Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Hakkari Şubeler Platformu, Kadın Meclisi 'Pandemi döneminde kadına şiddet olaylarındaki artışın 'tolere edilebilir' düzeyde olduğunu söyleyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ı düzenlediği basın açıklaması ile protesto etti.
Sendika binası önünde düzenlenen ve KESK üyelerinin destek verdiği açıklama Eğitim-Sen Şube Kadın Sekreteri Ezgi Özkan tarafından okundu.
Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nde kadınlara yönelik şiddetin ''İster kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan, cinsiyete dayalı bir eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma” şeklinde tanımlandığına dikkat çeken Özkan, sistematik olan şiddetin kaynağında “ataerkil güç ilişkileri” bulunduğunu söyledi.
“Salgın koşullarında kadına yönelik şiddet arttı”
Kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığını ve küresel bir sorun olmaya devam ettiğini belirten Özkan, Türkiye’de ise son 10 yılda kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 arttığını belirtti.
2020 yılında 300 kadın öldürüldüğünü, 171 kadının ölümünün de şüpheli olarak kayıtlara geçtiğini anlatan Ezgi Özkan , yine 2021 yılının ilk dört ayında ise 95 kadın cinayeti yaşanırken, 59 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiğini hatırlattı.
“En vahimi ise, TBMM devre dışı bırakılarak İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı oldu”
Sosyalleşmenin, kadın dayanışma ağlarının, adli yardım, koruma ve sağlık gibi hizmetlere erişimin neredeyse imkânsızlaştığı salgın koşullarında kadınlara yönelik şiddet risklerinin katlanarak arttığını vurgulayan Özkan, şu ifadeleri kullandı:
“Kod-29 uygulaması ise tacizi, ayrımcılığı, mobbingi ifşa eden kadınlara dönük bir silah gibi kullanılmıştır. Kod-29, kadın yoksulluğunu ve işsizliğini derinleştirirken, kadınlara yönelik ekonomik, fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddetin artmasına neden olmuştur. Eril yargı kararları bu süreçte devam etmiş, Hakimler Savcılar Genel Kurulu tarafından 30 Mart 2020 tarihinde imzalanan karar ile, 6284 sayılı kanun askıya alınmış, evden uzaklaştırma tedbirinin uygulanması esnetilmiştir. Artan ev içi şiddeti önlemek için hiçbir önlem alınmadığı gibi çıkarılan infaz düzenlemeleriyle kadınlar aynı evde şiddet failleriyle birlikte yaşamaya zorlanmıştır. En vahim olanı ise, 20 Mart 2021 tarihinde TBMM devre dışı bırakılarak bir gece yarısı kararnamesiyle, kadınları şiddete karşı koruyan en kapsamlı uluslararası sözleşme niteliğinde olan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı olmuştur.
Salgın koşulları iktidarı kayyum politikasından vazgeçirmemiş, kayyumlar eliyle şiddete karşı oluşturulan kadın birimleri kapatılmış, kadın hizmetleri müdürlüklerine erkekler atanmış, belediye kreşleri kapatılarak pek çoğu Diyanete devredilmiş, kadın örgütlerinin çalışmaları dernekler yasası ile kısıtlanmıştır. Bununla birlikte iktidarın hamleleri devam etmiş, TBMM’de kadına yönelik şiddete karşı kurulan araştırma komisyonunda Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne aktif rol verilirken, kadın örgütlerine yine yer verilmemiştir.”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak bu sorunların kaynağını bilmesi ve çözüm üretmesi gereken Derya Yanık'ın artan şiddetin nedenlerini hakkındaki açıklamalarını “talihsiz” diye nitelendiren Özkan, “Atandığı günden bu yana sürekli olarak kadınların gerçek sorunlarından ne kadar uzak ve kadın bilincinden ne kadar yoksun olduğunu gösteren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu' nda yaptığı sunumda; pandemi döneminde, kadına yönelik şiddet olaylarındaki artışın ‘tolere edilebilir’ düzeyde, yani 'hoşgörülebilir' olduğunu belirtmiştir. Bakan Derya Yanık bu sözleriyle iktidarın kadına yaklaşımını da bir kez daha ortaya koymuştur” dedi.
Ezgi Özkan, şöyle devam etti:
“Ataerkil kapitalist sistemin yarattığı ayrımcılık ve eşitsizliğin pandemi boyunca boyutlanarak artması sayın bakan için sıradan bir mesele olarak görülmektedir. Ev içinde ve kamusal alanda katlanarak artan fiziksel, cinsel, psikolojik, dinsel ve ekonomik şiddet, bakan Derya YANIK tarafından münferit olarak kabul görmektedir. Sayın Bakana buradansesleniyoruz: Kadına yönelik şiddeti münferit ve meşru gören anlayışınıza ve kadın düşmanı politikalara biz kadınların tahammülü kalmadı! Kadına yönelik şiddet tolereedilemez! Bizim bir kişi daha eksilmeye tahammülüz yok! Yaptığınız açıklamaları savunmak yerine, kadınlardan özür dilemeli ve derhal istifa etmelisiniz!”
Özkan, “Biz kadınlar pandemi boyunca ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılırken, daha fazla yoksullaşıp, işsizleşip, güvencesiz- kayıt dışı çalışma koşullarında sömürülürken, istihdamdan kopup hane içi tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda kalırken, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamaya zorlanırken, çözüm üretmek yerine kadına yönelik şiddeti ve istismarı meşru gören buanlayışı, ürettiği politikaları ve uygulamalarını kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kurulmalıdır”
KESK'li Kadınlar olarak yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz; ‘Kadına yönelik şiddet politiktir' diyen Özkan, “Çözümü için kadınlarla birlikte etkin politikalarüretilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında sağlanması gereklidir. İstanbul sözleşmesinin fesih kararındanderhal vazgeçilmeli ve sözleşme tüm maddeleriyle birlikte etkin olarak uygulanmalıdır. Kadını birey olarak görmeyip aile odaklı politika üreten bakanlık kapatılmalı, kadınlarla beraber politika üretecek 'KADIN VE EŞİTLİK BAKANLIĞI' kurulmalıdır” dedi.
Özkan, “Bizler, ataerkil kapitalizmin yarattığı ayrımcılık ve eşitsizlik son bulana dek mücadelemizi sürdürme kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğiz. Cinsiyetçi, tekçi, heteroseksist, gerici ve militarist politikalara karşı, kadın dayanışmasından aldığımız güçle haklarımızı ve hayatlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşamı örgütlü mücadelemizle biz kadınlar inşa edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Söz konusu sunumundan örnekler vererek, tartışmalara neden olan “tolere etmek” ifadesini istatistiksel açıklama olarak kullandığını belirten Yanık, "sunumun üzerinden iki gün geçtikten sonra bu şekilde cımbızlanarak gündem yapılıyor olması bunun bir algı operasyonu olduğunu apaçık ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) yönetici ve üyelerine yönelik dün (25 Mayıs) yapılan gözaltılara ilişkin açıklama yaptı.
SES Hakkari Şube Başkanı Remzi Özer tarafından yapılan açıklamada sendika üyelerinin derhal serbest bırakılması istendi.