İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, “Türkiye Hapishanelerinde Hak İzleme Raporunu” derneğin genel merkezinde yaptığı basın toplantısı ile açıkladı. Toplantıya İHD Genel Başkanı Eren Keskin de katıldı. Raporu ise İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen paylaştı.
2 BİN 572 ÇOCUK CEZAEVİNDE
2022’de açılan 22 yeni cezaevi ile Türkiye’de toplamda 407 cezaevinin bulunduğunu ve bu cezaevlerinin kapasitesinin 296 bin olduğunu ayrıca bu yıl için de 20 cezaevinin açılmasının planladığı belirtilen raporda, bu durum ile AKP’nin halkı hapsetme üzerine bir gelecek tahayyülü içinde olduğunu ifade edildi.
RELATED VİDEO
Play Video
Raporda, tutuklu sayısının her gün arttığını, Adalet Bakanlığı’nın Aralık 2022 itibari ile açıkladığı verilere göre 336 bin 315 tutuklu ve hükümlü olduğunu ancak 3 Temmuz itibari ile bu sayının 360 bin 772 kişiye çıktığı belirtilen raporda, bu sayının üçte ikisinin kapalı cezaevlerinde kaldığı kaydedildi. Raporda, 2 bin 572 kişinin çocuk olduğu ve 65 yaş üstü sayının ise 6 bin 223 olduğu kaydedildi.
BİR YILDA 11 BİNE YAKIN HAK İHLALİ
Raporda, 58 ilde bulunan 153 cezaevinden yapılan başvurular yer aldı. Raporda, bu başvurular kapsamında en az 10 bin 789 ihlalin yaşandığını yer verildi. Sağlık hakkı kapsamında yaşanan ihlallere yer verilen raporda, en az 2 bin 439 ihlalin yaşandığının altı çizildi. Raporda, tutukluların kalabalık koğuşlarda tutulduğu için hijyenik bir ortamın olmadığı, hastane sevkleri sırasında tek kişilik nakil araçlarının kullanıldığını ve bu durumun insanlık onuru ile çeliştiği ifade edildi. Sevk sırasında hasta tutukluların temel ihtiyaçlarının karşılanmadığı ayrıca bu sevkler sırasında ağız içi arama uygulamasının yapıldığı belirtilen raporda, çoğu zaman tutukluların revir hakkının engellendiği ya da hastane sevklerinin aylarca bekletildiğine de işaret edildi.
TEMİZ SUYA VE YEMEĞE ERİŞİM SIKINTISI
Raporda, “Ayrıca kelepçeli muayene dayatması ve hasta-doktor mahremiyetini yok sayan muayene odasına jandarma ve infaz koruma memurlarının girmesi de sağlık hakkı ihlali oluşturmaktadır. Koğuş ve hücrelerin yeterince ısıtılmaması ve yeterince havalandırılmaması, mahpusların gün ışığından yeterince faydalanamaması, temiz suya ve sıcak suya erişim imkanlarının kısıtlanması, diyet yemeklerinin tedarik edilmemesi de sorun alanlarını oluşturmaktadır. Yapılan başvurularda iaşe bedellerinin yetersiz olması, yemeklerin besleyici olmaması, miktarının az olmasına ilişkin iddialar bulunmaktadır. Yine yapılan başvurularda yemeklerin içinden yabancı madde çıktığı (kıl, tırnak, kurt vb.) çıktığı aktarılmıştır. Mahpuslar temiz suya ve sıcak suya erişim ile ilgili sorunlar yaşamaktadır. İçme suyuna ancak ücretli olarak erişim sağlanabiliyor. Kullanım temiz su ve sıcak su ise mahpus sayıları gözetilmeden ve yetersiz bir biçimde veriliyor ve ayrıca kota uygulanıyor” denildi.
