Tanrıkulu, yasal düzenlemelerle avukatlık mesleğinin yapılamaz hale getirilmeye çalışıldığını ve avukatların kanunlarla, kararnamelerle susturulmak istendiğini söyledi. İktidarın savunmayı "tehdit" olarak gördüğünü belirten Tanrıkulu, bazı düzenlemeleri şöyle sıraladı:

"27 Temmuz 2016 tarihli, 668 sayılı KHK’nin 3. maddesi ile “Gözaltındaki şüphelinin müdafii ile görüşme hakkı Cumhuriyet Savcısının kararıyla beş gün süreyle kısıtlanabilir. Bu zaman zarfında ifade alınamaz.” hükmü getirildi. 29 Ekim 2016 tarihli 676 sayılı KHK ile bu süre 24 saate indirilmişse de şüphelinin derhal avukatıyla görüşme hakkı kısıtlandı, şüpheliden kayıt dışı ve hukuka aykırı beyan alma tehlikesinin önü açıldı.

-23 Temmuz 2016 tarihli, 667 sayılı KHK ile tutuklu ile avukatların cezaevindeki görüşmelerini kaydetme, izlemek amacıyla bir görevlinin hazır bulunması, avukat ile tutuklunun birbirine verdiği belgeleri inceleme ve el koyma, görüş gün ve saatlerini kısıtlama yetkisi getirildi. 676 sayılı KHK ile bu düzenlemeler, hükümlüler için de geçerli hale getirildi. Avukatın müvekkiliyle görüşmesini gizli yapması gerekirken, idareye belgelere dahi el koyma yetkisinin verilmesi savunma hakkını kısıtladı. İdareye geniş ve belirsiz bir takdir yetkisi verildi, bunun sonucunda keyfi uygulamalar ortaya çıktı.

-Türkiye’de yıllardır hak ve adalet mücadelesi veren Çağdaş Hukukçular Derneği 22 Kasım 2016 tarihli 677 sayılı KHK ile kapatıldı.

-ve en önemlisi “çoklu baro” düzenlemesi…

Gergerlioğlu'ndan Bozdağ’a Kürtçe tepkisi: İngilizce konuştum sesimi kesmediniz Gergerlioğlu'ndan Bozdağ’a Kürtçe tepkisi: İngilizce konuştum sesimi kesmediniz

“Avukatlık Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (7249)” 11 Temmuz 2020 tarihinde TBMM’de kabul edildi."