Her hafta ‘Kayıplar bulunsun failler yakalansın’ şiarıyla bir araya gelen Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları, 165’inci haftada Naif Demir için adalet talebinde bulundu. Yüksekova Kültür Sanat Sokağı’nda İHD öncülüğünde gerçekleştirilen basın açıklamasına DEM Parti ilçe yönetimi, ve vatandaşlar katıldı.

Açıklamayı okuyan İHD Hakkari Şubesi Eşbaşkanı Sibel Çapraz,  ilk olarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü hatırlatarak Cumartesi Anneleri’nin 1995 yılından bu yana başlatıkları eylemin önemine değindi. Çapraz, “Cumartesi Anneleri tam 30 yıldır insanlık onurunu ayakta tutmak için meydanlarda, sokaklarda, mahkeme salonlarında ve yetkinlerin karşısında direniyor. Dünyanın bu en uzun soluklu direnişi birçok yeni katliama, gözaltına insan kaybetme suçuna ve en önemlisi insan yaşamının değersizleştirilmesine karşı bir tavır sergiledi ve tavır günümüzde başarılı oldu” dedi.

AK Parti Hakkari Kadın Kolları'ndan 8 Mart Kadınlar Günü'nde Anlamlı Mesaj AK Parti Hakkari Kadın Kolları'ndan 8 Mart Kadınlar Günü'nde Anlamlı Mesaj

Çapraz daha sonra Naif Demir’in hikayesini okudu.

“KARAKOLA GETİRİLEN NAİF DEMİR'DEN BİR DAHA HABER ALINAMADI”

Çapraz, “Demir ailesi Çukurca ilçesine bağlı Kayalık (Zavite) köyünde ikamet ediyordu. Naif Demir dönemin Çukurca Jandarma Bölük Komutanı Yüzbaşı Bedrettin Konuk ile birlikte Kuzey Irak bölgesinden kaçak ürünler getirerek ticaret yapıyordu. Yüzbaşı Bedrettin Konuk kazandıkları paradan Naif Demir'in payına düşeni uzun süre boyunca vermedi. Naif Demir parasını almak için ısrar etmesine rağmen bir sonuç alamadı. Israrlardan sıkılan Yüzbaşı Bedrettin Konuk 06 Mart 1995 tarihinde akşam saatlerinde Naif Demir'in gözaltına alınarak İlçe Jandarma Karakol Komutanlığı'na getirilmesini emretti.  İlçe Jandarma Karakol Komutanlığı'nın hemen bitişiğinde olan PTT lojmanlarında köy sakinlerinden Hacı Dündar'ın evinde misafirlikteyken alınarak karakola getirilen Naif Demir'den bir daha haber alınamadı” ifadelerini kullandı.

Fsf 3

“İNSAN ÖLDÜRMEK KOYUN KESMEKTEN FARKSIZDI”

Çapraz açıklamada itirafçı Kahraman Bilgiç'in’ Naif Demir'in yüzbaşı ile astsubay tarafından öldürüldüğünü itiraf ettiğini söyledi. Çapraz, “Olaydan bir yıl sonra, 1996 yılında, Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde itirafçı Kahraman Bilgiç'in Jandarma İstihbarat Astsubayı Hüseyin Oğuz'a verdiği ifadelerle birlikte kamuoyunda “üniformalı çete" olarak anılan “Yüksekova Çetesi’nin varlığı ortaya çıktı. Kahraman Bilgiç İtiraflarım kitabında Naif Demir'in zorla kaybedilmesini şöyle anlatıyordu: "Naif Demir bir akşam tabura gelip yüzbaşı ve astsubaydan hak ettiği parayı istemesi üzerine yüzbaşı sinirleniyor ve onu öldürmek istiyor; öyle bir ortamdı ki insan öldürmek koyun kesmekten farksızdı. O akşam yüzbaşı ile astsubay Naif Demir'i bir kösede sessizce iple boğdular. Aslında açık açık kurşuna da dizebilirlerdi ama başlarını ağrıtmak istemiyorlardı. Naif Demir'i boğduktan sonra Shordland tipi zırhlı askeri araca koyup Zap Suyunun akıntılı sularına bıraktılar. Bu olaydan oldukça etkilenmiştim. Çok normal bir olaymış gibi davranmışlardı. Üstelik sadece 750 Lira için öldürmüşlerdi’ cümlelerine yer verdi” diye belirtti.

“AİLESİNE ETRAFINI ÇİÇEKLERLE DONATACAĞI BİR MEZAR YERİ ÇOK GÖRÜLDÜ”

Ailenin Bilgiç’in itirafları sonucu yetkili mercilere başvurduğu ancak sonuç alamadığını aktaran Çapraz, “Ailenin AİHM başvurusuna da olumlu bir cevap gelmedi. Böylelikle Naif Demir’in akıbeti faili meçhul bırakıldı. Ailesine etrafını çiçeklerle donatacağı bir mezar yeri çok görüldü. Tüm gerçekliklere rağmen Naif Demir dosyası Sümen altı edildi. Katilleri asla yargılanmadı. Bugün bu meydandan Naif Demir’in akıbeti için gerçeğin ortaya çıkarılmasını ve sorumluların bir an önce yargı önünde hesap vermesini talep ediyoruz. Demir ailesi için hukukun işletilmesi ve kayıplarımız için adalet talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

Açıklamanın okunmasının ardından 1 dakikalık oyurma eylemi gerçekleştirildi.