ENGELLİ TUTUKLULAR TEK KİŞİLİK HÜCREDE
Hasta tutukluların tahliye edilmediği yanı sıra Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) siyasi kararlarla tahliyenin önünü açmadığı, verilen “cezaevinde kalamaz” raporlarının da “güvenlik” gerekçesi ile uygulanmadığı ve bu nedenle hasta tutukluların yaşamını yitirdiği belirtilen raporda, tutukluların derhal serbest bırakılması gerektiği kaydedildi. Hasta tutuklulara ortopedik yatak ve temiz nevresim ile battaniye verilmediği belirtilen raporda, engelli olan tutukluların tek kişilik hücrelerde de tutulduğuna dikkat çekildi. Bu bağlamda en az 7 ihlalin yaşandığı kaydedildi. Raporda, engelli tutukluların en az 31 ihlal yaşadığı, revir ve hastane sevki sırasında ise kelepçelerin açılmamasına dair en az 48 ihlalin yaşandığı kaydedildi. Raporda, Şakran Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan C.A adlı tutuklunun hastanede yatağa kelepçelendiğine de yer verildi.
HER ADIMDA İHLAL
Tutukların diş tedavilerinin yapılmadığı, diyet yemeklerinin verilmediği, tutuklulara tedavi için geçici ilaçlar verildiği, hastaneye kaldırılan tutukluların ailelerine haber verilmediği ve götürüldükleri hastanenin odalarının da hijyenik olmadığı, ayrıca hastanede tutukluların ırkçı ve ayrımcı uygulamalara da maruz kaldığı altı çizilen raporda, S Tipi Cezaevlerinde bulunan tutukluların yıkadıkları çamaşırlarını havalandırmaya asma haklarının da engellendiği ve bu nedenle tutukluların akciğer ve romatizma rahatsızlıkları yaşadığı kaydedildi. Bu bağlamda en az dört ihlalin yaşandığını ifade edildi. Raporda, havalandırma kapılarının geç açılıp erken kapanmasına dair ise en az 109 ihlalin yaşandığı kaydedildi. Raporda, beslenme hakkı kapsamında ise 505 ihlal yaşandığı vurgulandı.
81 TUTUKLU ÖLDÜ
Raporda, yaşam hakkının da korunmadığı ve yıl içinde en az 81 tutuklunun öldüğü vurgulandı. Bu tutuklular arasında bulunan 6 kişinin ise ölümün kıyısına geldikten sonra tahliye edildiği ve kısa bir süre sonra öldüğü, 25 tutuklunun ölümünün şüpheli olduğu ve bir tutuklunun ise ölüm nedeninin açıklanmadığı kaydedilen raporda, 19 tutuklunun intihar ettiğinin iddia edildiği ve bu ikisinin ise çocuk olduğu belirtildi. Raporda, bu durumların yaşanan ihlallerin sonucu olduğu altı çizildi. Yanı sıra en az 10 tutuklunun da intihar edeceğine dair başvuruda bulunduğu yer aldı.
AÇLIK GREVLERİ
Raporda, tutukluların bu ihlallerin son bulması için açlık grevine girdiği ve çeşitli protesto yöntemlerini izlediği de yer aldı. Raporda yer alana bilgiye göre yıl içinde en az 33 cezaevinde en az 234 tutuklu, açlık grevi eylemi düzenledi. Raporda, tutukluların ihlallerin son bulması için yaşamını ortaya koymak zorunda kaldığını ve bunun temel sorumlusunun ise ülkeyi yönetenler olduğu belirtildi.
DARP, TEHDİT, İŞKENCE…
Raporda, işkence ve kötü muamele ile onur kırıcı uygumalar nedeniyle yaşanan ihlallere de yer verildi. Bu uygulamaların Anayasa ve Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası sözleşmelere göre suç olduğu ancak yine de uygulandığı belirtilerek, cezaevlerinde bu bağlamda darp, tehdit, hakaret, çıplak arama, ağız içi arama, ayakta sayım, telefonda tekmil, askeri nizam, tek sıra yürütme, havalandırma hakkının engellenmesi, ajanlık dayatması, kameraların yaşam alanlarını görmesi ve baskın ile aramalar aynı sıra çok sayıda suç sayılan uygulamanın yaşandığı belirtildi. Raporda yanı sıra bu ihlaller arasında en az 187 çıplak arama olduğu kaydedildi. Yanı sıra ziyaretçilerin de çıplak arandığı vurgulanan raporda, en az 47 kadın ziyaretçinin çıplak aramaya maruz kaldığı dile getirildi.
