Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye'nin suikast sonucu öldürülmesinin ardından “nasıl” sorusuna yanıt bulunamadı. ABD merkezli The New York Times'ın ortaya attığı yeni iddiaya göre, suikast füze ile değil Haniye'nin Tahran'da kaldığı binaya 2 ay önce yerleştirilen uzaktan kumandalı bir bomba ile gerçekleştirildi.
Gazetenin 7'si Ortadoğulu ve 1 ABD'li yetkiliye dayandırdığı haberine göre, patlayıcı binaya gizlice sokuldu.
Gazetenin haberinde, “İsrailli istihbarat yetkilileri, suikastın hemen ardından ABD ve diğer Batılı hükümetlere operasyonun detayları hakkında bilgi verdi” ifadeleri yer aldı.
“FÜZE SALDIRISI DÜŞÜK İHTİMAL”
Haberde, adlarının açıklanmasını istemeyen bazı ABD'li yetkililerin suikasttan İsrail'in sorumlu olduğu değerlendirmesinde bulunduğu aktarıldı. Yetkililer, patlamanın camları kırdığı ve binanın duvarının bir kısmını yıktığı ancak binanın diğer kısımlarında çok az hasar olduğu tespitinde bulundu ve bunun da olayın bir füze saldırısı olma ihtimalini düşürdüğünü ifade etti.İHD Hakkari Şubesi ve Kayıp Yakınları Yüksekova'da Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. İnsan Hakları Derneği (İHD) öncülüğünde ‘Kayıplar bulunsun, failler yargılansın’ talebiyle sürdürdükleri eylemlerin 134’üncü haftasında henüz 7 yaşındayken 26 nisan 2000'de sokakta oynadığı esnada patlama sonucu hayatınıı kaybeden Sibel Şedal'ın faiilerini sordu.
Açıklamayı okuyan İHD Hakkari Şube Sekreteri Pınar Şen hasta tutsaklar ve kaybedilenler için adalet istedi.
Şen sosyal devlet anlayışı vatandaşın canını malını koruma altına alma ilkeleri ile açıklandığını hatırlatarak şöyle konuştu:
"Türkiye’deki sosyal devlet statüsü ve hak arama anlayışı ise her ne kadar sosyal devlet anlayışını benimsediklerini söyleseler de bu durumun tam tersi yönündedir.
Hak savunucularına karşı yükselen şiddet eğilimi, evladının akıbetini sormak için sokaklarda sesini yükselten annelere karşı takınılan adaletsiz tavır, mahkeme salonlarının siyasallaşması ile koca bir kara deliğe dönüşen yargı sistemi… Biz hak savunucuları, anneler ve adalet hakkına erişmek isteyenler her zaman olduğu gibi bu gün burada gerçek bir sosyal devletin inşasını kurulana kadar vazgeçmeyeceğiz.
Sibel ŞEDAL henüz 7 yaşındaydı. 25 nisan 2000 de Gece boyu süren mahalle ablukasında fiili bir sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Ertesi sabah ablukanın kalkması ile mahalle sakinleri ihtiyaçlarını giderebilmek için evlerinden çıkmaya başladı. 26 nisan günü evden dışarı çıkan Sibel kardeşleri ve kuzenleri ile bölge polis kontrol noktasının hemen yanı başında arkadaşları ile oyun oynamaya başladı.
Saat 13.oo sularında oyun oynayan Sibel, Azat, Fırat ve kuzenleri olan Velat ve İsmail tüm oyun oynadıkları alanından mahalleye doğru yürümeye başladı ve akabinde bir patlama sesi geldi. İsmail Şedal ve Velat Şedal olay yerinde, Sibel Şedal ise kaldırıldığı Yüksekova devlet hastanesinde hayatlarını kaybettiler Olay yerine toplanan mahalleli çocukların kontrol noktasına ait bir bombayı bulduklarını ve akabinde bu bombanın patlaması ile 2 çocuğun hayatını kaybettiğini ileri sürdü. Büyük tartışmaların yaşandığı olay yerine 2 saat boyunca ambulansın girişine izin verilmedi. Ağır yaralı çocuklar ambulansın engellenmesi ile bir pickup aracın kasasına konularak hastaneye götürüldü. 1 gün sonra cenazeler ailelere teslim edildi. Sibel Şedal ve Velat Şedal ve İsmail Şedal Yüksekova da defnedildi. Dönemin valisi aile ile iletişim kurarak çocukların henüz küçük olduğu bahisle şikayetçi olmamaları konusunda ailelere bildirimde bulundu. Şedal Ailesinin ısrarlı hak arama mücadelesi Yüksekova savcılığının vermiş olduğu kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile sekteye uğratıldı.
Bombanın türü, menşesi, zimmet durumunun hangi kolluk görevlisine ait olduğu hiçbir zaman açıklanmadı. Yapılan tüm başvurular ret edildi. Yargı erki Çocukların yaşam haklarının ihlal edildiği bahisle tazminat yoluna gitti. Sibel Şedal’ın akıbeti yargı eli ile faili meçhul bırakıldı. Çocukların yaşam haklarının böyle basite indirgemek ve ortadaki ağır hak ihlalini görmezden gelip sürekli olarak sorumluların açığa çıkmasını engellemek bir gelenek haline geldi. 7 yaşında ki bir çocuğun katledilmesi olayında faillerin korunduğunu ve davaların sekteye uğratıldığını tüm kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz. Sibel Şedal’ın akıbetini sormaktan ve hak arama mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Son kaybımızın akıbeti ortaya çıkana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz"
Açıklamanın ardından 1 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.