Malm, Kur’an’ı yakan Selwan Momika’nın “Irak’ın bir ürünü” olduğu vurgusu yaparak Irak’ın İsveç’le ilişkilerini kesmesini ‘sert bir tavır’ olarak adlandırdı ve kitapların yakılmalarını doğru bulmadığını belirtti.
İsveçli parlamenter ayrıca İsveç’in Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne her sene büyük miktarda yardımda bulunduğunu dile getirdi ve Irak ile sorun yaşanmasını istemediklerini söyledi.
Son yaşanan gelişmeleri değerlendiren Malm, “Irak, İsveç ile diplomatik ilişkilerini keserse, Kürdistan ile İsveç ilişkileri de kesilecek demektir” tespitinde bulundu.
Malm, Kürdistan Bölgesi ile İsveç ilişkilerine dair “Bağdat ile ilişkilerimizde sorun yaşasak bile Erbil ile iyi ilişkilerimizi sürdürebiliriz. Umarım bunu yapabiliriz, çünkü bana göre Irak'ın kuzeyi, Kürdistan Bölgesi pratiktir. Her zaman yapıcı bir ortak oldu” değerlendirmesini yaptı.
Rûdaw Muhabiri Ala Şali’nin İsveçli parlamenter Malm ile röportajı şu şekilde:
Rûdaw: Bu röportaj için çok teşekkür ederiz. İlk sorumu, Irak ve İsveç arasındaki ilişkilere ilişkin sormak istiyorum. İki ülke arasındaki gerilimin nedeni nedir?
Fredrik Malm: Her şeyden önce, İsveç’te kutsal kitabı yakmak isteyen bazı kişiler, polisten izin alıyorlar. Yasal olarak bir gösteri düzenlemeden önce izin almaları gerekir. Şüphesiz bu ırkçılıktır, art niyetliliktir ve yabancıları zor duruma sokmaktadır. Bu kişiler İsveçli değiller. Irak büyükelçiliği önünde Kuran’ı yakan kişi Iraklı. Qerekuşlu Süryani bir Hristiyan. Ancak, İsveç yasalarına göre bu eylem yasal. Ben şahsen bu tür eylemleri karıştırıcı buluyorum ve olumlu bir sonuç elde edileceğine inanmıyorum. Ancak, Irak hükümetinin açıklamasına şaşırdım. Çok sertti. Bizimle tüm diplomatik ilişkilerini kestiler. Büyükelçimizi kovdular. Büyükelçiliğimiz ateşe verildi. Onlar olaya başka bir açıdan bakıyorlar. Ericsson’un Irak’taki lisansını iptal ettiler. Irak ve İsveç ilişkilerde, yardımlaşma ve işbirliği alanlarında bu tür yaklaşımların iki ülke açısından ciddi bir pürüz olarak görmekteyim.
Rûdaw: Kur’an-ı Kerim’i yakan Selman Momika gibi kişilerin eylemlerini önleyemez misiniz?
Fredrik Malm: Elbette, bunun için bu eylemin yasal olmadığını söyleyecek bir kanun olması gerekiyor. Her ne kadar tüm yönlerine katılmasam da, İsveç'te bir ifade özgürlüğümüz var. Kur’an veya İncil ya da başka bir kutsal kitabın yakılmasını doğru bulmuyorum. Ancak, aynı zamanda Irak hükümetinin tepkisi de uluslararası standartlara uygun değil. Aslında bu kişi, Irak Cumhuriyeti'nin bir ürünüdür. Irak’ta doğmuş. Haşdi Şabi güçleri bünyesindeki İmam Ali Taburu milislerinin bir üyesi. Zihniyet ve yaşam tarzı açısından İsveçli değil. O Iraklı, dolayısıyla Irak siyasetinin bir sonucu. Bence Irak bu durumda üzerine düşen sorumluluğu almalı.
