Son düzenlemelerden sonra yüzde 8 olan KDV oranının yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV oranının yüzde 20’ye yükselmesiyle genel bütçe gelirlerinin büyük bir kısmının vergilerden toplandığının altını çizen Vergi Uzmanı Ulaş İke, “Toplumun büyük bir kısmı ödediği vergilerden habersiz. Bu durumu kamu maliyesinde 'mali anestezi' olarak tanımlıyoruz. Toplumun ödediği vergilerden habersiz olması, vergi yükü gerçeğinin arka sıralara atılmasına neden oluyor” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın yayınladığı “Merkez Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri ve Beklentiler” raporuna göre son altı ayda toplanan KDV (Katma Değer Vergisi) yüzde 63, ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) ise yüzde 96 oranında arttı.

'VERGİ YÜKÜ FARK EDİLMİYOR'
DHA'ya konuşan İke, toplumun büyük bir kısmının ödediği vergilerden habersiz olduğunun altını çizerek şu açıklamayı yaptı:

“Gelişmekte olan ülkeleri incelediğimizde buralarda tüketim üzerinden alınan vergilerin öne çıktığını görüyoruz. Ancak toplumun ödediği vergilerden habersiz olması, vergi yükü gerçeğinin arka sıralara atılmasına neden oluyor. Bu durumu kamu maliyesinde 'mali anestezi' olarak tanımlıyoruz. Mali anestezi, bireylerin mal ve hizmet satın alırlarken fiyatın içerisinde gizlenmiş olan vergiyi ödediklerinin farkında olmaması durumudur. KDV’yi ele alacak olursak, satın alınan bir ürünün vergisi fiyat içerisine gizlendiğinden dolayı ne kadar bir yük oluştuğunun farkındalığı oluşmuyor. Satın alınan ürünün fiyatı ayrı, KDV yükü ayrıca tahsil edilmiş olsaydı, ödediğimiz vergileri unutmamız çok da mümkün olmayacaktı, farkındalığımız daha yüksek olacaktı. Türkiye’de dolaylı vergilerin, vergi gelirleri içerisindeki payının arttığı, dolayısıyla tam bir vergi adaletinin sağlanamadığı gerçeği ortaya çıkıyor. Bu durumun sonucu olarak gelir dağılımındaki olumsuzluklar da bundan payına düşeni alıyor.”

Gelir miktarı gözetilmeksizin herkesin ödemesi gereken dolaylı vergilerin, düşük gelirli bireylerin üzerinde adeta bir yük olarak kaldığını dile getiren İke, “Bu durum farklı gelir grubundaki bireyler arasındaki adaletsizlik sorununu daha da derinleştiriyor. Düşük gelirli bireyler, yüksek vergi yükü nedeniyle daha fazla mali zorluklarla karşılaşabiliyor. Bu aşamada düşük gelirli bireyler, gelirlerinin önemli bir kısmını vergilere harcamak zorunda kalıyor” ifadelerini kullandı.

Atalay'dan bütçe mesajı: Ülkeyi paraperestlere kaptırmayacağız Atalay'dan bütçe mesajı: Ülkeyi paraperestlere kaptırmayacağız

'GELİR AZALDIKÇA VERGİ YÜKÜ ARTIYOR'
Dolaylı vergilerin, bireylerin gelir düzeylerinin dikkate alınmadan üretim, tüketim gibi ekonomik olaylara dayanan vergiler olduğunu da vurgulayan İke, “Dolaylı vergiler, bireylerin gelir düzeyleri gözetilmeksizin alının vergilerdir. Irkı, dini, cinsiyeti, gelir durumu, evli ya da bekar olması mülteci ya da göçmen olması gibi herhangi bir özel muamele söz konusu değildir. Verginin oluşmasına sebebiyet veren herkes, verginin mükellefi konumundadır. Türkiye’de 1985’te uygulamaya giren KDV, 2002 yılında uygulamaya giren ÖTV dolaylı vergilere örnek olarak verilebilir. Tüketim harcamaları üzerinden alınan vergilerde, her birey aynı miktarda vergi ödediğinden dolayı, üst gelir grubuna mensup bireyler, gelirlerinin daha az bir kısmıyla vergilerini öderler. Bu noktada mükelleflerin gelirleri azaldıkça, vergi yükleri daha da artar” diye konuştu. GazeteDUVAR