Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TSK askerlerini denetlemek ve Milli Mutabakat Hükümeti ile görüşmeler gerçekleştirmek için gittiği Libya’da bir dizi açıklamalarda bulundu.
Libya Görev Komutanlığı’nda ziyaretinin ikinci gününde konuşan Akar, "Bu savaş suçlusu, cani yani katil Hafter ve destekçileri bilmelidirler ki Türk unsurlarına yapılacak herhangi bir saldırı girişiminde katil Hafter unsurları her yerde meşru hedef olarak görülecektir. Böyle bir hareketi yaptıktan sonra kaçacak yer bulamazlar. Dolayısıyla herkes aklını başına toplasın" dedi.
Milli Mutabakat Hükümeti'nin BM tarafından tanınan Libya'nın meşru hükümeti olduğunu vurgulayan Akar, "Libya'daki temel sorun darbeci Hafter grubu ve onu destekleyenlerdir. Problem buradan kaynaklanıyor" diye konuştu.
TSK’nin 3 bin Libyalı askeri eğittiği bilgisini paylaşan Akar, "Zamanında ortada olmayanlar, kendilerince bir rol, parsa kapmaya, kendilerine yer edinmeye çalışıyorlar. Bunun gözden kaçmaması lazım. Biz Türkiye olarak her zaman 'Libya Libyalılarındır' diyor, bu anlayışla hareket ediyoruz" ifadelerini kullandı. İrini Operasyonu'na yönelik eleştirilerini de dile getiren Akar, "Libya'nın meşru hükümeti ile herhangi bir koordinasyon yapılmadan, iş birliğine gidilmeden ve BM'nin bu konuda açık ve net bir kararı olmadan bir harekat başlattılar. Bu, taraflı, yanlı ve meşruiyeti tartışmalı bir harekat. Dolayısıyla bunun kabul edilmesi mümkün değil" diye konuştu.
‘MEŞRU HEDEF OLARAK GÖRÜLECEKTİR’
Hafter’in Türkiye’ye yönelik sözlerini değerlendiren Akar, "Bu savaş suçlusu, cani yani katil Hafter ve destekçileri bilmelidirler ki Türk unsurlarına yapılacak herhangi bir saldırı girişiminde katil Hafter unsurları her yerde meşru hedef olarak görülecektir. Bunu akıllarına soksunlar. Böyle bir hareketi yaptıktan sonra kaçacak yer bulamazlar. Dolayısıyla herkes aklını başına toplasın. Burada bir ateşkes sağlanmış, bu ateşkes çerçevesinde siyasi görüşmeler yapılıyor. Bu siyasi görüşmelerle bir çözüm bulunmaya çalışılıyor. Dolayısıyla buradaki mesele herkesin bu siyasi çözümün bulunmasına katkı sağlamaktır. Bunun dışında yapılacak her türlü hareket yanlıştır" dedi.
'BARIŞ VE ÇÖZÜM İÇİN UZATTIĞIMIZ EL HAVADA KALIYOR'
Türkiye'nin Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'taki politikasına dair de konuşan Akar, Türkiye ve Yunanistan arasında istikşafi ve NATO Karargahı'ndaki ayrıştırma görüşmelerinin olduğunu hatırlatarak, “Türkiye bunların üçüne de evet, görüşelim diyor. Bizim barış, çözüm için samimi olarak uzattığımız el hep havada kalıyor. Bunu maalesef üçüncü taraflar görmemekte ısrar ediyor, taraf tutuyorlar. Bizim üçüncü taraflardan tek beklentimiz objektif, aklıselim, makul ve mantıklı olmaları. Fakat maalesef bunu her zaman bulamıyoruz. Her fırsatta durumu istismar eden Yunan komşularımız son derece provokatif, tahrikkar, gerilimi artırıcı, tırmandırıcı yol ve yöntemlere gidiyorlar. Kendi yaptıklarını kapatıp, bizim diyaloğa, barışçıl yöntemlere açık, uluslararası hukuka saygılı, daha önce anlaşmalar çerçevesindeki taleplerimizi bir şekilde bulandırıyorlar. Bunu da alışkanlık haline getirdiler. Yunanistan'ın provokasyonları karşısında Türkiye'nin, gösterdiği çaba ve performans gerçekten takdire şayan" ifadelerini kullandı.
‘YUNAN HALKININ MAAŞINI, ÜCRETİNİ KESMEK PAHASINA ÇILGINCA BİR SİLAHLANMA MODASI BAŞLADI’
Yunanistan’ın ekonomik durumunun kötüye gitmesine karşılık silahlanmaya yönelik politikalarının Yunanistan halkına zarar verdiğini söyleyen Akar, "Yunan halkının maaşını, ücretini kesmek pahasına çılgınca bir silahlanma modası başladı. İstediğiniz kadar, gemi, uçak, denizaltı alın yetmez. Olan sevgili Yunan halkına olacak. Zaten sıkıntılı olan ekonomiye daha da yük getirmek suretiyle insanların refahını, hayatını berbat etmek için maalesef yanlış politika peşinde koşuyor Yunan komşumuz. Tamamen hem askeri hem ekonomik gerçeklere aykırı bu silahlanmayı sürdürmeye çalışıyorlar" ifadesini kullandı.
‘1974'TE KIBRIS'TAKİ TUTUMUZ NE İSE BUGÜN DE AYNI TUTUMDAYIZ’
Kıbrıs'ın Türkiye için milli bir mesele olduğunu vurgulayan Akar, "Yaklaşımımız gayet açık. 1974'te Kıbrıs'taki tutumuz ne ise bugün de aynı tutumdayız" dedi. Adada gerçek bir çözümün önemine işaret eden Akar, "Bir an önce adada gerçek bir çözümün bulunabilmesi için Rumların şımarık ve inatçı tutumlarından vazgeçmeleri ve Türk varlığını kabul etmeleri lazım. Adada Türkleri yok sayıyorlar. Bunun kabulü mümkün değil. Bu şartlarda ilerlemek mümkün değil. Rumların bunu anlaması, üçüncü tarafların bunu görmesi lazım. Biz garantör olarak her türlü sorumluluğumuzu, hakkımızı kullanacağız " diye konuştu.