Başkent Erbil’de, Rûdaw Araştırmalar Merkezi’nin öncülüğünde ikincisi düzenlenen "Dönüm Noktaları ve Ortadoğu'nun Geleceği" konulu 2. Erbil Forumu devam ediyor.
Forumun “Türkiye'nin Yüzüncü Yılı: Osmanlı İmparatorluğu'ndan 100 Yıl Sonra” oturumunun konuğu ABD'nin IŞİD'e karşı uluslararası koalisyon eski temsilcisi ve Wilson Merkezi Ortadoğu Programı Başkanı James F. Jeffrey oldu.
Erbil Kürdistan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammed Şerif’in moderatörlüğünü yaptığı oturmda konuşan Jeffre, Türkiye’nin 100 yıl sonrasını değerlendirmek için “uygun isim olmadığını” belirterek ancak ABD ile Türkiye’nin dünyaya ve birbirlerine bakışını değerlendirebileceğini söyledi.
“Türkiye bölgede önemli bir aktör, ABD’nin önemli ve zor bir müttefikki” diyen Jeffrey, Türkiye’nin dış politikasını strateji, güç, konum ve defakto şeklinde dört başlıkta ele alabileceğini dile getirdi.
Yaklaşık 20 yıldır Türkiye ile çalıştığını dile getiren Jeffrey, Türkiye’nin coğrafik konumunu iyi değerlendirebilen bir ülke olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin bu dönemde Montrö Anlaşması’nı uygulayarak Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini engelleme stratejisi izlediğini belirten Jeffrey, “Bu önemli bir stratejiydi. Diğer yandan Türkiye’nin Balkanlar, Avrupa ülkeleri, Suriye ve Ortadoğu, yine de Asya ülkeleri ile ilişkileri var” dedi.
Jeffrey, Türkiye’nin ekonomik açıdan çok güçlü olmasa da askeri açıdan güçlü bir ülke olduğunu ve 1950’den beri güçlü bir demokrasiye sahip olduğunu belirtti.
"Türkiye sorunlarla ve bir ölçüde de düşmanla çevrili bir ülke”
James Jeffrey, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye sorunlarla ve bir ölçüde de düşmanla çevrili bir ülke. Bunlardan en büyük ikisi, hegemon olmaya özenen İran ve küresel hegemon olmaya özenen Rusya ki Türkiye'nin 1930'lar ve 1940'lar da dahil olmak üzere Ruslala 400 yıllık tecrübesi var. Tarihte bu iki taraf arasında bir çok defa savaşlar oldu. Türkiye ayrıca büyük zorluklarla karşı karşıya. Türkiye'deki Kürtlerin bir kısmıyla, PKK ile çatışma yaşadı. Bu artık daha çok Kuzey Irak ve Suriye için de bir sorun haline gelmeye başladı. Yine Yunanistan ile Ermenistan ile sorunları var. Kimilerine göre bunlar büyük sorunlar olmaya bilir ama Türkiye ülke ve kültür olarak 19. yüzyıl aklıyla düşünüyor. Yunanistan'ın Türkiye'nin en büyük limanının önündeki adaya asker konuşlandırmasından korkmamalı ama gelecekte başka bir güçle ittifak kurarak 19. yüzyılda olduğu gibi Türkiye'ye baskı yapmasından korkmalı. Türkiye bu konuların hepsi yüzünden sürekli endişe içerisinde.”
ABD’nin son 40 yıldır Türkiye ile işbirliği içinde olduğunu PKK’ye karşı mücadelede Ankara’ya destek verdiğini dile getiren Jeffrey, “Türkler bunu anlıyor ve inanıyor. Türkiye hala kuşatıldığını düşünüyor. ABD'nin kendilerine yeterince sempati duymadığını düşünüyor. Bunu anlamamız zor çünkü hiç onlarla aynı durumu yaşamadık” dedi.
Türkiye’nin Avrupa ile önemli ticari ilişkileri olduğunu vurgulayan James F. Jeffrey, “Türkiye için ekonomik ticari ilişkiler Avrupa Birliği ile çok önemli. Milyonlarca Türk Avrupa'da çalışıyor. Mesele koronavirüs aşısını geliştiren Avrupa’da yaşayan bir Türk. Dolayısıyla Türkiye Avrupa’ya daha yakın” diye konuştu.
Türkiye’nin hem NATO'nun bir üyesi hem de Avrupa'nın bir pazardaki önemli ittifakı olduğuna dikkati çeken Jeffrey, “Hiçbir ülke Türkiye gibi Ukrayna'ya destek olmadı. Türkiye bir yandan savaşta bir yandan Ukrayna'yı desteklerken diğer yanından Rusya ile ilişkilerin sürdüren bir ülke” yorumunu yaptı.
