“Demokrasinin demokratlara ihtiyacı vardır.” (Friedrich Ebert)
AK Parti, AB’ye yakınlaşma, hukuk alanında reform, özgürlüklerin genişlemesini hedefleyen bir perspektiften “Reis” kültüne yaslanan milliyetçi-muhafazakar bir çizgiye kayarak iktidarını idame ettirdi Toplum kesimleri arasında güvensizliği ve kutuplaştırmayı yayan bir siyaset dili kullanmaktan geri durmadı. .
“Doğru Zaman Doğru Adam” sloganı esasında; kendini beğenmiş, kendisinden sonrasının tufan olacağı mantalitesinin yansımasıdır.
Tayyip Erdoğan’ın kurduğu muhafazakar-milliyetçi-ulusalcı cephe koalisyonu kurucu kadro ve hasbi tabanı saf dışı bırakarak en nihayetinde, milliyetçi, muhafazakar, sosyal demokrat, liberal ve İslamcı bir muhalefet enerjisi üretti. (Millet İttifakı) “Uzun yıllar öfkelerle, yanlış anlamalarla, kamplaşmalarla ötelere savrulanların bugün bir araya geliyor olmasından muzdarip olanlar var”.
Erdoğan ne vaat ediyor?
Adaleti vaat etmiyor. Hukukun üstünlüğünü vaat etmiyor. Kanun hakimiyeti vaat etmiyor. Anayasal bir sistem vaat etmiyor. Siyasetten vareste bir yargı vaat etmiyor. Türkiye’nin taraf olduğu AİHM kararlarını tanımayı vaat etmiyor. Hülasa demokratik bir sistem, özgür bir yaşam ve kalkınmış bir ülke vaat etmiyor.
Erdoğan kimlerle yol yürüyor?
AK Parti ve Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset çeperinde; birlikte yürüseler de aynı fotoğraf karesine girmek istemeyenler, bugün isteyerek aynı karedeler.
28 şubat 1997’de Kur’an kursları, imam hatip ve başörtüsü yasaklayıcısı MHP lideri Devlet Bahçeli, 28 Şubat’ın ateşli savunucusu ulusalcı Vatan partisi lideri Doğu Perinçek, HDP’nin Hazine yardımına konan bloke kararının keyfini yaşıyorum diyen BBP genel Başkanı Mustafa Destici, Merve Kavakçı başörtülü olarak meclis genel kuruluna girince “bu kadına haddini bildirin” diyen DSP genel başkanı Bülent Ecevit’in o günkü yöneticisi ve bugün partinin genel başkanı, Dev-Sol terör örgütünden hüküm giymiş Önder Aksakal, Bir dönem “domuz bağı” ve ensede tek kurşunla öldürmeyi marifet bilmiş, mezar evler mucidi Hizbullah’ın siyasi kanadı Hüda-Par’ın genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile bağdaş kuruyor.
Kılıçdaroğlu; Partisinin başına geçtikten sonra Kemalist, katı laikçi ulusalcı ve jakoben kadroları tavsife etti. Böylece partisini dönüştürme ve yönetme imkanı buldu. Farklı toplum kesimlerinin partisi olma yolunda, toplumun her kesimini kucaklama çabası gözle görülür bir başarıya da ulaştı. 2019 yerel seçimlerinde izlediği politika ve elde ettiği başarı partisindeki itirazları boşa çıkardı. Kılıçdaroğlu’nun dili, söylemi ve siyaset yapma tarzı partisini aşan bir alanı kapsadığı su götürmez bir gerçek.
Kılıçdaroğlu ne vaat ediyor?
Topluma huzur vaat ediyor, kavgasız, gürültüsüz bir toplum vaat ediyor. Ekonomide sürdürülebilir kalkınmayı, istikrar, refah, zenginlik ve adil paylaşmayı vaat ediyor. Çoğulcu, katılımcı bir yönetimi vaat ediyor. Liyakat ve ehliyeti esas alacağını vaat ediyor. İstişare, müzakere ve birlikte yönetmeyi vaat ediyor. Daha fazla demokrasi, hukukun üstünlüğünü, tarafsız ve bağımsız bir yargıyı vaat ediyor. İfade özgürlüğü, özgür basın ve farklılıklara saygıyı vaat ediyor. Yolsuzluklarla mücadeleyi, kamu kaynaklarını bir avuç oligarka teslim etmeyeceğini vaat ediyor.
Muhaliflerini cezaevine atmayacağını, Deprem bölgesinde çadır olmadığı için Kızılay’ı eleştirenlere küfür etmeyeceğini vaat ediyor. Devleti mafya çetelerinin cirit attığı bir alan olmaktan çıkaracağını vaat ediyor. Ve en önemlisi; nitelikli bir eğitim sistemi, özerk bir üniversite, herkes için fırsat eşitliği vaat ediyor. Amed spor taraftarlarına saldıran Bursa spor taraftarlarına selam duranlarla hizalanmayacağını vaat ediyor. Hasılıkelam çocuklarımıza mutlu bir gelecek vaat ediyor.
Kılıçdaroğlu kimlerle yol yürüyor?
Milli görüş hareketinin aksakallı dedesi Temel Karamollaoğlu, kentli milliyetçilerin ablası Meral Akşener, finans dünyasının sevilen siması Ali Babacan, Demokrat parti geleneğinin genç siyasetçisi Gültekin Uysal, bilgi, , donanım, dürüst ve entelektüel birikimi ile İslamcıların çok saygı duyduğu Ahmet Davutoğlu ile bağdaş kuruyor.
Ezcümle; 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçim, parti, şahıs yada bir ittifak seçiminden çok bir zihniyet seçimi niteliğini taşıyor. Bu seçim ‘namaz kılanlarla-şampanya patlatanların’ seçimi olmayacak. Seccade, şampanya diyenlere adaleti hatırlatma seçimi olacaktır. İdeolojik olarak uzak düşenlerin yakınlaşması, demokrasi ile otokrasi arasında bir seçim olacak.