Peygamber efendimiz Uhud savaşında düşmanın arkadan saldırısını ve Medine’ye girmelerini engellemek için sol tarafında bulunan tepeye okçuları yerleştirir ve bu okçulara “her ne olursa olsun yerinizi terk etmeyin” der.
Savaşta Müslümanların galip geldiğini gören okçular tepesinde ki ashabın ganimetten pay edinme adına yerlerini terk etmesiyle arkadan dolanan düşman arasında sıkışan Müslümanlar nice şehitler verdi.
Bu gün de kısacık dünya rahatı için zaman zaman nefsimizin zorlamasıyla zayıflayan imanımız, okçular tepesinde ki akıbeti bizlere yaşatmaktadır.
Kimimiz akademik kariyerimizi yükseltme,
Kimimiz rahata kavuşma adına, makam değiştirme,
Kimimiz biraz daha fazla tatil, biraz daha gelir getirme,
Kimimiz şan, şöhret, nam adına yücelme,
Kimimiz bir şeylerin arkasına sığınma,
Kimimiz…
Evimizin ufak bir eksikliğini gördük mü yapana ya da yaptırana kadar uykusuzluk moduna girer, hop oturup hop kalkan bir hallere gireriz de mukaddes camilerimizin nice nice eksiklerini gördüğümüz, bildiğimiz halde neden es geçiyoruz?
Neden hep “başkası yapsın, başkası düşünsün, başkası kahrını çeksin” deriz. Ama şahsi işlerimize başkasını katmaz, üstünde titizlikle dururuz.
Camilerin kırılan musluğuna eğilsek,
Fayanslarına bir su döksek,
Abdesthanelerini kontrol etsek,
Cami içinde ki sinek leşlerini alsak,
Halılarını evimizin halıları gibi kusursuz, kırışsız sersek,
Girişinde ki kar kütlesinden yol açsak,
Camilerin iç, dış bakımlarına önem versek; şanımız, namımız mı düşer, adımız mı küçülür, ütümüz mü bozulur?...
Merkezi noktada teravihlere kapalı, kapısı cumadan cumaya ancak açılan, camilerimizden soğuttuğumuz çocuk, kadın, gençlerle hangi bayram namazını kılacağız?
Mescidin duvarına kerpiç taşıyan efendimizden daha mı kıymetliyiz ki maddi manevi gücümüz nispetinde camilerin hizmetlerinden kaçıyoruz?
Kimsenin katılmadığı namaza dahi, camide saf yaptığı ibriklere namaz kıldırtan nesillerden geliyoruz.
Ne oldu da imamlara âşık, bu makama maşuk, imamları her daim önder, lider, rehber, öncü gören kendi özümüze, neslimize Cuma imamları, maaş imamları dedirtiyoruz.
Yazık ki ne yazık!
Camilerin adeta demirbaşı olmuş, İslami çizgide daha fazla ganimet, nam, şan adına değil, hizmet adına hareket eden, saç sakal aklaştıran, bel büken kıymetli imamlarımızı tenzih ederiz.
İmamların tökezlenmesini arzulayanları Allah ıslah etsin.
Müslümanın başının eğilmesine de öncülük eden imamlarımıza da Allah dirayet versin…
Selam ve dua ile…