Rûdaw: Irak ve birçok Müslüman ülke Kur’an ve ulusal bayrakları yakmanın ifade özgürlüğü ile ilgisi olmadığını söylüyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Fredrik Malm: Hayır, ne kadar ifade özgürlüğüne sahip oldukları ülkeden ülkeye değişir. Örneğin İsveç'te yüzbinlerce Iraklı yaşıyor, tersi söz konusu değil. İnsanlar İsveç'ten ayrılıp Irak'ta yaşamayı tercih etmiyor. Ama, Irak'tan ayrılıp İsveç'te yaşamaya geliyorlar. Bizim kendimize ait bir toplumumuz var. İfade özgürlüğümüz var. Demokrasimiz var. Ancak yine de, yabancıların tacizine ve tüm kutsal kitapların yakılmasına yönelik ırkçı eylemlere tamamen karşıyım. Bu nedenle cevap asla başka bir ülkenin büyükelçiliğine gidip onu yakmak olmamalıdır. Irak bu konuda sorumlu. Ülkesindeki diplomatik temsilcilerin korunmasından sorumludur. Biz de burada, Stockholm'deki Irak Büyükelçiliği'ni korumakla sorumluyuz. Ancak Irak, büyükelçilik binamızın korunmasından da sorumludur. Şimdi bana sorarsanız, Irak yeni binanın parasını ödemeli ki İsveç olarak Irak'ta yeni bir büyükelçilik inşa edebilelim. Biz ödeme yapmak zorunda değiliz. Büyükelçiliğimizi biz yakmadık. Onlar yaktılar.
Rûdaw: Kur’an'ın yakılması gibi olayların bir daha yaşanmaması için anayasayı değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
Fredrik Malm: Bu oldukça karmaşık, çünkü İsveç'te anayasayı değiştirmek istiyorsanız iki karara ihtiyacınız var: Birincisi, seçim yapılması gerekir. İkincisi; mesela kutsal kitapların yakılmasını yasaklamak ve bu durumu değiştirmek için anayasamızı değiştirmemiz gerekirse, bunun için en az 5-6 yıl gerekir. Dolayısıyla bunun bir seçenek olduğunu düşünmüyorum. Belki de insanların bu kitapları camilerin ve elçiliklerin önünde yakmasına izin verilmese daha iyi olur. Başka bir yerde, ormanda veya garajda yakabilirler. Ancak bunu cami, sinagog veya kilise gibi mukaddes yerlerin önünde yapmamalıdırlar. Çünkü bu çok saldırgan ve ırkçı bir hareket olur. İsveç çok kültürlü bir toplumdur. Müslüman bir topluluğumuz var ve çoğumuz Hristiyanız. Hindular, Budistler ve Yahudiler gibi farklı azınlıklarımız var. Bu toplum çok kültürlü bir toplum ve birbirimize saygı duymalıyız.
Rûdaw: Sizce bu tür olaylar ülkelerle, özellikle çoğunluğu Müslüman olan ülkelerle ilişkilerinizi zedelemiyor mu?
Fredrik Malm : Evet, öyle oluyor. Ancak aynı zamanda İsveç, Irak'a her yıl dış yardım olarak yüz milyonlarca kron veriyor. Aynı zamanda Irak ordusu ve Peşmerge güçlerine askeri eğitim desteği sağlıyoruz. Yıllardır Iraklı mültecilere ev sahipliği yapıyoruz. Irak'a yardım etmek için çok şey yaptık. Irak hükümeti asla minnettar kalmaz, büyükelçimizi sınır dışı eder, İsveç şirketlerinin Irak'ta çalışmasına izin vermediğini söylerse... Peki, durum buysa, o vakit dış yardımları kesebiliriz. Bunu istemiyorum. Ben sadece Irak'la iyi bir ilişki istiyorum, ki böylece merkezi hükümet ile Kürdistan Bölgesi Hükümeti'nin gelişmesine ve büyümesine yardımcı olabilelim. Bunun için çok şey yapabileceğimizi düşünüyorum. Ancak Irak ile ilişkilerimizde herhangi bir sorun olmasını istemiyoruz. Bu nedenle Irak'tan gelen bu çok sert ve yıkıcı tepki beni biraz şaşırttı.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi ile ilişkileriniz nasıl?
