Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Bingöl’deki ziyaretinin ardından bugün Diyarbakır’a gelerek temaslarda bulundu, gazetecilerle bir araya geldi.
Rûdaw bültenine konuk olan Gelecek Partisi Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Başkan Ahmet Davutoğlu’nun Başdanışmanı Cuma İçten, Davutoğlu’nun ziyareti ve partinin Kürt meselesine yaklaşımı konusunda değerlendirmelerde bulundu.
“Kürt Sorunu olarak değil Kürt hakları diye tanımlıyoruz”
“Biz meseleyi ‘Kürt Sorunu’ olarak değil ‘Kürt hakları’ diye tanımlamıyoruz ve yıllarca gasp edilen bu Kürt haklarının mutlak iadesini, insanlık onuru kimliği altında verilmesi gerektiğini düşünüyoruz” diyen İçten, “AK Partinin ilk dönemlerde gerek Kürt meselesi ile ilgili, gerek insan hakları ve özgürlüklerle ilgili bazı özgürlükçü adımlar attı. Ancak özellikle 2012’den sonra başlayan özellikle çözüm sürecinin de masasının bozulması ile birlikte eski Türkiye’ye maalesef geri döndük” dedi.
“Türkiye Kürt halkarı noktasında 1990’lara hızla geri döndü”
“Artık şu an itibariyle Kürt haklarından bahsetmek mümkün değil” diyen İçten, şu ifadeleri kullandı:
“MHP ile yapılan ortaklık sonucu, Vatan Partisi’nin de bir mini ortak olarak koalisyona dahil olması ile birlikte Türkiye maalesef Kürt hakları noktasında 1980 ile 1990’lı yıllara hızlı bir şekilde geri döndü. Şu an bölgemizde temsiliyette bir sorun var. Belediyelerde yüzde 70-80, bazı yerlerde yüzde 65 oyla HDP belediyeleri aldı ancak seçimlerden hemen iki üç ay sonra milletin iradesi, yani Kürtlerin iradesi AK Parti-MHP hükumeti tarafından ayaklar altına alındı. Kürt hakları ile ilgili yine sosyal ve kültürel alanlarda ciddi bir geri dönüş oldu. Artık okullarda Kürtçeyi öğrenmek, anadille ilgili öğrenim hakkının elde edilmesi mümkün değil. Evet bazı üniversitelerde yine AK Parti’nin ilk yıllarında Kürtçe ve Zazaca ile ilgili fakülteler açıldı ve bu bölümlerden binlerce insan mezun edildi ancak Kürtçe eğitim olmadığı için bunlara istihdam oluşturulmadı. Bölgede yine dağlara, taşlara yazılar yazılmaya başlandı. Bölgede yine her yere arama noktaları, asker ve polis noktaları oluşturuldu. Yani eski Türkiye’ye geri dönüldü. Bizler de parti içerisinde bu olaylar olduğu günden beri, ben ve benim gibi bir çok arkadaşımız Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığında hep eleştirilerde bulunduk, itirazlarımızı yaptık ve nihai olarak da Gelecek Partisi’ni kurduk.”
“Sadece Kürt hakları değil, tüm haklar güvence altına alınmalı”
Gelecek Partisi’ni kurduklarında parti programına Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa “Kürtçe anadilde eğitimde hakkını” yerleştirdiklerini hatırlatan Cuma İçten, “Sadece Kürt hakları ile alakalı değil, tüm meseleler ve sorunların anayasal güvence altına alınmasına inandığımızı da parti programımıza ilave ettik. İşte bugün geçmişte AK Parti’nin atmış olduğu adımlar bir ortaklık sonucu bozulup, bir genelge ile askıya alınıyorsa bu, insan hakları ve özgürlüklerini ilgilendiren temel ilkelerin anayasal güvence altına alınmamasından kaynaklanmıştır” dedi.
İçten, “Dolayısıyla biz tüm etnik kökenlerin, tüm inançların, tüm değerlerin kendini özgürce ifade edeceği bir anayasa yazacağız ve bunu da çoğunluğun içinde olduğu, ittifak ettiği şekilde anayasal güvence altına alacağız. Gelecek Partisi’nin hedefi bu” diye ekledi.