“Türkiye NATO üyeliğine kendisi karar vermeli”
Jeffrey, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alması, Suriye ve Arap ülkeleri ile izlediği politikalara ilişkin bir soruyu değerlendirdi.
Türkiye ile dış politikada bazı çelişkiler yaşadıklarını dile getiren Jeffrey, “Örneğin Türkiye’nin NATO üyeliğine biz değil, kendisi karar vermeli. Yine bizce Mısır’da Muhammed Mursi'yi desteklemesi büyük bir hataydı. Obama yönetimi de bu hatayı yaptı” diye konuştu.
James Jeffrey, "Türkiye'yi cezalandırmaya veya tehdit etmeye çalışırsak kendimizi aptal gibi gösteririz. Çünkü o zaman 'sorun yok' der ve yaptıklarına devam ederler" dedi.
1990’daki Soğuk Savaş'tan sonra Türkiye'nin paradigmada değişikliğine gittiğini belirten Jeffrey, "Soğuk Savaş'tan sonra ABD arkasında durmazsa Türkiye yalnız kalacaktı" ifadelerini kullandı.
Jeffrey, Türkiye’nin, Avrupa Birliği'ne entegreyi reddeden yaklaşımlarından çok incindiğini söyledi.
ABD’li deneyimli diplomat şunları söyledi:
“Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi üye yapamadığı konusunda çok şey duyduk kuşkusuz, bunun nedenlerinden biri de insanların Türkiye'yi çok fakir görmesiydi. Bu akıllıca bir şey değil. Bundan sonra Müslüman bir gücün Avrupa Birliği'ne üye olmak isteyip istemediği tartışılabilir ama en önemlisi, Avrupa Birliği çatışmadan nefret ediyor, savaştan nefret ediyor ve şimdi Ukrayna'ya askeri bir çözüm bulma konusunda başı belada. Şu anda NATO içinde bunun üzerinde çalışıyorlar.
Hepimizin bildiği gibi Türkiye’nin birkaç cepheden sorunlarla başı belada. Birkaç yıl önce Irak ve Suriye'nin çoğunu kontrol eden IŞİD vardı. Şimdi Rusya var, İran var. Ancak bunların Türkiye üzerinde gerçek bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Sadece Avrupa ile değil, ABD ile olan ilişkilerinde de bir etkisi oldığını düşünüyorum. Çünkü AB üyeliklerini en çok destekleyen bizdik.”
"Türkiye'nin Kürtlerle karmaşık bir ilişkisi var"
“Türkiye'deki Kürtler bölünmüş durumda” diyen Jeffrey, “Türkiye'nin de Kürtlerle karmaşık bir ilişkisi var. Erdoğan geçmiş dönemde yüzde 30 oranında Kürtlerden oy aldı. Bizim hem Türkiye hem de Kürtlere sempatimiz var” dedi.
HDP’yi kastederek, “Meclis’te üçüncü çoğunluğa sahip Kürt siyasi partisi, hala PKK'nin baskı altında. Geçtiğimiz günlerde Erdoğan'ın partisiyle anayasa değişiklikleri konusunda müzakere ettiler ancak, bu partiyle hala anlaşmazlıklar var” diye konuştu.
Jeffrey, “PKK'ye sempati duyan Kürtler ve muhafazakar ile Erdoğan'ın AK Partisine sempati duyan Kürtler arasında karmaşık bir ilişki. Bu durum son yıllarda değişti çünkü AK Parti, Erdoğan'ın eskiden iyi ilişkiler içinde olduğu Kuzey Irak Kürtleri de dahil olmak üzere Kürtlere karşı olumsuz bir görüşe sahip olan Milliyetçi Hareket Partisi ile ittifak kurdu” değerlendirmesinde bulundu.
James Jeffrey, buna rağmen AK Parti’nin MHP ile ittifak yapmasının Kürtlerle ilişkiler konusunda “sorunları derinleştirdiğini ve bu konunun değişeceğini zannetmediğini” söyledi.
“PKK deprem nedeniyle eylemsizlik önerdi ancak ben bir çözüm oluşacağını zannetmiyorum” diyen Jeffrey, yeniden bir çözüm süreci konusunda ülkesinin tavrı hakkında, “Biz hiçbir demokratik ülkenin iç işlerine karışmıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’de önümüzdeki günlerde yapılacak seçimler hakkında da konuşan Jeffrey, “Bizim hiçbir zaman bir partinin iktidarda kalıpta kalmaması konusunda bir stratejimiz olmadı, olmaz. Buna söz karar verecek olan Türkiye halkıdır” dedi.