Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, “Herkes İçin Adalet” kampanyasının kadın programını açıklamak için Ankara Kuğulu Park’ta bir araya geldi. “Kadınlar için adalet” ve “Ji bo jinan edalet” yazılı maskeler takan kadınlar, “Kadınlar için adalet” ile “Jin jiyan azadî” sloganlarını attı.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, kadın milletvekilinin de aralarında bulunduğu kitlenin Kuğulu Park’a girmesini engelleyen polis, milletvekillerini ablukaya aldı. HDP Kadın Meclisi üyesi kadınlar da alandan uzaklaştırılırken, polis basının görüntü almasını kalkanlarla engellemeye çalıştı. Yapılan görüşmelerin ardından sadece milletvekillerinin parka alınmasına izin verildi.
‘HAK HUKUK ADALET POSTALLAR ALTINDA’
Parkta bir araya gelen HDP’li kadın milletvekilleri abluka altında açıklama yaptı. Burada konuşan Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, polis engeline tepki göstererek, “Bu ülkede hak, hukuk adalet ayaklar hatta postallar altında” dedi.
KADINLAR İÇİN ADALET
Kadınların her gün katledildiğine dikkati çeken Başaran, “Kadınlar yaşamdan izole edilirken, yardım çığlığı atarken bu kadar güvenlik yok yanlarında. Kadınlar ölüme terk ediliyor ve mücadelesi de ablukayla susturulmaya çalışılıyor. Meclis’ten sadece birkaç metre uzaktayız. Milyonlarca oy almış bir partinin temsilcilerine sayı hesabı yapılıyor. ‘Halkla aranıza mesafe koyun’ deniliyor. Ancak toplum artık bunlara biat etmiyor. Kadınlar saldırılarınız karşısında geri adım atmıyor. Tüm saldırılarına rağmen biz kadınlar sokakları da Meclis’i de terk etmiyoruz” diye konuştu. Kadınlar için adalet kampanyasını başlattıkların duyuran Başaran, “Kadınlar için adalet demekten vazgeçmiyoruz” dedi.
MOR ZİNCİR
Parkta yapılan açıklamanın ardından HDP Genel Merkezi’ne geçen milletvekilleri, Kadın Meclisi üyelerinin de katılımıyla açıklama yaptı. Genel Merkez önündeki Büklüm Sokak’ta mor kurdeleli zincir oluşturan kadınlar, “Erkek adalet değil kadınlar için gerçek adalet”, “Ji bo azadiya jinan despêkê de edalet” pankartı ile “Yaşamı ve doğayı savunan kadınlar için adalet”, “Yoksulluğa mahkum edilen kadınlar için adalet”, “Ji bo jinan edalet” yazılı dövizler taşıdı. Kadınlar, sık sık “Jin jiyan azadî”, “Kadınlar için adalet” ve “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” sloganları attı.
GERÇEK ADALET
Başaran, burada yaptığı açıklamada ise “Kadınlar için adalet” kampanyasını başlattıklarını belirterek, “Yaşanan adaletsizliklere karşı partimiz, 8 Şubat itibariyle başlattığı ‘Herkes için adalet’ kampanyasının startını verdi. Bizler de partimizin başlattığı bu kampanya kapsamında HDP Kadın Meclisi olarak bileşen kadın yapılarımızla birlikte; cinsiyetçi, militarist, kadın düşmanı politikalara karşı ‘kadınlar için adalet’ diyoruz” dedi.
‘KADINLARIN ÖZGÜRLÜK, ADALET VE EŞİTLİK SÖZÜ TECRİT EDİLİYOR’
“Faşizmin kurumsallaştığı, ülkenin adeta açık bir cezaevine çevrildiği, yürütülen savaş politikaları ile toplumun bir bütün olarak tecrit altına alınmak istendiği bir süreç yaşanmaktadır” diyen Başaran, cezaevlerindeki açlık grevlerini hatırlattı. Başaran, tecridin insanlık suçu olduğunu belirterek, “Adaletsizliğin ta kendisidir. Tecrit bugün savaşın, kadına yönelik şiddetin, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin adı olmuştur. Bu tecrit ve adaletsizliği en çok hisseden kesimlerden biri de kadınlardır. Erkek iktidar, kadınları yaşam alanlarından çıkararak, evleri hapishaneye çevirerek demokratik siyaset haklarından men ederek kadınların özgürlük, adalet ve eşitlik sözünü tecrit etmek istemektedir” dedi.
Toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden kadınların tutuklandığını, yargılandığını söyleyen Başaran, kadın tutuklular için adalet istedi.
‘KADIN KATLİAMLARI KIRIM HALİNE GELDİ’
Başaran, kadın cinayetlerine dair ise şunları belirtti: “Erkek egemenliği yıllardır kadınları yok sayarak, iradesini tanımayarak yaşamın her alanından soyutlamak istemektedir. Bu zihniyetin taşıyıcısı olan iktidar, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıracak ortama her türlü zemini hazırlamaktadır. Nitekim bu ülkede her gün en az 3 kadın, erkekler tarafından katledilmektedir. Kadın katliamları adeta bir kadın kırımı haline gelmektedir. Ve bu veri bir savaş tablosunu çağrıştırmaktadır. Keza AKP iktidarı döneminde en az 7 bin 600 kadın katledilirken, binlercesi şiddetin her türlüsüne maruz kalırken kadınlar, fail erkekleri aklama kurumu haline gelen adliye koridorlarında verilen kararlarla ölüme mahkûm edilmektedir. ‘İyi hal’ , ‘takdir’ indirimi adı altında kravatlı erkeklere ceza vermek yerine ödüllendiren erkek yargıya karşı en büyük kazanımımız olan İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için ‘kadın kırımına son, kadınlar için adalet’ diyoruz.”
Kadınlara şiddet uygulayan erkeklere cezai yaptırım çoğu zaman uygulanmazken, infaz yasası ile serbest bırakılırken öz savunmasını yapan kadınların ise ağır cezalara çarptırıldığını ifade eden Başaran, “Erkek şiddetine karşı özsavunmasını yapan kadınlar için adalet diyoruz” dedi.
Başaran, eşbaşkanlık sistemine yönelik saldırıları da hatırlatarak, “Kayyımcı rejime karşı eşbaşkanlık sistemini savunan kadınlar için adalet diyoruz” dedi.
‘YOKSULLUĞA MAHKÛM EDİLEN KADINLAR İÇİN ADALET’
“Erkek egemen kapitalist düzen içerisinde ucuz iş gücü olarak görülen, emeği sömürülen, kamusal alanda mobinge uğrayan, ev içi emeği görülmeyen kadınlar pandemi süreci ile birlikte işsizliği, yoksulluğu en ağır şekilde yaşayan kesimlerin başında gelmektedir” diyen Başaran, yoksulluğa mahkûm edilen kadınlar için de adalet istediklerini dile getirdi.
‘KADIN DAYANIŞMASIYLA DEĞİŞTİRECEĞİZ’
Başaran, doğa düşmanı ataerkil düzene karşı yaşam alanlarını savunan kadınlar ve genç kadınlar için de adalet isterken, konuşmasını şöyle tamamladı: “Adaletsizliğin adı olan, sokakları, evleri, fabrikaları, okulları hapishanelere çeviren, kadınları tecritle nefessiz bırakan AKP-MHP faşist blokunun kadın düşmanı politikalarına itirazımız var. Mumla aranan adaleti bu ülkeye biz kadınlar getireceğiz. Tüm baskılara karşı her alanda, her meydanda, her kürsüde kadınlar için adalet diye haykıracağız. Buradan tüm kadınlara çağrımızdır. 8 Mart’a giderken; eşit, özgür ve adil bir yaşam için, savaşa karşı barışı savunmak için, yaşanılabilir bir toplum için, yaşam alanlarını savaş ve yoksulluktan kaynaklı terk etmek zorunda kalan mülteci ve göçmen kadınlar için, gasp edilen haklarımızı geri almak ve kazanımlarımıza sahip çıkmak için, yaşanılan tüm bu adaletsizliklere karşı isyanımızı haykırarak örgütlü direnişimize dönüştürelim. Bu erkek egemen sistemi kadın iradesi ve kadın dayanışmasıyla biz değiştireceğiz. Biz kazanacağız. Kadınlar için adalet.”