KAVURMALI TAZİYELERİMİZ

Abone Ol
KAVURMALI TAZİYELERİMİZ

Duaya beddua katmak, acıya acı serpmekten bin kat kötüdür. Taziyemizin yanında bir de taziye yemeklerimizin acınası hallerine de kulak vermek gerek.

Taziye yemeklerimize birinin gönüllü olarak ikramda bulunması güzeldir. Lakin millet (belli bir grup, zümre) adına ün yapıp kavurmayla reklam yapmak hiç de güzel değildir. Hatta çirkin, çirkef ve beddualı bir harekettir…

Kavurmalı taziyelerimizin hemen ardında zenginle fakirin, yiyenle yemeyenin aynı ücrete tabi tutulması, gönülsüz, arzusuz ücret vermeye zorlanması, hayâsından ödeme yapıp arkasını gönünce de ağzına gelen tüm sövmelere, sövme kapısını açık bırakılması...

Ve taziye ardında başlayan “kim verdi, kim vermedi” haftalara yayılan ücret tartışması, söylemleri kulaktan kulağa dönüp dolaşan gelgitler…

Taziye de duadan çok; kavurmanın lezzetinden, özelliklerinden bahsetmek var mı İslam da?

“Efendim; taziye için ta ırak(uzak)tan geliyorlar. Onlar nerede yer içerler”? Mazeretine sığınanlar! Gerek düğün gerek taziye için uzaktan gelenlerin yakınları, kendilerine bakabilecek kadar asil bir milletin geleneğine, kültürüne sahip değil miyiz? Hep övünmez miyiz insani kültürümüzle?...

Siz hiç “taziye ücretini borç alarak veriyorum ama hakkımı da helal etmiyorum” beddualı taziye yemeklere şahit oldunuz mu?

Saat 13.00’te başlayıp, 10’ar dakikalık taziye duaları ardında akşam ezanıyla sonlanan yemeksiz taziyelerimize ön ayak olan tüm büyüklerimizin ellerinden öperim. Mevtin bohçasına beddua yerine dua bırakanlara şükranlarımızı sunarız...

GÖSTERİŞLİ DÜĞÜNÜMÜZ

Düğünlerimiz de taziyelerimizden pek farklı değil. Hatta fazlası var.

Selam veren, alan herkese davetiye göndermek doğru mudur?

Sözde düğün sahibine destek amaçlı maddi (xelat) yardım zarflarına ismimizi yazdırmak; hem reklam hem de yarın düğünümüz olduğunda şahsı kendimize borçlu kılmak sayılmıyor mu?

Düğün sahibinin bile öğlen saatlerinde düğün alanına iştirak etmesi, davetiyelerin ise saat 14-15- 16 ya da yemeğin tam vaktinde alana teşrifleri, akşam ezanıyla da milletin yavaş yavaş dağılması, düğün yemeklerinin ne denli israf ve fuzuli olduğu aşikârdır.

Taziye misali öğleden sonra başlayan düğünlerimizde ki yemek israfını kaldırılıp, o ücretle düğün borcunun bir kısmın kapatılmasına ön ayak olmak gerekmez mi?

Hani yeni kurulacak yuvayı gösterişsiz Allah rızası için destekleyecektik?

Bu ve benzeri gereksiz, fuzuli özentilerimizle yuvayı borç batağına batırmak, daha baharlarının başlarında adliye koridorlarında, boyunları melül melül düşmüş boşanmalarını tetiklemek değil de nedir?

Toplumun büyükleri, liderleri, kendisini dik durmaya gayret, çaba sarf edenlerin; düğünlerini sosyal medya üzerinde reklama, gösterişe dönüştürerek fakir fukaranın gözüne sokması doğru mudur?

Her aşiretin güzelliklerini kendilerine siper edip aşiret damarını ağır basan büyüklerimizin düğünlerine koşanların, konu fakir fukara olunca köşe bucak gizlenenlerimizin kibir ve böbürlenmelerimize şaşmıyor da değiliz!

Fani yolda şan, şeref, ün, nam yapmak isteyene; hayırda da bu mükâfatlar mevcuttur. Mesela gölgemizde, ilimizde sosyal medyalara düşen trilyonluk düğün sahipleri; akrabasından, komşusundan, memleketinden 10 muhtaç gencin düğün masraflarını üstlenerek; hem hayır da hem de sadaka-i cariyeye yol alabilir.

Memleketimiz de; büyüklerimizin mal, nefer yarışı değil. Fakir fukarasının elinden tutma yarışı başlanmalı, konuşulmalı...

Neden iş riya olunca en önde koşmaya; hayır, hasenat olunca da topal yürümeye, fakirane konuşmaya çok özentiliyiz?

Memleketin büyüklerinden ricamız! Öncelikle kendi düğünlerinden başlayıp örnek teşkil edilecek duyarlılıkla düğün sahiplerini destekleyecek, borçlarını bir nebze de olsa hafifletecek kolaylıklara yol, köprü olmalarını istirham ediyoruz.

"Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın zorlaştırmayın."

Rabbim; bizleri hak yoldan ayırmasın…

Selam ve dua ile…