkari’de festivaller yapılıyor da biz mi göremiyoruz? Nerede bu festivaller? Bu güllük gülistanlık şehri biz neden göremiyoruz? Festivali söyleyeyim. İşte rafting yapıldı. Kaç kişi gördü? Kaç tane Hakkarili bugüne kadar Zap Suyunda rafting yapmış? Bunlar, Kürt sorunu güvenlikçi politikalarla çözülüyormuş gibi yapılıyor. Ne yapıldı rafting için; bir bakan geldi Hakkari kapatıldı, etrafında güvenlik güçleri, yemekler, 10 dakika bir bota bindi, çıktı. Vay efendim Hakkari’de rafting yapılıyor. Hakkari’nin gerçeği bu değil. Hakkari’de Vali Bey’e buradan tekrar söylüyorum. Bir tane polis memuru, bütün Hakkari halkına ağza alınmayacak küfürler söylüyor, insanları yerde sürüklüyor. Hakkari’nin gerçeği budur. Vali bey çıksın buna cevap versin, bir tane soruşturma açıldı mı, bu insan görevlerinden alındı mı?

- Cumhurbaşkanı Erdoğan ne dedi Roboski için? ‘Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak, hesabını soracağız’ dedi. Sordu mu, sormadı. Yargılanan tek bir kişi var mı, yok. Zaten güvenlik güçleri de onlardan güç alıyor. Vuran belli, uçağı kullanan belli, emir veren belli. Eğer Roboski’nin hesabı verilseydi burada belki 4 genç çarşıda katledilmeyecekti. Belki çoban vurulmayacaktı.

- Derecik sınır kapısını Binali Yıldırım açtı, dönemin valisi açtı, Recep Tayyip Erdoğan açtı ama ortada kapı yok. Bir tribünlere oynama var ama Derecik halkı bunu görüyor. Bizim kapı açıldı ama bu kapı nerede?

- Yüksekova’daki Havalimanındaki seferler ve ücretlerle ilgili bir sıkıntı var bunu Ulaştırma Bakanlığı’na ilettik. Buradaki halk mağdur mu değil mi onların umrunda değil.

- Yüksekova Yüksekokulu nerede? Bize söyleseydiniz biz size 50 tabela asardık bazı yerlere. İnsanların aklı ile dalga geçiyorlar. Rektör Bey Tıp Fakültesinden bahsediyordu. Rektör Bey, sen bence o Hakkari’deki yolsuzluklara önce cevap ver sonra buradaki Tıp Fakültesinden bahset. Bunlar basına da yansıdı. Sınavlarda gördünüz yol yoktu insanlar sınavlarına yetişemediler. Nerede kampüs, nerede alan? Öğrenciler yıllardır Adana’da okuyordu bunları neden söylemiyorsunuz?

- Öğrenciler EBA sisteminde büyük sorun yaşıyorlar. Eğitime ulaşamıyor öğrenciler. Biz bunu Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı’na sorduk. Milli Eğitim Bakanı, gerekeli görseller ve tabletlerin milli eğtim müdürlükleri aracılığıyla ulaştırılıyor diyorlar. Eksik olanlarla ilgili de çalışmaların yapıldığı söylendi. Çoğu yerde elektrik yok. Telefon alt yapısı yok. İnternet alt yapısı yok. Bu konuyla ilgili de gerekli diyaloğun sağlandığı bildirildi... Ama öbür tarafından Ulaştırma Alt Yapı Bakanlığı’na soruyoruz, diyoruz ki, Hakkari’nin şu bölgelerinde internet yok. Bize verdikleri cevap, ‘Hakkari’nin her yerinde ya 2G, ya 3G ya da 4.5G vardır’ tarzında. Aslında Bakanlıklar da birbirinden habersiz. Eğitim için üzerinde duruyoruz, şartları zorlayacağız. Bu kardeşlerimiz başka yerdeki insanlarla aynı sınavlara giriyorlar ve sen fırsatta eşitlik diyorsun… Sonra da efendim Hakkari eğitimde başarısız. Genetik olarak bir başarısızlık yok ki. Sizin şartlarınızdan dolayı başarısız. Sizin yönetememenizden dolayı başarısızlar.

- Mülki idare emirlerine soruyorum. Derecik ilçe yapıldı, bina yok kamu kurum yok. Hastane yok. Derecik Devlet Hastanesi 500 günde bitirilmesi gerekiyordu 5 yıl oldu. 2 defa müteahhit değişti. Rant var işte. Oradaki halkın sağlığıyla ilgilenmiyorlar, kendi yandaşlarıyla ilgileniyorlar. Bunlar böyle yapıyorlar diye biz sessiz miyiz hayır, zorlayacağız.

- Hakkari, belki gözden uzak olabilir ama kimsenin gönlünden uzak bir yer değildir. Hükümet bunu görmeyebilir ama biz Hakkari’nin bütün sorunlarını her platformda dile getirmeye devam edeceğimizi buradan tekrar söylemek istiyoruz. Elbette yıllardır süre gelen binlerce sorunu mevcut. Hepsine belki bir anda çözüm olamayabiliriz. Gücümüz yetmeyebilir ama biz üzerine üzerine gideceğiz.

- Tek başımıza belki yetmeyebiliriz. Buradaki Sivil Toplum Örgütlerine, kurumlara iş düşüyor. Beraber hareket edebilirsek bazı şeyleri başarabiliriz. Ben bugün Hakkari’de yüzde 75’lerle seçilmiş bir milletvekiliysem, bu halkın iradesiysem, kurumlarımız da seçilmişler. Bu halkın iradesini temsil ediyorlar. Dolayısıyla burada yaşanan bir sorun hepimizin sorunudur. Zaman zaman şunu görebiliyoruz, bazı kurumlar iktidara ya da mülki idari amirlerine hukuksuzluk olsa bile yanlış olsa bile ses çıkarmıyorlar. Bu doğru bir yaklaşım değil. Eğer bugün bu memleketin yolları yapılmıyorsa ona sormamız lazım bu yollar neden yapılmıyor diye.

- Kayyum Belediye başkanı diyorlar. Belediye Başkanı, seçimle iş başına gelir. Belediye başkanı memur değildir, atamayla gelmez. O zorla gelmiş, bu halkın iradesini yok saymış bir kişidir.

- Türkiye halen bir hukuk devleti ve anayasal haklarımız var. Bizler bunu zorlayabiliriz. Kimse umutsuz olmasın. Bunun gibi çok hükümet geldi gitti.

- Mülki idare amirleri ve memurlar tüm partilere eşit mesafede davranmalı. Sizler bir partinin memuru değilsiniz. Çok sevdalıysanız, istifa edin gidin ilçe başkanlığı yapın. Bugün bu memleketin yüzde 83’ü HDP’ye oy vermiş. Eğer iktidar arıyorsanız, halkın seçtiklerine bakacaksınız. Bunu kabul etmek zorundasınız. Her fırsatta Erdoğan ‘seçimle geldim’ diyor. Bu halk da bizi seçti, buranın iktidarı da biziz o zaman. Buranın belediye başkanı da seçilmiş eş belediye başkanıdır.

- HDP olarak Türkiye siyasetinde motor güç olduğumuz bellidir. Eğer bugün HDP bu kadar konuşuluyorsa demek ki bu iktidarı düşürecek parti de HDP’dir.