“Meseleye sadece Doğu’dan bakmak Türkiye’nin gerçekliğini reddetmek olur”
Meseleye sadece Kürt veya Arap meselesi olarak değil, temel insan hakları ve özgürlükler açısından baktıklarını anlatan İçten, “Anadilini kullanan herkesin kendi kültürünü ve değerlerini öğrenebilmesinin de anayasal güvence altına alınması gerektiğine inanıyoruz. Aynı zamanda meseleye sadece Güneydoğu ve Doğu’dan bakmanın Türkiye’nin gerçekliğinin reddedilmesi anlamına geldiğini düşünüyoruz. Bugün Kürtlerin dünyada çoğunlukla yaşadığı yer nüfus olarak İstanbul’dur. Dolayısıyla sivil toplum kuruluşları ile birlikte biz bu ve buna benzer problemleri konuşacağız, onlarla istişare halinde olacağız, bu hak ve hukukları anayasal güvence altına alacağız” şeklinde konuştu.
Ahmet Davutoğlu’nun iki gündür Bingöl’de olduğunu, bugün de Diyarbakır’a geçtiğini ifade eden İçten, “Bölgede hiçbir genel başkanın gitmediği Lice, Hani, Kulp, Adaklı, Genç gibi ilçelere gittik. Oralarda toplumun bütün katmanlarını mahalle toplantıları yaparak dinledik. İnsanların taleplerini iktidara geldiğimizde çözeceğimiz taahhüdünü verdik. Zaten bildiğimiz, çözüm ürettiğimiz sorunlar bunlar” dedi.
“Bir Kürt olarak bu meselelerin Davutoğlu tarafından çözüleceğini görüyorum”
Davutoğlu’nun geçmişte de Kürt meselesi ile ilgili beyanları olduğunu dile getiren Cuma İçten, şunları kaydetti:
“Geçmişte ve bugün Kürt meselesi hakkında olumlu veya olumsuz her zaman düşüncelerini zikreden, dışişeri bakanı iken konuşan, genel başkan ve başbakan iken konuşan, başbakanlık görevini bıraktıktan sonra da bu meselelere kafa yoran ve bölgeyi defalarca ziyaret eden tek bir lider var, Ahmet Davutoğlu. Ben bir Kürt olarak bu meselelerin Ahmet Davutoğlu tarafından ilgi gösterilerek, yakın markaja alınıp çözülebileceğini çok net bir şekilde görüyorum. Entellektüel bilgisi ile, bölgeyi tanıyor ve biliyor olması ile ve devlet tecrübesi ile. Biz kimseyi ötekileştirmeden, bir ayrışım içine girmeden, ülkenin bölünmesine de müsaade etmeden, birlikte ve beraber, Kürtlerin de İstanbul’dan hak talep ettiği, İzmir’den, Edirne’den hak talep ettiği, Türklerin de Hakkari’den, Diyarbakır’dan hak talep ettiği birlikte, barışçıl bir şekilde Gelecek Partisi çatısı altında, Ahmet Davutoğlu’nun liderliğinde gerçekleştireceğimize inancımız tamdır. Meydanlar da zaten bunu zikrediyor. Yani kalabalıklar, insanların bize olan teveccühü bunu anlatıyor.”
Bingöl ve Diyarbakır ziyaretinin “seçim kaygısı” taşımadığını, Davutoğlu’nn 2019’dan bu yana üç defa Diyarbakır’ı ziyaret ettiğini hatırlatan Cuma içten, “Seçim 2023’te olacak ve normal seçim takvimine göre bir buçuk yıllık bir süreç var. Henüz ortada bir seçim yok. Ama partiyi kurduğumuz 2019 yılından beri Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Diyarbakır’a bu üçüncü gelişi. Yani üç defadır Diyarbakır’a geliyor ve seçim yok” diye konmuştu.
“Kürt vekillerin AK Parti’yi bırakmasının nedeni Kürt haklarına yüz çevirmesidir”
“Ben bir Kürdüm, bundan da onur ve şeref duyuyorum” diyen içten, “Geçmişte süreç içerisinde onlarca defa aldatıldık, kandırıldık. Ancak bizim kendimizi ifade edebilmemizin, Anadolu’daki şehirleri de kimseye bırakmadan, o şehirlerde adil ve özgür bir şekilde yaşayabilmemizin tek yolu siyasettir. Her zaman siyaset yaparak bu sorunları adım adım çözebileceğimize olan inancımı korumak istiyorum. Zaten ben ve benim gibi Kürt milletvekillerinin AK Parti’yi bırakmasının en büyük nedeni Kürt haklarına yüz çevirmesidir. Eski Türkiye’ye geri dönmesidir. Zamanında da bu tür eleştirilerimizi yaptık, kayıtlı görüntülerimiz var. Bizim parti programına aldığımız bu güvenceler bizim reçetemizdir, yol haritamızdır. AK Parti bunu parti programına almamıştı, bu Gelecek Partisi’nin programında var ve biz bunun takipçisi olacağız İnşallah” değerlendirmesinde bulundu.