Adalet Bakanlığı’nın Van’da 'göl manzaralı' olarak tanıttığı 90 milyon lira maliyetli cezaevinin yapımına devam ediliyor. Hali hazırda Van’da M, T ve F Tipi olarak üç cezaevi bulunuyor. Bunun dışında Gürpınar ve Erciş ilçelerinde de açık cezaevleri var. Kitap kısıtlaması 10 ile sınırlı tutulan cezaevlerinde ayrıca keyfi olarak görüş ve mektup yasaklarının da olduğuna dair haberler bugüne kadar çok kez basında yer aldı.
İHD Van Şubesi ekim ayında yaptığı bir basın toplantısında son 9 ayda Van’da yaşanan hak ihlallerini açıklamıştı. Raporda, kentte yaşanan bin 721 hak ihlali, sınırda yaşanan göçmen ölümleri, kadına yönelik saldırı, HDP’lilere ve cezaevlerinde bulunan siyasi tutuklulara karşı tutumlar ayrıntılı olarak yer almıştı. Cezaevlerine yönelik hak ihlallerinde 'Tecrit ve izolasyon, aile görüşlerindeki kısıtlamalar, haberleşme, hastane ve revire çıkarılmama, kimi gazete ve gönderilen kitapların kısıtlanması’ gibi uygulamaların olduğuna dikkat çekilmişti.
Sık sık hak ihlalleriyle gündeme gelen cezaevlerinin durumunu görüştüğümüz İnsan Hakları Derneği Van Şube Başkanı Murat Melet, “Van’da özel cezaevi politikaları uygulanıyor. Bilinçli olarak atanan cezaevi müdürleri, infaz koruma memurları Van’ın özel olarak seçildiğinin göstergesi” şeklinde konuştu.
‘DEVLETİN VAN’LA İLGİLİ ALDIĞI ÖZEL GÜVENLİK POLİTİKALARI VAR’
“Türkiye hapishaneler ülkesi” diyerek sözlerine başlayan Melet, 1 buçuk milyon nüfusu olan bir şehrin ekonomik sorunları varken 90 milyon lira maliyeti olan bir cezaevinin yapılmasının özel bir politika olarak okuduğunu söyleyerek, “Özelde Van seçiliyorsa elbette aklımıza Van’ın stratejik bir alan olarak belirlendiği geliyor. Yine Van’ın sınır il olması da ciddi faktör. Van’da Vanlılar dışında herkes yaşıyor. Kozmopolit bir şehir burası. Demokratik bir gelişmeyi, bir adımın ya da eylem ve etkinliğin Van’ın diğer şehirlerini de yansıyacağını herkes biliyor, devlet biliyor”
‘KİTAP SINIRLANDIRISLMASI PSİKOLOJİK ŞİDDETTİR’
Van cezaevlerinde bulunan siyasi tutuklular İHD ve avukat görüşmelerinde sık sık kitap, mektup ve görüş sınırlandırılmalarının getirildiğini bildiriyorlar. Melet ilk olarak muhalefetin cezaevlerine dönük sessiz kaldığını belirterek, “Sürekli gündeme geliyor bu hak ihlali. Peki neden önemlidir bu kitaplar? Kimse bunu sorgulamıyor. Dört duvar arasında bulunan bir insanın elinden görüş, kitap, dergi, mektup gibi bir hakkın alınması demek psikolojik şiddet yöntemidir. Dışarıdan bakan birisi için bu durum çok dikkat çekmiyor olabilir ama yıllardır içeride bulunan bir tutsağın yapabileceği şey kitap okumaktır, imkanları kısıtlı olan birisinin elinden kitabını almak işkencedir” ifadeşerini kullandı.
‘VAN’A ATANAN MÜDÜRLER ÖZEL BELİRLENİYOR; MİKAİL MATMAH GİBİ’
Van'daki uygulamaların diğer cezaevlerine göre farklılıkları olduğunu ifade eden Melet, “Örneğin, Van T Tipi Cezaevi'nde Mikail Matmah diye bir müdür vardı. ‘Ben sizin ikinci Esad Oktay’ınızım’ demişti. Bu aslında başlı başına söz ettiğiniz farklılığı özetliyor. 80'lerde bölge insanının Esad Oktay’dan ne çektiğini biliyoruz. Van özelinde böyle bir müdürün tekrardan yeniden tarihi canlı tutulması, algı yaratması öylesine bir durum değil” şeklinde konuştu.
Melet, Van’daki cezaevlerine gönderilen görevlilerin daha önceki görevlerinin asker ya da polis olduğunu vurgulayarak özel olarak bu kişilerin seçildiklerini, Van’ın bu anlamda pilot bir şehir olduğunu söyledi.