TBMM’de görüşülen kanun teklifinin 27'nci maddesi üzerine söz alan HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, İcra ve İflas Kanunu'nda yapılmak istenen değişikliklerin yurttaşların ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmadığını söyledi.
Bugün 35 milyon yurttaşımızın borçlu olduğunu anımsatan Dede,” 28 milyon yurttaşın icralık olduğu çok vahim bir durumla karşı karşıyayız yani Türkiye nüfusunun yüzde 75'i şu anda borçlu. Yurttaşların Meclisten istediği, icralık olan evlerinin, araçlarının, traktörlerinin satışının kolaylaştırılması değildir elbette; yurttaşların istediği, borçlanmak zorunda kalmadan emeğiyle kazandığının ellerinden kayıp gitmemesidir”
Maalesef ödeyemediği borçlarından dolayı intihara yönelen yurttaşlarımızın sayısı endişe verici bir oranda artmaktadır diyen Dede,” Bakın, UYAP verilerine göre, bu yılın ilk dokuz ayında icra ve iflas dairelerindeki dosya sayısı, geçen yıl aynı dönemdeki orana göre 1 milyondan fazla artmış durumdadır. Yurttaşlar borç batağında; evlerini, tarlalarını, tarım arazilerini satmak zorunda bırakılmaktadırlar. Salgın döneminde tarım sektörünün bankalara olan borçları son iki yıldır milyarlarca lira artmış durumdadır. Yine, icra ve iflas dairelerine bu yılın ilk otuz beş gününde, günde neredeyse 25 bin icra dosyası geldi. Hâl böyleyken AKP iktidarı ne yapıyor? Ekonomiyi batırmaya devam ediyor. Berbat bir ekonomi yönetimiyle, borçlandırma ve bağımlı kılma politikalarıyla yurttaşları, haneleri, esnafı, şirketleri, kamuyu büyük bir ekonomik çöküşe sürüklemekte ısrar ediyor. AKP iktidarının ayakta kalabilmek için içeride ve dışarıda uyguladığı politikasızlıklarının faturası yoksula, emekçiye kesiliyor”
Yurttaşların kredi kartı borçlarının artmaya devam ettiğini söyleyen Dede,” Bireysel kredilerde takibe düşen kredi miktarı bu yılın ilk dokuz ayında 2020 yılı sonuna göre 2 kat arttı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun üçüncü çeyrek verilerine göre, kredi kartı harcamalarında en yüksek artış gösteren il yüzde 43,44'le yine seçim bölgem Hakkâri olmuştur. Yine, Hakkâri'de takibe düşen alacak borçları 2020 yılı sonuna göre yüzde 112,7 arttı. Tek bir yatırımın, sanayinin, ticaretin, hayvancılığın, tarımın olmadığı Hakkâri'de bu krediler nasıl ödenecek asıl buna bir çözüm getirelim. Hakkâri ilinin derdi Ordulu, Manisalı gibi icralık olan evinin satışının kolaylaşması için yasal düzenlemelerin yapılması değil; yurttaşların derdi, icralık olmamak için gerekli önlemlerin alınması, yurttaşların derdi, insan onuruna yaraşır, çalışandan, emekçiden yana, emeğinin karşılığını alabildiği adil bir yaşamdır”
Yargı reformuna ilişkin de konuşan Dede,” Yargıda sözde reform yapmayı amaçlamaktadır. Ancak iktidarın Meclise getirdiği düzenlemeler halkların hak, hukuk ve adalet taleplerini karşılamaktan çok uzaktır. Eğer bir düzenleme yapılacaksa her gün ülkenin her yerinde yaşanan insan hakları ihlallerinin önlenmesi, yaratılan hak gasplarının etkin şekilde soruşturulması ve caydırıcı cezaların uygulanması için gereken düzenlemeler yapılmalıdır. Her gün Hakkâri'de, Şırnak'ta, Van'da ve ülkenin dört bir yanında kadınların, çocukların, genç ve yaşlı demeden yurttaşların en temel hakkı olan yaşam hakkının bile gasbedildiği ihlallere tanık oluyoruz. Yaşanan silahlı çatışmalar ve savaş, insan hakları ihlallerinin yanı sıra sosyal, ekonomik ve siyasal olarak ciddi toplumsal yıkımları da beraberinde getirmeye devam etmektedir”
Dede şu şekilde devam etti; Yapılması gereken, yargı reformlarıyla halklarımızın demokrasi ve adalet taleplerinin karşılanmasıdır. Özgür, adil, emekten, emekçiden yana düzenlemelerin hayata geçirilmesidir. Yasaklamalar kalkmalı, insanlar toprakları üzerinde, öldürülme ve vurulma korkusu olmadan tarım ve hayvancılık faaliyetlerini yürütebilmeli, tarlada çalışan çocuklarına yemek götüren Sürmi Analar vurularak öldürülmemeli, yayla yasakları kalkmalı, koyunlarını arayan okul çağındaki, 14 yaşındaki Vedat Ekinciler vurularak öldürülmemeli, köylere uygulanan adı konulmamış ambargolara derhâl son verilmeli, yurttaşlar kendi topraklarında özgürce, güven içinde dolaşabilmelidirler. Bir hukuk devletinde olması lazım geldiği gibi orantısız güç kullanımına dayalı ölümler son bulmalı, yaşam hakkı korunmalı, kayıplar aydınlatılmalı, insanlık dışı muamelelere ve irade gasbına son verilmeli ve bu ihlaller karşısında etkin bir iç hukuk yolu kurulmalıdır. İşte o zaman yargıda reformdan bahsedebiliriz, toplumun adalet duygusunu onarabiliriz.
Bakın, Şenyaşar ailesi hâlen adalet arayışı içerisinde adliye önlerinde nöbet tutmaktadır. Geçmişte yaşanılanların üzerine sünger çekerek, unutarak ya da unutturulmaya çalışılarak yaşanılan acıların dindirilmesi, açılan yaraların kabuk bağlaması mümkün değildir.
Roboskili çocukları, sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle sorgusuz sualsiz öldürülen insanlarımızı, yatağında uyurken panzerle evleri üstlerine yıkılan kardeşleri, sokakta oynarlarken zırhlıların çarpması sonucu ölen onlarca çocuğu, bodrumda yakılan gençleri unutmak elbette mümkün değildir. Öyle "Ülkede adil bir adalet sistemi var." "Ekonomi şahlanıyor, harika gidiyor." söylemleriyle olmuyor. Giden tek bir şey olacak, o da AKP iktidarı olacaktır” diye konuştu.