FARKLI GÖRÜŞTEKİ MAHPUSLAR AYNI KOĞUŞTA TUTULUYOR
Raporda, bu bağlamda şu ihlallere de yer verildi: “Farklı siyasi görüşteki mahpusların aynı koğuşta tutulması 7 ihlal; farklı siyasi görüşteki mahpusların koğuşlarının aynı koridorda olması 53 ihlal; IŞİD ve adlilerle aynı koridorda tutulma 1 ihlal; koğuşa geçme talebinin kabul edilmemesi 7 ihlal; koğuşların birbirinden uzak yerlere yerleştirilmeleri 57 ihlal; siyasi mahpusların kaldığı koğuşların, adli ve diğer dosyalardan olanların bulunduğu koğuşlar arasına konulması 6 ihlal; oda değişim taleplerinin kabul edilmemesi 154 ihlal; odaların birbirinden uzak tutulması 1 ihlal; mahpusların talebi olmadan odaların değiştirilmesi 68 ihlal; tek kişilik yerde kalma talebinin karşılanmaması 4 ihlal; tekli odalarda tutulma 74 ihlal; tekli odalarda tutulma (S Tipleri ve Yüksek Güvenlikli) 127 ihlal ve üstü Kafesli odalarda tutulma 28 ihlal yaşandı.”
KÜRTÇE MEKTUPLARA VE KİTAPLARA İZİN VERİLMİYOR
Raporda, en az 4 kişinin de ajanlık dayatmasına maruz kaldığı ve en az 79 tutuklunun da kameralara dair yaşanan ihlalin son bulması için başvuruda bulunduğu belirtildi. Raporda, tutukluların tutulduğu yerlere yapılan baskınlar nedeniyle en az 148 ihlal ve bu baskınlarda eşyaların dağıtılmasına dair ise en az 247 başvurunun olduğuna dikkat çekilerek, ayrımcı uygulamalara ilişkin ise 66 başvurunun yapıldığı ifade edildi. Raporda, Kürtçe mektupların gönderilmediği veya verilmediği, iç postaların engellendiği ve Türkçe bilmeyen tutukluların ise bu konudaki tüm haklarının engellendiğine yer verildi. Bu başlık altında ise en az bin 4 ihlalin yaşandığı kaydedildi.
Bilgi edinme hakkı kapsamında yaşanan ihlallere de yer verildi. Bu kapsamda 359 gazete verilmemesi nedeniyle ihlalin yaşandığı, hediye gelen kitapların verilmemesine dair ise 1, kitap kotası konusunda, 299, kota nedeniyle kitapların toplatılması 59, yasaklı kitap konusunda ise 6 ihlalin yaşandığı kaydedildi. Raporda, Kürtçe kitap veya dergilerin verilmemesine dair 125 ihlalin yaşandığı dile getirildi. Raporda, radyoların verilmemesine dair 71, toplatılmasına dair 42, süreli yayınların verilmemesine dair 28 ve TV kısıtlanmasına dair ise 161 bir ihlalin yaşandığı dile getirildi.
İHLALLERE İTİRAZA SONRASI DİSİPLİN CEZASI
İhlallerin son bulması için tutukluların yaptığı başvurular nedeniyle disiplin soruşturmaların başlatıldığını ve cezaların verildiği belirtilen raporda, bu kapsamda ise en az 251 ihlalin tespit edildiği ifade edildi. Bu nedenden ötür en az 178 tutuklunun hücreye atıldığı, 2 tutuklunun ise süngerli odaya atıldığı kaydedildi. Raporda, görüş hakkının da engellendiğin kaydedildi. Bu kapsamda en az 455 ihlalin yaşandığını kaydedildi. Sevk ve sürgüne dair yaşanan ihlallere de yer verilen raporda, 687 sürgünün yaşandığı, 152 sevk talebinin karşılanmadığı, sevk sırasında eşyaların gönderilmemesine dair ihlallere de yer verildi. Raporda, kıyafet kısıtlaması veya kargoların verilmemesine dair ise en az 278 ihlalin tespit edildiğine yer verildi. Yıl içinde en az 146 dilekçe hakkın da engellendiği belirtildi.