Fredrik Malm: İsveç'in Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerinin iyi olduğuna inanıyorum. İsveç'te Kürdistan Bölgesi Yönetimi'nin bir temsilcisi var. İsveç'teki Kürt topluluğu çok aktif ve canlı. Büyük bir topluluk. Bana göre, ileride Kürdistan Bölgesi Başbakanı ile sayın Başbakanımız arasında resmi bir görüşme gerçekleşecek. Bu ortaklıkların daha da geliştirebileceğimize inanıyorum. Örneğin İsveç, Kürdistan Bölgesi’nin tarım sektörünü yeni teknolojilerle gelişmesine yardımcı olabilir. Elbette işbirliğimizi güçlendirebileceğimiz başka alanlarımız da var. Ancak, şunu da söylemek gerekir ki Irak, İsveç ile diplomatik ilişkilerini keserse, Kürdistan ile İsveç ilişkileri de kesilecek demektir.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi’nin İsveç'teki temsilciliğini askıya alınmasına ilişkin ne söylersiniz?
Fredrik Malm: Bir yandan Irak'ın bir parçası olarak Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerimiz var, ancak aynı zamanda İsveç'in ayrı bir oluşum olarak Kürdistan ile ilişkiler kurabileceğine inanıyorum. Dolayısıyla Bağdat ile ilişkilerimizde sorun yaşasak bile Erbil ile iyi ilişkilerimizi sürdürebiliriz. Umarım bunu yapabiliriz, çünkü bana göre Irak'ın kuzeyi, Kürdistan Bölgesi pratiktir. Her zaman yapıcı bir ortak oldu. Kürdistan Bölgesi gördüğüm kadarıyla Batı dünyası, Avrupa, Amerika vb. değerlere her zaman açık olmuştur. Bu sebeple bu özelliğinin çok iyi olduğunu, bu durumun güvenlik ve kalkınmaya destek olacaktır diyorum.
Rûdaw: Kürdistan Bölgesi ile İsveç arasındaki ilişkileri yeniden başlatmasına yönelik bir planınız var mı?
Fredrik Malm: Aslında, umarım bunu yapabiliriz. Ayrıca İsveç'te parlamentoda Kürdistan Dostluk Grubu isimli bir grubumuz var. Örneğin, Halepçe Soykırımını her yıl anıyoruz. Kürt siyasi parti ve örgütleriyle birçok görüşmemiz oluyor. İsveç ve Kürdistan arasındaki ilişkilerin gelecekte daha da güçlenmesi ve derinleşmesini gerçekten umuyorum.
Rûdaw: İsveç Parlamentosu’ndan Irak ve Müslümanlara mesajınız nedir?
Fredrik Malm: Son günlerde Irak'ta gördüklerimizin, İsveç'in diplomatik temsilcisine yapılan saldırılar da dahil olmak üzere... Bütün bu olanlar sadece İsveç'le ilgili değil, Irak'ın iç siyasetiyle de ilgili bir konu. Irak, dini mezhepler ile dine dayalı siyasi partilerin, çok karmaşık ve kaotik siyasetine sahne olan bir ortama sahip. Irak'ın çalışmalarında, eylemlerinde bir toparlanma sağlaması ve siyasi süreci iyileştirmesi gerekir. Viyana Anlaşması gibi karşılıklı diplomatik ilişkiler çerçevesinde, uluslararası kararlara uygun bir şekilde sorumlu davranmalı. Ve bizimle ilişkilerini kesmemesi gerektiğine inanıyorum. Sonuçta İsveç bundan zarar gören tek taraf değil. Biz ayakları üzerinde duran, zengin ve müreffeh bir ülkeyiz. Kendimizi Irak ilişkilerine dayandırmış değiliz. Ama İsveç'te büyük bir Irak diasporamız var. Cenaze için Irak'a gitmek için, düğün için, belge istemek için, mülk alıp satmak için pasaport ihtiyaçları varsa, o zaman bir elçiliğe de ihtiyaçları var demektir. Irak'ta akrabaları var ve İsveç'e gelmek için vize almaları gerekiyor. Dolayısıyla bu sıradan insanların bürokrasi işlemleri için bir kuruma, NSA’ya (National Security Agency) ihtiyaçları var. Bu diplomatik ilişkiyi keserseniz, bu sadece burada yaşayan Iraklılara zarar verir. Bu yüzden bunun hiçbir şeye, hiçbir şekilde yardımcı olmayacağını görüyorum.
Rûdaw: Çok teşekkürler.
Fredrik Malm : Size de teşekkürler.