105 KİŞİ TAHLİYE EDİLMEDİ
Adil yargılama kapsamında da 129 ihlalin yaşandığı belirtilen raporda, eğitim hakkı, İdare ve Gözlem Kurulu’nun yol açtığı ihlallere de yer verildi. Bu kapsamda 193 başvuruya yer verildi. Yıl içinde en az 105 tutuklunun koşullu salıverilme hakkının engellendiği dile getirildi.
'İMRALI’NIN YANSIMASI'
Raporda, Türkiye’de 14 F; 19 Yüksek Güvenlikli Cezaevi ve 7 adet S Tipi cezaevinin bulunduğu ve en çok ihlallerin bu cezaevlerinde yaşandığı kaydedildi. Raporda, bu kapsamda şu ifadelere yer verildi: “İmralı tecridinin bir yansıması olarak açılan ve mahpusları izole eden F Tipi hapishanelerin uygulanmaya başlaması akabinde, bu tip hapishanelerin mahpusların fizyolojik ve psikolojik durumlarına olan olumsuz etkileri tartışılıyorken, yeni açılan Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishaneler ve S Tipi Kapalı Hapishaneler ile tecrit sistemi daha da ağırlaştırılmıştır. Daha önce kalabalık olarak tutuldukları hapishanelerden sevk edilen mahpusları, bu cezaevlerinde tek başlarına tutulmakta ve bulundukları koğuşun havalandırması olmadığından günde 1 saat ayrı bir yerde bulunan havalandırma bölümüne götürülmektedir. Bu uygulama ile mahpusların ruh ve bedensel sağlıkları olumsuz etkilenmektedir. S tiplerinde de ağır tecrit koşullarında yaşam hakkı ihlalleri meydana gelmektedir.
TEK KİŞİLİK YERDE TUTULUYORLAR
Mahpuslar her hapishanede farklı olmakla birlikte günde 1 ya da 1,5 saat havalandırma hakkından yararlandırılmaktadırlar. Geri kalan 22-23 saati tek kişilik yerde kimse ile temas etmeden tutulmaktadırlar. Ereğli’de bir saat havalandırmaya çıkarıldıklarında tek sıra halinde ve duvar dibinden yürütme uygulamasına maruz kalmışlardır. Ayrıca mahpuslar spora çıkarıldıkları gün havalandırma haklarından yararlanamıyorlar. Mahpuslardan modülden dışarıya çıktıklarında ayakkabılarının çıkarılması istenmekte, görüşe ve spora çıkarıldıklarında tamamen askeri düzende tek sıra halinde yürümeleri istenmektedir. İnfaz koruma memurlarının askeri nizamda yürümeyi dayatmaları nedeniyle sürekli tartışmalar yaşanmaktadır. Yüksek Güvenlikli ve S Tipi Kapalı hapishanelerde idarenin inisiyatifine bağlı olarak açık görüşler 30 dakika ile 1 saat arasında yaptırılmaktadır.”
HABER ALAMAMA HALİNE DİKKAT ÇEKİLDİ
Raporda, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 7 Ağustos 2019’dan beri avukatları ile görüştürülmediği ve 29 aydır hiçbir şekilde kendisinden haber alınamadığı, görüşme başvurularına olumlu ya da olumsuz herhangi bir geri dönüş yapılmadığı ve son olarak ise 18 Temmuz’da yeni bir disiplin cezası verilerek, görüşme halinin önüne geçildiği kaydedildi. Raporda, LGBT+ bireylerden de 8 ihlal başvurusu alındığı kaydedildi. Bireylerin kadınların bulunduğu koğuşlara konulmadığı ve tek tutulduğu belirtildi. Raporda, bireylerin erkek cezaevi uygulamalarına maruz kaldığını belirtildi. Raporda, birçok konuda yer alan ihlallere dair başvurulara yer verildi.
Raporda, bu durumların büyük bir tecrit durumunu ortaya çıkardığını ve derhal son bulunması için çağrıda bulunuldu. (MA)